94.GÜN

442 41 28
                                    


Yoon çıplak kalçası ile adamın önünde sırtı dönük dururken, kafasını tekrar önüne çevirip, utancından ölmek istedi.

Siktir, siktir... Ne ara geldi?! Ne zamandır orada-??!

Adam gördüğü şeye ilk başta afalladığı için birkaç kere dönüp, tekrardan bakma ihtiyacı hissetse de elindeki poşetleri avucunda sıktığı gibi diğer odaya, onu görmezden gelerek geçti. Yoon'un etrafında sanki gerginlik feromonları onu hapsetmiş gibi bedenini kaskatı kesmişti. Fazla gerilmişti ya da utanmış...? Kendisi de verdiği bu aşırı tepkisini anlamlandıramıyordu.

Sonuçta o da erkek, neden bu kadar kasıyorum kendimi-?!

Yoon uzaklaşan ayak sesini duyunca eşofmanını hızlıca belinden yukarı çekip elini yıkamak için adamdan kaçınarak koşarak kendini banyoya attı. Musluğa bitişik duvardaki kırık camda parlayan al yanaklarına su çarpıp yere çömeldi.

Tanrım suratına... Suratına nasıl bakıcam artık?!!

"Ağğhh!!!"

Yoon saçlarını çekiştirirken bir yandan da adam buzdolabına yerleştirdiği yeni stoklarla, hapından aldığı gibi su içip sobanın yanına geçmişti. Yoon'un banyodan çıkmasını bekliyordu.

Daha ne kadar orada durmayı düşünüyorsun...?

Yoon derin nefes alıp, cesaretini topladığı anda kapıyı açıp odaya adım attığı anda, adamın sobanın yanından kendisine dik dik baktığını fark etti. Buna rağmen kafası hafif eğik halde onunla göz teması kurmaktan kaçınarak sobaya yaklaşıp ısınmak için önüne oturdu.

Adam pencerenin önünde Yoon'un ne yaptığını görmüştü, ondan öte... Bunu neden yaptığını anlamaya çalışıyordu.

"Ne seni azdırdı?"

Yoon, adamın ani sorduğu sorusuyla irkilip kekeleyerek,

"N-Neyden bahsediyorsun...?", dedi.

"Otuzbir çektiğini biliyorum."

Yoon dişini sıkıp cırtlak bir gülüş atarak,

"Ha... Haha, bilirsin erkeğim. Böyle ihtiyaçlarım olabilir haha-haha..."

Yoon bir anda, "ne saçmalıyorum lan ben?!", diye içinden geçirip sobanın yanından kalkarken adam Yoon'un kolundan tuttuğu gibi kendine çekip göğsüne başını bastırdı.

Bu adamın ani hareketine ne karşılık vereceğini şaşıran Yoon onu kendinden itmek isterken baskıdan hareket edemeyeceğini anladığı an kulağını sadece kalbinin yüzeyine gömdü. Tempolu, ne hızlı ne de çok yavaş atan kalbinin her küt küt sesinde nefes alıp verdi.

"N-Napıyorsun...?"

"Sarılıyorum."

"Bunun farkındayım ama bana sarılmayı keser misin? Tuhaf."

Bu olaydan sonra kat kat daha tuhaf hatta...!!

"Tuhaf mı? Neresi tuhaf sarılmanın?"

"Sana göre olmasa da bana göre tuhaf, 'tanımadığım birinin bana sarılması' -!"

Adam kollarını gevşetmesiyle Yoon adamın göğsünden uzaklaşarak sonunda rahat nefes alabilmişti. İstemsiz atan kalbinin sesini kulağımın dibinde bu kadar net duyarken tabi ki ona daha fazla sarılamazdım!

Tanrım...

Adam sigarasını yaktığı gibi kapıdan çıkmasıyla Yoon onda hissettiği ani darılma hissine şaşırmıştı.

321.GünDonde viven las historias. Descúbrelo ahora