Bölüm 1

1.4K 64 20
                                    

     Jin her sabah olduğu gibi şirkete giriş yaptı. Birçok toplantı onu bekliyordu. Skandallar, son dakikalar, davalar, belgeler derken tüm bu karmaşıklık onu tüketiyordu ama ayakta kalması lazımdı. Medya şirketleri arasında birinci olmanın ve bunu korumanın kolay olmadığını o da çok iyi biliyordu.

Masaya oturmaya hazırlanırken kapı tıklandı.

-Bay Kim. Geçen hafta hakkında haber yaptığımız ajans bizi karalamaya çalışıyor ve dava açmaya hazırlanıyor.

Önüne koyulan açıklamaya iyice baktı

-Teşekkürler Bayan Jung. Şirketin avukatlarına haber ver,bununla ilgilensinler. Kamuoyuna da kanıtlarımızın olduğu, yalan haber yapmayacağımız ve her durum için hazırlıklı olduğumuz hakkında bir yazı yayınlayın.

-Başka bir isteğiniz var mıydı?

-Hayır, teşekkür ederim. Gelişmeleri bana haber verin lütfen.

     Sekreterinin odadan çıkmasıyla tekrar işe gömüldü. Bu aralar çok uğraşacağı bir haber de yoktu aslında ama her an sektörün ensesindeydi. Siyaset, sanat ya da gündelik olaylar onun için hiç fark etmiyordu. Doğruların peşindeydi. Babasının ölümden sonra birçok oyunbaz ve sahte arkadaşları ortaya çıkınca bu şirketi kurmaya karar vermişti. Kimsenin yalanların arkasına sığınabilmesini istemediği için. Düşüncelere dalmışken telefonu çaldı. Arayan Namjoon'du.

-Dostum nasılsın? Neredesin?

- İyiyim ve hala iş yerindeyim. Sen?

-İşten şimdi çıktım. Diyecektim ki, Yoongi ile karşılaştık.

-Ne?! Gerçekten mi? Nasılmış, ne yapıyormuş? Liseden beri ondan haber alamamıştık.

-Tekrar Kore'ye gelmiş. İş yeri de caddenin başında. Bu sabah kahve dükkanında karşılaştık. Seninle hala birarada olduğumuzu söylediğimde birlikte vakit geçirmek istedi. Bu akşam uygun mu?

- Uygun tabi ki. Yarım saate çıkarım. Adresi bana mesaj atarsın. İçeceğimiz bir yere gitsek iyi olur.

-Çok iyi olur. İstersen kardeşini,Jimin'i de çağır. Yoongi'yi severdi biliyorsun. Belki o da görmek ister.

-Tamamdır, haber veririm. Görüşürüz.

     Namjoon, Jin'in en yakın arkadaşıydı. Liseden beri birlikteydiler ve birbirlerinin ne olursa olsun bırakmamışlardı. Namjoon'un annesi öldüğünde de, Jin'in babası öldürüldüğünde de, ayrılıklarında ya da en mutlu günlerinde ... Bırakmayı da düşünmüyorlardı. Namjoon da Jin gibi akıllı, yakışıklı ve kültürlü bir adamdı. Siyasetin içindeydi ve daha büyük oynamak istiyordu. En büyük destekçisi de Jin'di. İkisini birlikte görenlerin gözü korkuyordu çünkü birinin elinde siyaset, diğerinin elindeyse haber sektörü vardı. Ülkeyi herkesin başına yıkabilecek güce sahiplerdi.

     Jimin onlardan üç yaş küçüktü. Aynı lisede olduklarından abisinin arkadaşlarını bilir ve onlarla takılırdı.Şimdi de şirkette, abisinin yanında çalışıyordu. Jin hemen kardeşini aradı ve odasına çağırdı. Kapı tıklatıldığında Jimin olduğunu anladı.

-Ah bu nasıl güzel bir koku böyle! Worlwide handsome Jin kokuyor bu oda. Sanırım birileri beni çok özledi ki işte bile dayanamadı.

Kahkaha attılar ve pembe koltuğa oturdu. Gülme krizini durdurduktan sonra Jin konuşmaya başladı.

-Namjoon aradı biraz önce. Lisede Yoongi vardı hatırlar mısın?

-Senden sonra en iyi rapper olan Yoongi'yi nasıl unutabilirim ki? Lise bittiğinden beri haber alamamıştık ama.

-Bugün aldık. Namjoon'la kahve dükkanında karşılaşmışlar. Artık buradaymış ve bu akşa içmeye gideceğiz. Sen de gelmek istersin diye düşündüm.

-Ne! Gerçekten mi. Bu harika. Onu görmek için sabırsızlanıyorum ama başka bir güne alsaydınız olmaz mıydı? Bu akşam müsait değilim.

-Niyeymiş o?

- Ah sorgulama işim var işte. Gerçi artık buradaymış. Daha sonra telafi ederim. İşim olduğunu söyle onlara da tamam mı?

- Tamam ama bunu daha sonra konuşacağız. Eve çok geç gelme, bana da heber ver.

-Tamamdır Seokjinnie

-Dayak mı istiyorsun ha. Çık hadi.

     Jimin aegyo yapa yapa odadan çıktı. Kapıyı tekrar açtı ve öpücük atıp gitti. Jin güldü. Onu her zaman mutlu ediyordu fakat şu sıralar onda garip bir şeyler vardı. Sürekli işim var diyor ama bir şey anlatmıyordu. Jin üstünde fazla düşünmemeye çalıştı ve giyinme odasını gidip kıyafetlerini değiştirdikten sonra odasından çıktı. Namjoon yeri mesaj atmıştı.

      Arabasına bindi ve yola koyuldu. Radyoyu açtığı anda "SS501- Making a lover" çalmaya başladı.

Bütün dünyaya haykırıyorum, seni seviyorum

Benim olmanı umut ediyorum

Her zaman benim göz kamaştıran yıldızımsın

Seni koruyacağım, daima seni bekliyor olacağım

  Jin şaşırdı, gözleri doldu. Şarkı çıktığı zamanlar çok heyecanlılardı.Bu şarkı ikisinin şarkılarından biriydi. Her zaman ona mırıldanırdı. Jin düştüğünü fark etmediği gözyaşlarını sildi. Birkaç dakika sonra söylenilen yere gelmişti. 






Merhaba! Bu benim ilk kurgum. Kafamdaki olay güzel fakat iyi aktarabilecek miyim bilmiyorum. Taejin hiç aklımda yokken bir fotoğrafla aydınlanma yaşadım ve bu kurguya başladım. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınız benim için çok önemli. Sizi seviyoruuuum!

INTO YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin