Bölüm 27

150 7 0
                                    

      Birkaç saat sonra Hyungsik aşağıya indi. O merdivenlerden yavaşça inerken SeoJoon ve Olivia çoktan ayağa kalkmıştı. Olivia Hyungsik'in yüz ifadesinden yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu anladı ve hızlıca ona doğru adımladı.

-Garip bir şeyler var değil mi? Tanrım, gerçekten de biliyordum. Adımın Olivia olduğu kadar pis işlerle uğraştığından emindim. Ne buldun ha çabuk anlat nolur.

Hyungsik Koluna yapışan Olivia'yı yavaşça koltuğa yönlendirdi ve ikisini de karşısına aldı.

-Olivia ben...ben gerçekten bilmiyorum bunu nasıl söyleyeceğim. Aslında tam ne olduğunu çözemedim ama gördüğüm şeylerin iyi olmadığı çok belli. Ah gerçekten şu an bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.

      Olivia bu sözlerin ardından Hyungsik'in elindeki belleği almak için atak yaptı fakat başaramadı. Ne için endişelendiğini bilmese bile bu kötü şeyler tüm vücudunu bir zehir gibi birden sarmıştı.

-Hyungsik artık şunu verir misin ya da neler olduğunu bana açıklar mısın delirmek üzere olduğumu görmüyor musun?

      Hyungsik derin bir iç çekerek yanında getirdiği laptopa belleği taktı ve dosyayı açmadan önce ikisinin gözlerine baktı. Olivia buna da sinirlenmişti. Ne olduğunu deli gibi merak ediyordu. Tüm sene peşinde koştuğu şeye o kadar yakındı ki ulaşamama düşüncesi onu deliye çeviriyordu.

-Bize bakacağına açsana şu siktiğimin dosyalarını!

      Hyungsik'in dosyanın üstüne tıklamasıyla bir sürü fotoğraf ve birkaç belge açıldı. İlk fotoğrafa tıkladığında SeoJoon ve Olivia gördükleri şeyle birlikte donakaldılar. Hyungsik de yavaşça yutkundu ve başka yerlere bakmaya çalıştı. Fotoğrafta yerde ölü gibi yatan bir adam vardı. Fotoğraflar ilerledikçe kafasının ortasından vurulmuş bu adamı daha da yakından gördüler. Olivia fotoğrafa iyice baktıktan sonra ağzını kapatarak çığlık attı ve geriye doğru tökezledi. Oğlanlar ne olduğunu anlamamıştı. Joon Olivia'yı düşmemesi için sıkıca tuttu. O sırada Olivia'nın gözlerinden ardı ardına yaşlar süzülmeye başlamıştı.

-Ben...ben inanmak istemiyorum. Bu adam Jin'in babası. Kim Namjung. Hani şu bundan önceki iletişim şirketinin sahibi Tae'nin babası Jeong-gyu'nun yakın arkadaşı. Belleğinde bunların ne işi var? Hem intihar demişlerdi adamın vurulduğu fotoğraf gözümüzün önünde. Ben, ben ne yapacağım şimdi çocuklara ne diyeceğim

      Oğlanlar Olivia'yı sakinleştirmeye çalıştılar. İkisi de duyduklarına inanamamıştı. Buradan tek bir anlam çıkıyordu. O da katilin Taehyung ve Jungkook'un babası, kurbanın eski yakın arkadaşı Kim Jeong-gyu'nun olduğuydu.

      Olivia patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Şimdi aklına birçok şey doluşmuştu, bunlardan dolayı çıkmazda gibi hissetti.Çocuklar tatildeyken, hepsinin araları iyiyken ve Jin Tae'ye aşıkken tüm bunları nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Belki en başından itibaren bu işlere bulaşmamalıydı. Ucunda bunların olacağını bilse yine dahil olur muydu emin değildi. Kafasını toparlayıp bir plan yapması lazımdı. Büyük ihtimalle Jin,Tae,Jimin ve Jungkook'dan önce Yoongi ve Hoseok ile konuşacaktı. Bu şekilde aklı düğüm olmuş gibiydi. Gelmeleri için yarını beklemek zorundaydı. O bunları düşünürken bilgisayarda gördüğü şeyle birlikte Se Joon zafer söylentileriyle bağırmaya başladı

-Bak! Kesinlikle kanıt olabileceğini biliyordum. Kimse bu işleri öylece yürütmez. Olivia bak Bay Kim ve babamın yemekten fotoğrafı. Hah işte burada da parayı veriyor. Her şeyi nolur nolmaz saklamış. Daha fazla suçunu ortaya çıkarabileceğiz. Bu fotoğrafları kopyalamamız lazım. Zamanı geldiğinde medyaya göndermek iyi olacak.

INTO YOUWhere stories live. Discover now