1╰╮7

1K 117 28
                                    

30.05.2021

_

"Bizi bir süre Atina'da misafir edebilir misin?"

Dünyaya ayak basan ikinci nesiller, tanrı boyutlarından sıyrılmışlardı ve demir zırhları kaybolmuştu. Bu durumdan ise hiçbir zaman memnun olmayan Chanyeol üzerindeki fani giysilerini gördüğünde -evet yeryüzünde yaşayanları kendisi fani diye adlandırıyordu- somurtmuştu.

"Yeryüzündeyken kaldığım ev gayet geniş. Orada birkaç oda var, ne yapacağımızı düşünür orada geçiririz günlerimizi. Kalkan büyüsü de yaptığımızda yerimiz kolay bulunmaz." Hyejin yolda yürürken arada halkını selamlıyor, yanındaki ikinci nesilleri evine yönlendiriyordu.

"Uygun."

Eve yaklaşmışlarken hepsinin de üzerinde bir durgunluk vardı. Jeongguk karnındaki zehirli mızrak yarasından dolayı yürürken hafif sendeliyor, Taehyung ve Yoongi yürümesinde yardımcı oluyordu. Jimin ise kendisini tekrardan büyüdüğü yere ayak basmışken sevinemiyordu bile, üzerlerinde ki dert bir o kadar büyükken. Seokjin sessiz, birkaç hafta önce evli olduğunu öğrenmiş üstelik şimdi evli olduğu kişiyle parmaklarında aynı yüzükleri taşırken ikisi de bu durumdan içten içe memnun, kabullenme süresi azalırken hepsi de başlına gelen büyük felaketten habersiz ama bir o kadar da haberdardılar.

"İşte geldik."

Üç katlı, ahşaptan olan eve girdiklerinde diğerleri çoktan evi incelemeye koyulmuşlardı. Jimin çoktan koltuklardan birine kurulduğunda Taehyung, Jeongguk ve Yoongi yan yana, aynı şekilde Hyejin, Chanyeol ve Baekhyun da oturduklarında Jieun ve Hoseok yan yana, Yugyeom da tekli koltuğa kurulmuştu.

Hepsi konuşmayı bekliyor, bu olaya biran önce açıklık getirmek istiyorlardı. Hepsinin düşüncesi neredeyse bire bir aynı iken ama aynı zaman da bu düşünceye ters düşüncelerde vardı. Baekhyun derin bir nefes alıp doğrulduğunda kollarını dizlerine yasladı.

"Artık kaçamayız. Biran önce onlarla yüzleşmemiz gerekiyor."

"Ah ölmek istiyorsak neden olmasın." Chanyeol alayla söylediğinde Baekhyun bakışlarını ona çevirmiş ve ona minik bir uyarıda bulunmuştu. "Chanyeol, lütfen." Kafasını iki yana sallayarak kollarını göğsünde birleştiren Chanyeol bakışlarını da ondan çekmişti.

Hoseok ise bu algıya daha fazla dayanamadı. "Şunu kesin, kimse kimseyi öldüremez. Zeus aşkına, bizler ikinci nesiliz. Birlikte kimseden olmadığımız kadar güçlüyüz. Düşünsenize, Yugyeom ve ben güneşin efendileriyiz, bir araya geldiğimizi bir düşünün. Namjoon ve Seokjin evliler, aralarında bir bağ var. Taehyung, Jeongguk'tan bir parça taşıyor. Chanyeol devasa bir boya ve kılıca sahip, o bir savaş tanrısı. Baekhyun.. senin endişelenmene bile gerek yok! Hızlısın sen işte! Yoongi'nin kalkanı muhteşem, özellikle Jeongguk'la birleştiğinde. Jimin ise-"

"Benim bir özelliğim yok. Kimseye yardımım da dokunmadı. Beni atlayabilirsin." Jimin buruk bir gülümsemeyle elini havada sallayıp sorun olmadığını göstermiş, Hoseok onun bu lafına karşı susup öylece bakarken Yoongi kaşlarını çatıp ona dönmüştü.

"Yanılıyorsun."

Jimin, bu ikinci nesillerle tanıştığından beri saçlarına içten içe hayranlık besleyen kişinin sessiz bir şekilde konuşmasıyla ona dönmüştü. "Ne?"

"Yanılıyorsun. Kendinin farkında değilsin. Eğer yeryüzünde bir insan olarak değil de Olimpos'ta tanrı olarak yaşasaydın güçlerinin farkına varırdın. Onları henüz keşfedememiş olman senin suçun değil." Jimin karşıdaki koltukta oturan Yoongi'ye bakarken sessiz kalmış bütün dedikleri ve düşündükleri uçup gitmişti. Jeongguk ise abisinin hayatı boyunca ilk kez destek verici bir şekilde kurduğu bu cümleler karşısında rahatsızca yerinde kıpırdanmış Taehyung'a yaklaşmıştı biraz.

"Abiciğim, benden bahsetmedin." Jieun sahte bir alınganlıkla gülümseyerek konuştuğunda Hoseok gülerek kardeşine dönmüştü. Tam dudaklarını aralayıp ona bir şeyler söyleyecekken Seokjin, tartışmaya oldukça açık bir şekilde konuşmuştu.

"Başarısız atışlarından bahsetmesini istemezsin diye sanıyorum." Kendisine bir türlü hakim olamıyordu. Aynı zamanda onun yaptığı başarısız atıştan sonra belki de Namjoon'un şuanda hayatta olamama olasılığıydı onu tedirgin eden, ve Jieun'a karşı bu kadar agrasif davranmasının sebebiydi.

"Bu bir hataydı. Bilerek yapmadım, üzgünüm olduğumu söyledim zaten!"

"Namjoon o zehirli mızraklardan birisiyle yaralanmış olsaydı, ya da belki de şuan ölmüş olsaydı o zaman ne diyecektin? 'Üzgünüm' mü?"

Hoseok, zaten bu durumdan oldukça rahatsız olan ve vicdanı ile sorun yaşayan kardeşinin gözlerinin dolmasını fark ettiğinde sinirle dudaklarını aralamıştı. "Senin derdin ne? Bilerek olmadığını söylüyor işte."

"Benim-" Seokjin dudaklarını tekrardan aralamışken biranda parmaklarına dolan parmaklar ile susmuş ve başını yanındaki kişiye çevirmişti. Gözleri ilk önce gözlerinde sonrada birleşik olan ellerinde oyalanmıştı. Bakışları ile bir sorun olmadığını ve geride kaldığını anlatan Namjoon eşinin sakinleşmesini sağlamışken Seokjin bütün odağını Delos kardeşlerden çekip başını eğmişti. İşte o sırada Baekhyun hevesle konuşmuştu.

"İşten bunu bahsediyorum! Hepimizin arasında bir bağ var. Bu bizi oldukça güçlü kılar." 

"Peki senin bağın kiminle?" Chanyeol alayla konuşup ona baktığında Baekhyun muzip bakışlarını savaş tanrısında gezdirmişti.

"Buradaki en huysuz kişiyle."

Chanyeol bir süre öylece baktıktan sonra burnundan nefes verir gibi gülmüş önüne dönmüştü. Jimin ise Yoongi'yle olan kaçamak bakışlara son verip eliyle ağzını kapatmış ve gözlerini irice açmıştı.

"Oha, az önce flörtleştiniz."

_

Geçiş bölümüydü. Diğer bölüme kendilerinden daha emin bir ikinci nesil grubu göreceksiniz✊

Lost Son of Hades × TaeKookWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu