1╰╮1

885 117 9
                                    

03.04.2021
_

"Öncellikle, Hades'in nerede olduğunu biliyor musun?"

Olimpos'un mahkeme salonundalardı.

Geniş salonun tam ortasında Hades'in oğlu duruyordu. Sağ tarafta tanrılar dizilirken diğer tarafta ikinci nesiller vardı. Taehyung'un karşısında Zeus ve onun yanında iki tane sorgucu muhafızlar vardı. Güçleri sayesinde soruşturmaya alınan ikinci nesilin doğru söyleyip söylemediğini anlıyorlardı.

Bu salonda ise soruları Zeus sorardı.

Kim Taehyung beyaz elibisesi ile öylece ayakta dikilirken hatta bunda bile zorlanırken anlayamıyordu Jeongguk. Onu incelerken -ki salona girdiğinden beri gözlerini ondan çekememişti- ara sıra bacaklarının titrediğini fark etmiş, hemen bulunmasının ilk gününde, dinlenmesine bile izin verilmezken sorguya alınmasını anlayamıyordu Jeongguk. Ona göre bu çok zalimceydi.

"Hayır, bilmiyorum."

Zeus, cevabın doğru olup olmadığını test ettikten sonra, doğruluğu onaylanmış bakışlarını tekrar Taehyung'a çevirmişti.

"Kaçman hakkında konuş."

Taehyung başını eğdiğinde derin bir nefes vermişti. Bedeni yorgundu, yarası bu süreçte biraz olsa iyileşse de hala ağrı vardı. Sadece tek seferde konuşup, bütün doğruları söylemek ve hemen uzaklaşmak istiyordu.

"İsteyerek kaçmadım. Buna zorunda bırakıldım."

"Nasıl?"

"Hades." Ardından kafasını kaldırıp Zeus'a dikti bakışlarını korkusuzca. Jeongguk tıpkı diğer ikinci nesiller gibi ürktüğünü hissederken Hades'in oğlundan yayılan aura kendiside dahil birçok kişi bunun farkındaydı.

"Babam, kardeşin, yer altı tanrısı. Beni buna, o mecbur bıraktı. Beni öldürmeye çalıştı. Kaçtım, fakat peşimdeydi. Yaralandım. Uçurumun sonundaydım, nerede olduğumu bilmiyordum. Aşağı düştüm, Hades ise beni takip etmeye devam ediyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum, canımın peşindeydim, babam beni öldürmeye çalışıyordu. O denizde ne kadar yüzdüm bilmiyorum, ama bildiğim tek şey varsa o da Hades'in beni öldürmeden rahat bırakmayacağıdı. Kendimi sonsuz bir uykuya yatırdım. Etrafıma bir güç dalgası yerleştirdim, geri kalan kalkam gücümü kullandım. Ama o,"

Kafasını yavaşça Jeongguk'a doğru çevirdi. Renk değiştiren kırmızı gözlerinin arasındaki parıltılı bakış derince yutkunmasına neden olmuşken Taehyung devam etti konuşmasına. "Poseidon ikinci nesil, nasıl oldu bilmiyorum ama kalkanımı geçti. Güç dalgasına karşı dayandı. Ve, beni buraya getirdi. Ona minnettarım."

Jeongguk kendisine olan birden fazla bakışı fark ettiğinde kafasını eğdi. Kendisi de nasıl yaptığını bilmiyordu. Sadece içindeki gücü kullanmıştı ve bam! Hades'in oğlu kollarının arasındaydı.

"Poseidon ikinci nesil Jeongguk ve diğerleri ödüllendirilecektir. Mahkeme bitmiştir. Hades, yüce tanrılar tarafından aranmaya devam edilecektir. Bu süre zarfında ise ikinci nesil Taehyung'un Olimpos'ta yaşamaya devam etmesine karar verilmiştir."

Yavaş yavaş dağılmaya başladıklarında ikinci nesiller dışarı çıkartılmış, hepsi görevlerinin bittiğini anlarlarken son kez bir araya gelip veda etmeye hazırlanmışlardı. "Sonunda!"

