10. Bölüm Bırakalım da İğneli Kafa Konuşsun!

3K 135 18
                                    

'Tanımadığım yüzler arasında kaybolmuştu bedenim.

Susmuş, donmuş, sadece seyretmekteydim.'



Gördüğüm manzara karşısında şaşkınlığım devam ediyordu. Gördüklerimin hayal olması yüzde kaç ihtimaldi? Ya da en kötüsü, belki de bende fazla içip sızmıştım. Bu görüntüde sadece hayal ürünüydü. Öyle olmalıydı!

'Anne!' dağılın hepiniz, ayı mı oynuyor?

'Lexa? Gelsene yanıma, masanın üstü çok güzel!' Ya sabır, Allah sabır. Kaç yaşında kadın, kadın dediğim annem evet, masanın üstünde bilmem ne dansı yapıyor. Hayat cidden sürprizler ile doluymuş. Ve annemi böyle görmek. Başka bir söze gerek yok!

'Sen uçmuşsun anne!'

'Aaa uçuyor muyum? Clarke hocam bakın uçuyor muşum ben.'

'Yok Clarke hoca felan. İniyorsun hadi!'  O da başka yerde sızmış zaten. Çıldırmalık!

Ben annemi ikna etmeye çalışırken, arkadan gelen tanımadığım bir ses; 'Hadi ama Lexa. Bırak da dansını etsin. Belki sonra kucak dansı da yapar müdüre hanımımız!'

Bir saniye ne dedi o? Kucak dansı mı?

'Konuş be İğneli kafa!' diye sesler yükseldi kalabalıktan.

Ben beynime sıçrayan lav parçası ile sesin geldiği yöne baktım. Şu an yanardağdan farkım yoktu. Ve bunu diyen kişiyi bulup, kucak dansını beraber yapmak istiyordum. Madem hoşuna gidiyor, gelsin benim kucağımda zıplasın.

Derken, tekrar o ses, 'Bir daha nerde görcez, ciddi ve sinirli müdüre hanımı bu dansları yaaparken!'

'Dans mı istiyorsun? Ben de daha güzel bir dans var!' dedikten hemen sonra, sesine sahibine okkalı bir tokattan daha ağır bir yumruk geçirdim. 'Al sana dans! Yumruk dansı!' 

Bunu içimdeki siinirin %99'u ile yaptığıma emindim. %1'lik kısım ise keyfimin kahyasıydı.

'Seni şikayet edeceğim Lexa!' yerde yatan ve kanayan burnunu tutan arkadaşımızdan başkası değildi bu.

'Pardon tam olarak nereye? Masaada dans eden ve senin kucak dansı istediğin anneme mi?'

'Lexa sakin ol!' diyerek yanıma yaklaştı Mira. Ve beni kendine çekip Clarke'ı gösterdi. Ahh Clarke! Ben onu unutmuştum ya. Çünkü annemi masadan indirmekle ve saçma sapan lafları ona sunan insanları yumruklamak ile meşguldüm.

'Anneni ben hallederim, git ona. Senin odanda buluşuruz' diyerek gözlerimin içine baktı. İki arada, bir derede kalmak bu olmalıydı sanırım. Ve şu an yaşıyordum bu deyimin özetini. Ve sevgili arkadaşıma güvenip, onun dediği gibi Clarke'a doğru gittim. Yerde sızmış sarışın güzelini kucağıma alıp, odama doğru yürümeye başladım..

O sırada bize koşarak gelen bir adam gördüm. Telaşlıydı. 'Müdüre hanımımız iyi mi? Yetişemedim' diyerek hüznünü sundu bana. Sen de kimdin acaba?

'İzin verirseniz ilgileneceğim. Yolumdan çıkarsanız!'

'Ah pardon, tabii buyrun!'

Manyak mıdır nedir ya bu millet! Hepsi mi akılsız olur. Ruh hastaları!



Sabaha karşı, saat dördü beş geçe;

Yıldızları Saymak (gxg) +18 Where stories live. Discover now