22. Bölüm Karanlık tarafta küçük bi' Sex!

3K 110 42
                                    


..........................

Akşam saat dokuz otuz sıraları;


Güzel bir günün ardından gerçekliğe dönmüştük ikimizde. İnsan o anda kalmayı gerçekten çok istiyor bazen. Ama malesef gerçeklik dolu olan bir dünyada yaşıyorduk işte..

Ve dünyada yaşamak.. Bunun tedavisi de yoktu..

Clarke eve döndüğümüzün akşamı annesinin yanına gitmek zorunda kalmıştı. İşle ilgili sorunlar oluşmuştu ve annesinin New York'a gitmesi gerekiyordu. O yüzden o geceyi beraber geçirmeleri gerekiyordu. 

Onsuz nasıl uyuyabilirim hiç bilmiyorum!

Derken, telefonuma mesaj gelmişti. Mesaj Clarke'tandı. Mesajı açtığım an, elleri ile göğsünü gizlediği fotoğrafına denk gelmiştim. Lanet olsun şu an bu yapılır mı!

Birde mesajın altına da not düşmüş;  ' iyi geceler yabancı, bensiz uyuyamayacağını biliyorum, bununla idare etmelisin artık :)' sağ ol ya en azından biliyormuş yani. Uykum şimdi daha çok kaçmıştı. Uyu hadi uyuyabilirsen!



.....................

Ertesi gün;


Boş yatağımda tek başıma uyanmıştım. Ve bugünün iyi geçmeyeceğini adım gibi biliyordum. Sevgilim yanımda yokken, nasıl iyi geçebilirdi ki zaten? Oflayarak yataktan kalktım ve duşa girdim. Suyun altına girip öylece bekledim. Kendime gelene kadar..

Duştan sonra ise üzerime bir gömlek geçirip, mutfağa doğru gittim. Bir kahve aldım ve balkona çıktım. Neresinden baksan boş bir gündü!

Kahvemi yudumlarken, telefonuma Clarke'dan mesaj gelmişti.

'Sen ve ben.. Bu akşam.. Baş başa.. Annemin evinde, ortamda müsait, ne dersin?'  yazıyordu. Anlaşılan annesi gitmişti. Ve ev boştu. O da beni eve atmaya çalışıyordu.

'Bana daha çok sen müsaitmişsin gibi geldi ama ;)' yazıp gönderdim.

'Sana müsait bir ortamda karanlık tarafımı göstereceğim, gelmen yeterli :)'  bir saniye ne karanlık tarafından bahsediyordu ki bu? Anlamsızca mesaja bakıyordum. Aklıma birden ormandaki o gece gelmişti. Hani jilet olayının olduğu o gece var ya.. Eğer onu kastediyorsa hafiften bir tırsmıstım. Çünkü bizim kız intikam işinde aşırı can yakıyordu. :)

Ama yapacak bir şey de yoktu. El mahkum gideceğiz malesef. Ondan kaçmak, yanına gitmekten daha tehlikeli olurdu. Ve ben bu tehlikeyi göze alamazdım elbette..

Kahvemi kafama dikip, kafamı geriye atıp sadece ofladım...



..................

Akşam saat 10 civarı, Clarke'ın annesinin evi;


Eve vardığım an ışıkların yanmadığını görmüştüm. Acaba bu evin içerisinde ne tür oyunlar dönüyordu ve ben de hangi oyunlara dahil olacaktım? Hadi bakalım Lexa Woods hak ettiniz bunu siz!

Kapıya yaklaşıp, hafifce tıklattım. Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Clarke üzerinde mini siyah elbisesi ile karşıladı beni. Bembeyaz bacakları, gecenin karanlığında bile dikkat çekiyordu. Birde siyahla buluşunca, daha da bir dikkat çekici olmuştu. 

Bana bir gülüş atmıştı o an. O gülüşün ne tür bir gülüş olduğunu hepiniz tahmin etmişsinizdir zaten. Ben ise tahminden ziyade başıma geleceklerin fragmanını izliyor gibiydim. İçeriye geçtim, içerisi mumlarla döşenmişti. Işık yerine mumları tercih etmişti ama nedendi bu? 


Birden elimden tutup, 'yukarıya' dedi. Ve benden bir cevap beklemeden, hızlıca yukarıya doğru sürükledi. Merdivenleri deli gibi çıkıyordu, bense hızına ayak uydurmaya çalışıyordum. 

Tavanı ve duvarları camla çevrili bir odaya girmiştik. Odanın bu cephesi bahçeye bakıyordu. Ve her yerde de mumlar vardı. Tıpkı aşağıdaki gibi.. 