Chanyeol gözlerini kapatıp mırıldandığında Baekhyun hızını kullanarak arkadan yaklaşmış ve ona omuz atmıştı. Chanyeol öne doğru savrulduktan sonra çatık kaşları ile önden ilerleyen tanrıya bakmıştı.

"Evimi özledim!" Jimin göğsünü tutarak ve gözlerini kapatarak isyan edercesine konuştuğunda Jieun ona gülmüş sonra yanına ilerleyip sarılmıştı. "Seni özleyeceğim!" Jimin de sarılmasına karşılık verdiğinde vedalaşmış ve Delos kardeşler Olimpos'tan ayrılmışlardı.

Jimin diğerlerine ise sözel olarak veda ettiğinde Yoongi'nin yanına yaklaşmış ona iri gözlerle bakmaya devam ederken Yoongi kaşlarını çatmıştı. "Ne var?" Bir şey isteyeceği ve söyleyeceği belli iken Yoongi kollarını göğsünde birleştirerek sormuştu.

"Bir kerecik.. SAÇLARINA DOKUNABİLİR MİYİM?!" Sona doğru bağırarak konuştuğunda Yoongi daha da çok çatmıştı kaşlarını. Yüzünde garip bir ifade yer edindiğinde, "Elbette hayır!" diyerek tıpkı onun gibi bağırmıştı.

Kolları göğsünde birleşeli şekilde ilerlemeye başladığında, Jimin zıplayarak arkasından gitmeye başladı. "Bir kere, bir kere! Saçların çoook güzeel! Serçe parmağımla dokunayım bari! Gerçekten, uyuyamam!" Yoongi sinirli bir nefes verip dağdan aşağı atladığında Jimin'de peşinen gitmişti.

"Hey, Jeongguk."

Kendisi seslenilmesi ile arkasını döndüğünde kendisinden sadece birkaç santim kısa olan Hyejin yanına yaklaşmıştı kılıcını savurarak. O bir koruyucuydu, kılıcı artık kendisiyle bir bütün haline gelmişti. Aynı şeyi ise savaş tanrısı Chanyeol içinde düşünüyordu. Belkide bu yüzden iyi anlaşıyorlardı.

"Görev bitmiş olabilir ama benim için bitmedi. Hepimiz için bitmemeli. Ben kendi halkımı da düşünmek zorundayım. Hades'in amacını hepimiz öğrenmeliyiz."

"Hyejin. Fazla kurcalamamamız gerekiyor. Gerisini yüce muhafızlar halledebilir. Biz görevimizi yerine getirdik, Hades'in oğlunu bulduk."

Hyejin sinirle Jeongguk'a yaklaştı. "Anlamıyorsun değil mi? Olay sadece Hades'in oğlunun kaybolması ile değil. Kimse anlamıyor. Sence de.. mahkeme çok kısa sürmedi mi?"

Hyejin'in kendisine kısık gözlerle bakması sonucunda geriye çekilmiş, düşünmek için gözlerini kapattığında tekrar onun sesini duymuştu.

"İkinci nesiller tekrar bir araya gelecek Jeongguk.."

"..Fakat bu sefer hiçbir şey kolay olmayacak."

Hyejin'in dağdan ayrıldığını fark ettiğinde derin bir nefes vermiş, sonrada Olimpos sahiline ilerlemeye başlamıştı. Üzerinde yükü gerçek anlamda biraz olsun azaltmak için gövde zırhını yok etmiş, parlak ve yumuşak kumların üzerine oturmuştu. Ayaklarına değen soğuk deniz, onu biraz olsun iyi hissettirirken ellerini iki yana koyup destek almıştı.

Belki de Hyejin haklıydı. Her şey bu kadar kolay değildi, olmamalıydı. Kendilerine verilen görevi tamamlamışlardı ama bunun daha fazlası vardı.

Gerçeğin altında yatan bir gerçek daha vardı.

Ve Jeongguk bunu öğrenmek istiyordu.

_

Lost Son of Hades × TaeKookWhere stories live. Discover now