VİCDANIN SESİ VE AKIL OYUNLARI

174 12 136
                                    


Mavi gri- altüst olmuşum

Selam çiçeklerim uzatmadan sizi bölüme alıyorum... oy ve yorumlarınızı esirgemeyiniz, seviliyorsunuz...💓🥺

Hayat; kimi zaman anlamlandıramadığın, kimi zaman ciddiye almadığın ya da sadece görmezden geldiğin olaylardan ibaretti aslında. Çünkü insan, çoğu zaman korkularını dışa vurmaktan çekinip onları yok sayan bir yaratılışa sahipti.

Bu yüzden insanları çözmekte hiçbir zaman zorlanmadım.

Kalbin kırılacaksa, yok say. Canın yanacaksa, uzaklaş. Korkacaksan, o tarafa bakma...

Ama herkesin atladığı bir şey vardı. Korkular, yalnızca kaçtığın yoldaki sokak lambaları kadar gerçekti. Çünkü eğer onlar olmazsa önünü görecek bir yolun bile olmazdı.

Şuan, tam da yıllar önce boş bir dolabın başında korktuğum gibi korkuyordum. Ona yaklaştığımı düşündüğüm her an ondan daha da uzaklaşmaktan korkuyordum. Çıktığım yolun tamamen karanlık olup beni yutmasından korkuyordum.

İngiliz'in kelimeleri beynimde yankılanırken gerginlikten karnıma giren ağrılar kendini belli etti. 'Bir çete' demişti bana. 'Bir hırsız çetesi...'

"Seni onlarla buluştururum ama o kadar. Sonrasına karışmam, sen de bana haini söyleyeceksin." Kabul etmemeliydim. Daha fazlasını kazanabilirdim.

Ama işin ucunda o vardı ve ben her zamanki gibi söz konusu o olunca düşünmüyordum.

"Kabul." İngiliz kârlı bir antlaşma yaptığını farkında olarak gülümsedi. Ona tatmin olması için zaman verdim. Zira her şey bittiğinde benim kazandığım zafer, hepsine bedel olacaktı.

"Akşama buluşma yerini ve saatini sana bildirecekler. Hainin adını şimdi istiyorum." Kaşlarımı kaldırarak kafamı eğdim. Ben genelde böyle çalışmazdım ama İngiliz'in bana kazık atmayacağını biliyordum. Ayrıca bana kazık atarsa hakkında yayacağım bilgileri farkındaydı.

İngiliz daha sonra benim işime yarayacaktı. Onunla henüz aramı bozmak istemediğimden gergince kafamı salladım ve telefonumu elime aldım. Alp'in kendi oluşturduğu şifreli bir algoritma aracılığı ile haberleşiyorduk. Ve birazdan İngiliz'e göndereceğim kanıtlar buradaydı.

Algoritmanın çok aşamalı şifrelerini birer birer girip ana sunucuya ulaştığımda sonunda bana lazım olan fotoğraflar ekranıma düştü. Memnum bir gülümseme ile son kez cam kapının ardında, her şeyden habersiz bekleyen adama baktım. Yazık olacaktı.

Fotoğrafları İngiliz'e gönderdiğimi belli eden bildirim sesi aramızda yankılandı. Ben ise işimin bittiğini farkında olarak ve az sonra yaşanacak şeylere şahit olmak istemeyerek masadan kalktım. Arkamı dönüp kapıya yürüdüğümde içimi her zamanki o buhran kaplamıştı.

Vicdanın sesi ve akıl oyunları

Birileri daha benim verdiğim bilgiler ışığında acı çekecekti, hatta belki de ölecekti. Aslında kendimi suçlamıyordum. Çünkü hakkında bilgi verdiğim herkes kendi yolunu kendi çizmişti. Düşüncem ise bugüne kadar hiçbir zaman değişmemişti; Herkes kendi yaptığı eylemlerin sonucunu öder...

İngiliz'in yaveri, sadakat yemini ettiği patronunu para için hem de beş kuruş etmez bir adama satmıştı. Bunu zorla değil kendi isteği ile yapmıştı. Şimdi yaşayacakları ise sadece onun izlediği yolun sonucuydu.

Kapıdan çıkarken korumaların yüzünün buruştuğunu gördüm. Derin bir nefes aldım ve ardından beklediğim sesi duydum. Tek el silah sesi.

DALGA HIRSIZIWhere stories live. Discover now