1╰╮2

863 112 17
                                    

13.04.2021

_

"Jeongguk, bekle."

Yoongi kendisine doğru koşarken bütün vücudunu ona çevirmiş ve kaşlarını çatmıştı. Telaşlı davranıyordu, ki mavi gözlerindeki tedirginlik kendisini çok net gösteriyordu. Ağabeyinin ona ne diyeceğini merak ediyordu, oysa kendisiyle gerekmedikçe hiç konuşmazdı.

Sanki bu görev onları biraz daha yakınlaştırmış gibiydi.

"Bugün bir mahkeme daha olacak. Ama sadece Zeus, sen ve Hades'in oğlu. Jeongguk, bu tuhaf değil mi?"

Gözlerindeki endişe, tedirginlik kendisinde saklanılmadan yansıtılırken Jeongguk kaşlarını çatı. "Ne demek istiyorsun?" Anlayamıyordu bir türlü. Hyejin ve Yoongi'nin bu halleri.. Jeongguk artık onların kimsenin bilmediği bir şey bildiklerini düşünüyordu.

"Tuhaf anlıyor musun? Mahkemeler Olimpos'ta kutsaldır. Her türlü tanrının görüşü alınır. Ama Zeus bunu gizli bir şekilde yapıyor. Babamızla konuşurken duydum. Tuhaf şeyler dönüyor Jeongguk."

Dudaklarını birbirine bastırıp kafa salladı ve ağabeyinin daha fazla endişelenmemesi için elini omzuna koydu.

İlk defa.

"Onunla konuşacağım. Merak etme, ters bir şey olmayacak."

Yanından ayrıldığında Taehyung'un gözetmen tanrılar ile beraber kaldığı binaya ilerledi. Yaklaştıkça kaşları kalkıyor gözleri gözetmen tanrıları arıyordu. Ama onlar hiçbir yerde görünmüyordu.

O sırada aceleci bir tavırla uçuşan kırmızı parlak saçlarıyla binadan çıkan Taehyung'u görmüştü. Onun bu telaşına anlam veremezken adımlarını hızlandırmıştı. "Hey!" Tamda denize atlamak üzere olan kişiyi yüksek çıkan sesiyle durdurduğunda dikkatini kendisine çekmiş, Hades'in oğlunun gözlerindeki değişimi çok net görebilmişti.

"Lanet olsun!" Daha çok kendisiyle tartışır gibi bir hali varken elini saçlarına atmıştı. Jeongguk hemen o sırada yanına varmıştı. Sürekli bir sağa bir de sola dönen bedenin bileğini kavrayıp kendisine çevirmişti.

"Nereye gidiyordun?!" Onu resmen kaçmaya çalışırken görmüş, ağabeyine hiçbir şeyin ters gitmeyeceğini söylerken ki rahatından şimdi eseri yoktu. Hades'in oğlunun bakışları kendisini tuttuğu bileğine giderken sinirle birbirine bastırmıştı dişlerini.

"Gitmeliyim, bırak beni."

"Hayır. Gidemezsin, mahkemen var."

Jeongguk biranda zırhının yakasına yapışan güçlü eller ile şaşkınlıkla gözlerini açıp ona bakmaya başlamıştı.

Kırmızı gözler..

Kırmızı saçlar..

Fazla yakınındaydı.

"Ne mahkemesinden bahsediyorsun sen?! Hala anlamıyor musun? Kimse anlamıyor mu?" Kendisine biraz daha yakınlaşması ile nefesini tutmuş, iri gözlerini ondan ayırmamıştı. Ama hemen sonrasında kırmızı, dolgun dudaklarının arasından çıkan kelimeler ile tenine vuran rüzgarın artık canını acıtmaya başladığını hissetti.

"Öldürecekler beni. Hala anlamıyor musun?"

Gözleri bir süre hissettirkleri duygu yoğunluğu ile birbirlerinden ayrılmazken, Doğu'dan vuran rüzgar ile ikisininde saçları o tarafa doğru uçuşuyorken Jeongguk yavaşça elini kaldırıp zırhını sıkıca tutan elin üstüne koymuştu.

"Seni kaçırabilirim. Bana her şeyi anlatman karşılığında."

Ne kadar büyük bir sorumluluk aldığını bilmiyordu Jeongguk.

Tek istediği bütün gerçekleri açığa kavuşturmaktı.

Ama burada ikinci nesillerinde yardımına ihtiyacı vardı.

Sıkıca kavradığı el ile Delos adasına ayak bastığında anında onları hisseden Hoseok tahta kulübeden çıkmış, Jieun ise arkalarında kalan ormandan hızlı adımlarla kendilerine yaklaşmışlardı.

"Neler oluyor?"

Hoseok tedirginlik ile sorduğu soru karşısında ne cevap alacağını bilmiyordu. Onu korkutan şeyler vardı. Gelecekte canlarının yanacağını şimdiden çok net hissedebiliyorken sakin kalması imkansızdı.

"Üç büyük tanrı, Taehyung'u öldürmeyi planlıyor."

Hepsinin kaşları çatılırken düşüncelere dalmışlar, fakat Jeongguk düşünce eylemini bile yapamayacak durumda iken tuttuğu eli bırakmıştı.

"Fazla zamanımız yok."

Jieun hızla düşüncelerinden sıyrılıp, sırtındaki okunu sıkıca tutarak, "Chanyeol'e haber vereceğim." diyerek ormana koşturmuştu. Hoseok geri geri adımlamaya başlamıştı. "Diğerlerine haber göndermeye çalışacağım."

Jeongguk ellerini etrafında hareket ettirerek işaret parmağını kaslarını gererek yüzüne hizalamamış, etrafına topladığı gücü ile bedenini hemen serbest bırakıp, sağ elini aşağıdan yukarıya sallayarak büyün bir deniz dalgasının adanın etrafını kapatmasını sağlamıştı. Şimdilik bu kalkanla korunabilirlerdi, ama daha fazlasına ihtiyaçları vardı.

Hoseok'un yanına adımlayacakken kolunun tutlması ile Taehyung'a dönmüştü. O ise sessizce, "Teşekkür ederim." diye mırıldanmış gözlerini asla mavi gözlerden ayırmamıştı.

Jeongguk ufak bir tebessümle elini kaldırıp baş parmağının ucu ile kısaca göz altını okşamıştı.

"Biz ikinci nesilleriz. Eğer Zeus bizi bir araya getirdiyse sonuçlarına katlanmalı."

_

_

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Lost Son of Hades × TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin