Bölüm 21

185 15 16
                                    

*Taehyung'un gözünden

      Uyanır uyanmaz yanımda yatan Jin'e baktım. O kadar güzeldi ki tam bir melek gibi görünüyordu. Onca yıldan sonra elimden kayıp gitmesinden çok korkuyorum. Hayatım kardeşimden, Jin'den ve arkadaş grubumuzdan oluşuyor. Her şeyimi kaybetmeye göze alabilirim ama onları asla. Bu ayrılık süreci de tüm bu gizli kaçamaklar da ikimizi çok yordu bunun farkındayım. Hele Jin için daha da zor Yejin'e katlanmak zorunda kalıyor. O kadar vicdan azabı çekiyorum ki her gece ne yapacağım diye düşünmeden uyuyamıyorum. O gerçekten sabırlı bir insan benim her şeyime katlanıyor. Onu dünyanın en mutlu insanı yapmak istiyorum. Her şeyin en güzelini hak ediyor.

      Geldiğimiz sevgililik balayı harika ilerliyor. Odamızın denize sıfır bir manzarası yanımda da sevgilim oldukça kötü bir güne kalkmak mümkün değil. Onu uyandırmamak için sessizce kalktım ve mutfağa gittim. Otel riskini göze alamayacağımız için harika bir ev kiraladık. Keşke hep böyle insanlardan uzak kalabilsek. Birkaç malzeme aldıktan sonra yemeği hazırlamaya başladım. Pek becerikli olamasam da Jin'in yemeğe olan sevgisini bildiğimden öğrenmeye çalıştım. Bir yandan kulaklıktan şarkı dinlediğim için hazırlığın ne ara bittiğini anlamadım bile. 

      Malzemeleri bahçedeki masaya taşıdıktan sonra sevgilimi uyandırmak için içeriye geçtim. Hala bebek gibi uyuyordu. Bir insanın uyurken bile bu kadar yakışıklı olması mucizevi olmalı. Hele heykel gibi bir vücut da eklenince dayanmak çok zor. Her bir zerresi o kadar güzel ki...İrkilmemesi için yavaşça ona doğru eğildim ve saçını öperek ardından yumuşakça okşadım. Yatağın kenarına oturduktan sonra tekrar eğilerek yüzüne minik öpücükler bıraktım. Huylanmış olacaktı ki yüzü kaşıdı. Gerçekten çok tatlı görünüyordu. Daha sonra dudaklarını öptüm ve gülümseyerek ona baktım.

-Sevgilim hadi uyan artık, kahvaltıyı da hazırladım

      Gözlerini yavaşça açtı ve karşısında beni görmesiyle gülümsedi. Boğuk sesiyle günaydın cümleleri kurmaya çalışırken beni kendine çekti ve öptü. Ardından biraz daha kenara kayarak kolumdan tuttu ve hızlıca beni yanına çekti. Ben de onun göğsüne yattım. Saçlarımı yavaş yavaş okşamaya başladı. Sonra elini yüzüme indirdi. Gözleri her bir zerremi ezberlemek ister gibi bakıyor ve elleri durmadan yüzümün her yerinde geziniyordu.

-Biliyor musun Tae, insanlar ölmeden önce görmek istedikleri şeyler için uzun listeler yaparlar ama ben ölmeden önce sadece bu yüzü görmek istiyorum.

Bir başkası bu cümleye sevinebilirdi ama ben kocaman bir boşluk hissettim. İkimizin de aşkı o kadar engel doluydu ki. Bunu söylemesi bana geçmiş yılları hatırlattı. Bize kaybettirdikleri yılları...

-Cümlende böyle kötü kelimeleri kullanma tamam mı? Hayatımız boyunca birbirimizin yüzünü göreceğiz. Evlenirken de, çocuklarımız varken de, yaşlanırken de. Bu dünyada bunun için varım.

Jin bana baktı ve kocaman gülümsedi. Gözleri dolmuştu ki yine yaptı yapacağını ve ayağa kalkarak beni çekiştirmeye başladı.

-Tamam hadi duygusala bağlama. Çok açım hadi gidelim. Bu sabah seni yemeyeceğim.

-Niyeymiş o?!

-Akşama saklıyorum çünkü. Gün daha yeni başladı yapacağımız bir sürü şey var.

Dediğine güldüm ve onunla birlikte masaya yöneldim. Sofrayı görünce gülmeye başladı.

-Vay canına sevgilimin içinden bir aşçı çıktı. Ben uyanmadığım sürece aç kalırız sanıyordum. Gerçi hoş böyle de aç kalabiliriz de denemem lazım.

INTO YOUWhere stories live. Discover now