KURTARILMAK!

266 19 11
                                    

İyi Okumalar... 

Eve geldiğimde aldığım kokuyla gülümsedim. Rosto mu? Yutkundum. Çoktan hava kararmıştı. Taksiyle gitmiştim ama dönüşte yürümüştüm. Andrea sayesinde temiz havaya ihtiyacım vardı. Yarım saatte moralimin içine etmişti. Yürüyüp kafamı toplamam ve Andrea'nın etkisinden çıkmam gerekliydi. Söylediği şeyde ciddi miydi acaba? Neden beni istese de bırakamıyordu ki? Büyük ihtimalle bu cümlesinden etkilenip kollarına koşmamı istiyordu. Böylelikle herkese onun kollarına koştuğumu söyleyecek ve beni rezil edecekti. Lanet olsun ki amacına ulaşmıştı. Cümlesi aklımı kurcalamaktan başka hiçbir boka yaramamıştı.

Derin bir nefes alıp dolaşmış saçlarımda gezdirdim parmaklarımı. Salona gitmeden önce mutfağa gitmeği tercih ettim. Bugün günlerden cumartesiydi. Helen pazartesi gelecekti. Annem de bu kadar güzel bir rosto yapamayacağına göre kim gelmişti ki?

Mutfağa girmemle sevinçle çığlık atmam bir oldu. ''Rose!''

Rose elindeki tepside bulunan rostoyu masaya koyarken gülümsedi. Hızla ona doğru koştum ve sıkıca sarıldım. Çok geçmeden kollarını bedenimde hissettim.

Yanağından öperek geri çekildim. ''Asya seyehatin bitti mi? Seni bu kadar erken beklemiyordum ama iyi ki geldin. Seni çok özledim.''

Rose başını iki yana sallarken gülüyordu. ''Hiç değişmemişsin diyeceğim ama değişmişsin. Çok büyümüşsün. En son seni birkaç ay önce görmüştüm ama o zamanlar on beş yaşında falan görünüyordun. Şimdi ise bir genç kız olmuşsun.''

Gülümsedim. Rose'un endişeli surat ifadesi beni eğlendirmişti. ''Merak etme Rose. Amanda, büyümemin birkaç ay sonra duracağını söyledi. Yirmi küsür yaşında görüneceğim.''

Göz kırptım. Rose rahatladığını belli eden bir nefes verdi. Masaya koyduğu tepsiye dönerken ''Babanla olanları duydum.'' diye konuyu açınca kaşlarım çatıldı.

Bakışlarımı kaçırdım ve pişmanlık hissi bütün vücuduma yayıldı. Rose yan gözle bana bakıp rostoyu çıkarmaya devam etti. ''Yaptığın yanlıştı. Babana yalan söylememeliydin. Babanı biliyorsun. O korumacı bir adam. Rasdyle ailesiyle kötü bir geçmişimiz var. Baban sana zarar vermelerinden korkuyor. ''

Başımı salladım. ''Biliyorum Rose. Ve hatalıyım. Kabul ediyorum. Canım yanıyor. Babamın bana her bakışında hayal kırıklığını görüyorum.''

Rose kocaman rostayı tabağa koyarken dikkatliydi. Kaşlarını çatmıştı. ''Baban ve annen çok şey yaşadı. Çok kötü zamanlar atlattılar. Bu yüzden tedirginler. Tekrardan bir olay çıkmasını istemiyorlar.''

Biliyordum. Her şeyi biliyordum. Annemin karnında üç aylıktan sonra algılamaya başlamıştım her şeyi. Hatırlıyordum. Annemi korumak için hafızasını sildiğimi, Lessie'nin anneme saldırışını... Her şeyi. Küçük bir bebek olabilirdim ama zekam bundan katca fazlaydı.

Rose sofrada göz gezdirirken eksik bir şeyin olup olmadığını kontrol ediyordu. ''Şimdi salona git ve yemeğin hazır olduğunu söyle.''

Başımı salladım ve mutfaktan çıktım. Salona girdiğimde amcamları ve babamı gördüm. Annem ve diğerleri yoktu. Bunu önemsemeden kapının yanında durdum ve bakışlarımı yere çeviridim. ''Yemek hazırmış.''

Sesim kısık ve pişmanlık yüklüydü. Titredim. Arkama döndüm ve gitmeye hazırlanmıştım ki ''Dur Alexis.'' dedi babam.

Derin bir nefes aldım ve arkama döndüm. Büyük bir cesaret gösterip babama baktım. Bakışları her zamanki gibi keskin ve duruşu sertti. 

Mark Amca babamın omzuna elini koyup sıktı. Bir nevi destek oluyordu. Ama babamın buna ihtiyacı yoktu.

Marcus Amca yanımdan geçerken ''Altına yapacakmışsın gibi duruyorsun.'' dedi ve kıkırdayınca gözlerimi devirdim.

KANLI GÜL (DB 2)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora