KAVGA

318 26 2
                                    

İyi okumalar...

Mutfağa uğradığımda herkesin kahvaltı masasının etrafında toplandığını gördüm. Gülümseyerek ''Günaydın millet!'' diye seslendim.

Zeytinlerden birini ağzıma alıp annemin oturduğu sandalyeye dayandım. Annem başını kaldırıp kaşlarını çattı. ''Durma şöyle ayakta. Otur.''

Çekirdeği çıkarıp çöpe atım. ''Okula geç kaldım anne.''

Mutfaktan çıkıp kapının önünde ayakkabılarımı giyerken ''Antreman yapacağız bugün de Alexis. Eve gel hemen.'' diye seslendi Amanda.

Gözlerimi devirip iç çektim. Bu antremanlar beni çok yoruyordu ve daha bedenimdeki morluklar geçmemişti. Yarı vampirliğin kötü yanı. Yaralarımız insanlar gibi geç iyileşiyor. 

Amanda'ya cevap vermeden evden çıktım. Miami'nin sıcaklığıyla yüzümü buruşturdum. Annem burayı çok seviyordu ama ben Yer Altı Şehri'nden yanaydım. Sıcak tenimde karıncalanmalar yapıyordu. 

Okula her zamanki gibi yürüyerek gitmeye başladığımda babamdan araba isteğimi sıklaştırmanın zamanı geldiğini düşünüyordum. On yedi yaşındaydım ve yaşıtlarımın çoğunun ehliyeti vardı. Araba kullanmayı Marcus Amca sayesinde öğrenmiştim ama babamın katı kuralları sayesinde ehliyetim yoktu işte. 

Adımlarımı hızlandırarak ilerlerken yanımdan hızla bir araba geçmesiyle neye uğradığımı şaşırdım. Sendeledim. 

Şaşkınca çevreme baktığımda hızla yol alan kırmızı BMW'yi görmem bir oldu. Üstü açıktı ve nerede olursa olsun tanıdığım mavi saçlar dikkatimi çekti. Bu kızın amacı da neydi böyle?

Başımı iki yana sallayıp ona yapacağım işkence planlarını kafamdan atmaya çalıştım. Arabaya daha dikkatli baktığımda siyah tanıdık saçları gördüm. Tanrım! Andrea onun yanında mıydı? Ne bekliyordum ki? Sevgilisiydi sonuçta, değil mi?

Sinirle adımlarımı sertçe basa basa ilerlemeye devam ettim. Neden sinirleniyorsam? Ahmağın tekiydi. Piç kurusu. Bir de Jessie bizim benzediğimizi söylemişti. Nerem ona benziyorsa?

Sonunda okula geldiğimde derin bir nefes aldım ve gülümsemeye çalıştım. Ben böyleydim işte. Ne olursa olsun gülümseyen Alexis. Ne güzel (!)

Sınıfa doğru ilerlemeye başlamıştım ki koridorun ortasında bir kalabalık dikkatimi çekti. Kaşlarımı çatttım ve oraya doğru ilerledim. Kalabalık geldiğimi gördüğü gibi geri çekilmeye başladı. Popülerliğin faydaları.

Sonunda en başa ulaştığımda Andrea ve mavi saçlı kaçığı görmem bir olmuştu. Ne oluyordu ya?

Mavi saçlı kaçık bağırmaya başladı. ''Hiç mi değerli değilim senin için Andrea? O kadar çok şey yaşadık ki...''

Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Andrea'ya döndüğümde yüzünde alaycı bir gülümseme olduğunu gördüm. ''Sadece sex yaptık Emma. Birkaç kerede seninle dolaşmış olabilirim ama sana hiçbir zaman sevgilimsin yada başka bir şeyimsin demedim. Sen de her zamanki gibi takıldığım kızlardan birisin işte. Uzatma.''

Ağzım açık konuşmaları dinlerken ne diyeceğimi, düşüneceğimi bilemedim. Emma'ya acıyor muydum? Biraz. Yani onu bu halde gören herkes acırdı. Yıkılmışa benziyordu. Yüzündeki boyaların heps, akmış ve açıkçası iğrenç görünüyordu.

Kalabılığın arasından onların grubu çıktığında rahatlıkla bir nefes aldım. Bu olay bir an önce bitmezse müdür gelecekti. Neden onun için endişeleniyorsam artık?

Kendime kızarak arkamı döndüm ve kalabalıktan sıyrıldım. Sınıfa girdiğim gibi Jessie'nin yanına attım kendimi. Başımı ellerimin arasına alarak kendime gelmeye çalıştım.

KANLI GÜL (DB 2)Onde histórias criam vida. Descubra agora