GİRİŞ-ALEV ALMIŞ DALGA

625 29 368
                                    

Dalgalar~ Ne Jüpiter
(dinlemek için kaydırabilirsiniz;))

Canlarrımmm!! Nasılsınız, son kısımdan ve hikayeden önce şuraya ufak bir sohbet satırı bırakmalıyım çünkü buraları çok özledim... 🥺

Bir de şuraya hikayemize başladığımız tarihi yazıp, ölümsüzleştirirsek miss...

Neyse ben sizi tutmayayım da Alev almış Dalgalarda boğulmaya göndereyim. Nefeslerinizi tutun canlarım^^

(17 Kasım 2016- Ankara)

Bir insanın arkadaşı olabilir. Sevgilisi, ailesi, güzel bir hayatı olabilir. Ama bunların hepsi ayrı ayrı parçalardır ve birleşip bir bütün olurlar.

Genç kızın hayatı, bu açıklamayı yalanlayan en büyük kanıttı. Onun hayatı, ayrı ayrı şeylerle değil tek bir kişi sayesinde güzeldi

Onun arkadaşı, ailesi... Değer verdiği her şey bir kişide toplanıyor ve orada bütünleşiyordu.

İşin güzel kısmı, aynı şekilde genç adamın da böyle hissetmesiydi.

Hayır, onlar sevgili değildi. Onların arasındaki bağ, sevgililikten daha kutsal bir bağdı. Sıfatların nitelemeye gücünün yetmediği bir bağ... Onlar birbirini tamamlayan kocaman bir bütündü. Gece olmadan gündüzün bir anlamı, karanlık olmasa aydınlığın manasız kalması gibiydi onlar. Biri olmadan, diğeri yok olmaya mahkumdu.

"Kameraya bakın!" Genç kız duyduğu ses ile karşısında onları videoya çeken arkadaşına gülümsedi. Tüm dişlerini göstererek gülümserken gözlerindeki ışıltının kameralara yansıdığından bir haberdi. Ama hayatı böyleydi işte, o gerçekten mutluydu. O zamanlar hayatın herkes için böyle toz pembe olduğunu sanıyordu. Küçüktü, masumdu.

"Pastayı üflemeniz gerek artık. Yoksa kremayı parmaklayacağım." Diyen bir diğer arkadaşları da kıkırdayarak onları izliyordu. Genç kız, bu önemli günde yanlarında olan arkadaşlarına minnetle baktı. Daha sonra tüm bu neşesinin sahibi olan adamın koluna girdi ve kafasını onun omzuna yasladı. Arkadaşları ve yanındaki genç adam olduktan sonra başka kimseye ihtiyacı kalacağını düşünmüyordu. Çünkü herkesin aksine genç kız, elindekilerle yetinmeyi yıllar önce öğrenmişti.

"O zaman aynı anda." Dedi genç adam kadife gibi pürüzsüz sesi ile.

Genç kız dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı. Önlerindeki iki katlı pastayı üflemeden önce yanında duran genç adama baktı. Aynı anda genç adam da ona baktığında ikisinin de gözlerinin içi gülüyordu.

O ailesiz değildi, hiçbir zaman ailesiz olmamıştı.

El ele tutuşarak kar tanelerini saymaya kalkışan iki küçük ruh; şimdi el ele, üzerinde on sekiz tane mum bulunduran kocaman bir pasta üflüyordu. Büyüyorlardı, herkes gibi onlar da büyüyorlardı.

"Beni asla bırakmayacaksın değil mi? Eğer bir kız için falan beni yalnız bırakırsan seni mahvederim." Genç kız tek ailesini kaybetme düşüncesini asla kabullenemiyordu. Annesi yoktu, babası yoktu, ondan başka kimsesi yoktu. O olmasa, genç kız da olmazdı. En azından o zamanlar öyle sanıyordu. Sanki o giderse hikayenin sonu gelir gibi.

Genç adam, kıza yine o sahte kızgın gülümsemesini gönderdi. Bu soruyu sorup durmasından hoşlanmıyordu."Seni asla bırakmayacağım. Yani istesem de senin beni bırakacağını sanmıyorum. Çocukluğumuzdan beri düşmedin bir yakamdan!" Genç adam kızla alay etse de, kız sinirlenip genç adama dirseğini geçirince ikisi de kıkırdamaya başladı. "Sen beni annemin karnında bile rahat bırakmamışsın kızım, yalan mı?"

DALGA HIRSIZIWhere stories live. Discover now