Yerde kocaman bir yatak vardı. Etrafına gül yaprakları serpilmişti ve oda adeta gül bahçesi gibi kokuyordu. Yatak ama bildiğiniz yataklardan değildi bu. Su yatağıydı. Yatağın yanında bir örtü vardı ve bir şişe şarap, iki tane kadeh üzerine konulmuştu. Ve buz dolu bir kap vardı. Ben bu olanlara anlamsızca bakarken, Clarke dudaklarıma yapıştı. Karşılık verdim bende. Ve o an bir gece de olsa ayrı kalmanın nasıl zor olduğunu ve aşırı özlediğimi fark etmiştim. 

Öperken, gömleğimin düğmelerini çözüyordu. Nefessiz kalmamıza rağmen dudaklarını ayırmamıştı dudaklarımdan. Bende ayırmadım tabii. 

Tamamen gömleğimden kurtulduktan sonra, karşısında sadece sütyenle kalmıştım. Ve beni yatağa ittirdi o an. Yatağa düştüğüm an ise sanki suya düşmüş gibi bir his verdi. Resmen yatakta zıplar gibi oldum. Ve sular altımda, alevden okyanus gibi harekete geçti. O sırada Clarke ise elbisesini çıkarıp, üzerime doğru geldi. Hem deli gibi öpüyor hem de pantolonumun düğmesini çözüyordu. Anlaşılan ondan da kurtulana kadar bize rahat yoktu. Ve ona yardım ederek pantolondan da kurtulduk. 

Ellerimi başımın üzerinde hizalayıp birleştirerek sıkıca tuttu ve üzerimde sürtünmeye başladı. Öpücükleri ise dudaklarımı yakmaya devam ediyordu bu sırada. Elini sırtıma doğru götürdü ve sütyenimin kopcasını açarak ondan da kurtuldu. Ardından durdu ve dudaklarımdan ayrıldı. Elinin biriyle buz kabına uzandı, iki,üç tane buz alıp göğsüme doğru bıraktı. İstemsizce sıçradım. Çünkü çok soğuktu. Elleri ile buzu iyice gezdirdi üzerimde. Ardından 'susadım' diyip dudaklarını değdirerek hem öptü hem de dilini gezdirdi üzerimde...

Buz işkencesi bittikten sonra kulağıma eğilip; 'o geceyi unuttuğumu sanmış olamazsın'

'Bunun üzerine zaman geçtikten sonra hatırlaman ne hoş'

'Başımızda ki belalardan kurtulduktan sonra yapmaya karar verdim sevgilim, çünkü asla unutmam' diyip kulak mememi dişlerinin arasına aldı. Bu kızı şu an tanıyamıyordum cidden. İçinden canavar çıktı resmen..

'Ve bu sadece başlangıç' dedikten sonra tekrar dudaklarıma yapıştı. Isırarak öpüyordu, ben ise hiçbir şey demeden karşılık veriyordum. Ayrıca bu daha başlangıç derken? Daha kötü ne olabilirdi ki?

Ama demez olaydım, kötüyü çağırdık resmen! Çünkü cidden sadece başlangıçmış. Daha beteri yoldaydı o an...

Clarke yanında olan mumlardan biri alarak kasıklarıma doğru yan çevirip mumdan akan damlaları damlattı. O an nasıl bir ses çıkardığımı tahmin bile edemezsiniz. Çünkü tahmini zor, hatta imkansızdı. Sadece ellerim ile yatağa vurmuştum. Tabii içi su dolu olduğu için yumruğum da bir şeye yaramıyordu. 

Üzerime damlaları damlattıktan sonra, donmasını beklediği o damlaları tırnakları ile üzerimden sıyırdı. O an ürperti hissettim ya da gıdıklanma da diyebiliriz biz ona. Bu birkaç dakika devam etti bu şekilde. Tırnaklarını vücudumda hissediyordum resmen.. Hemde her yerinde!

Ardından bacaklarımın arasına yerleşip, dudaklarıma yöneldi ve öpmeye devam etti. Bu sefer daha narin ve yavas öpüyordu. İntikam hırsıyla değil, tutkuyla. Ama güven olmazdı elbette, sonuçta daha gece yeni başlıyordu!


Hepimizin karanlık tarafları vardır demiştim ormandaki o gece. Gördüğünüz gibi doğrulandı bu. İyi ya da kötü var bir şekilde. Ve nasıl ortaya çıkardığımız elbette ki bize bağlıydı...

Yıldızları Saymak (gxg) +18 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin