36

6.6K 494 199
                                    

14.04.21

Alper

Puslu havadan dolayı gri renge bürünmüş gökyüzüne kafamı kaldırıp baktığımda her zamankinin aksine şu an yağmur yağmaması için dua ettim. Dudağımda bir ıslık, elimde bir bezle dolmuşun dışını temizlerken mola saatimi neden böyle geçiriyor olduğumu sorgulamadım. Şu an asıl sorgulamam gereken iç gıcıklayıcı sese sahip bu adamın neden burada bulunduğuydu.

"Kaptan! Ne zaman kalkar?"

Sizi ezmek istercesine yüzüne yerleştirdiği o alay dolu ifadeye yandan bir bakış atıp aracı silmeye devam ettim.

"Hayırdır, yeni arabanız mı bozuldu hoca bey?"

Bir kahkaha patlatıp ellerini o yolunası saçlarının arasından geçirirken yanıma daha çok yaklaştı. Yakınımda bulunmasının verdiği rahatsızlık yetmiyormuş gibi bir de ağır parfümü burnumun direğini kıracakmış gibi hissediyordum.

"Bozulmadı, gayet iyi. Bir günlük sen gibi yaşamaya karar verdim. Bak üstümde takım elbisem bile yok, elime ilk geçirdiğim şeyleri giydim."

Yüzüne bakmamak için özel bir çaba sarfedip kıyafetlerine baktığımda gerçekten de egosunu ikiye katlayan şık takım elbiselerine dair hiçbir iz yoktu.

"Ben gibi yaşamaya karar verdiniz?" Elimdeki bezi arabanın üzerine bırakıp tek kaşımı kaldırdım. "Rol model olarak beni mi görmeye başladınız?"

İki elini de pantolonunun ön cebine sokarken fazla ses çıkartmadan hafifçe güldü. En ufak hareketi bile sinirlerime dokunmaya fazlasıyla yetiyordu.

"Rol model? Sen? Senden bırak rol model olmayı, rol bile olmaz. Sadece Evren sende ne buluyor onu anlamaya çalışıyorum. Bir çeşit gözlem gibi düşün."

Midemden gelen bir ateş beynime sıçradığında tüm kaslarım kasılıyormuş gibi hissettim. Temas etmekten kaçındığım gözlerine bu sefer içimdeki öfkeyi dizginlemeye gerek duymayarak bakmaya çalıştım.

"Ne dediğinizi sanıyorsunuz siz?"

"Şaşırdın değil mi? Evren, sizin sevgili olduğunuzu bana söyleyemedi ama benden kaçar mı?" Göz kırpıp gülümsediğinde bu kadar güzel bir yüzle yaratılmış olup nasıl bu kadar iğrenç gözükebilir diye düşünüyordunuz. Tam ağzımı açacakken işaret parmağını dudağımın üstüne koyup beni susturdu ve gözlerini boylu boyunca üzerimde gezdirdi.

Parmaklarının değdiği yeri kesip atmak isterken iğrenç bir şeye dokunmuşum gibi yüzümü buruşturup dudağımı montumun koluna sildim. Bu hareketime kahkaha atarken sabit durmayı kesip bir sağa bir sola doğru attığı adımlar başımı döndürüyordu.

"Bir kere sıradansın. Fazla sıradan." Bir adım attı. "İşin desen belli." Elini havada savuşturup dolmuşu gösterdi. "Eğitim desen yok." Bir adım daha. "Asalet desen yok." Bir adım daha. "Para desen yok."

En sonunda koluna yapışıp adım atmasını engellediğimde elektrik çarpmış gibi kolunu hızlıca elimden kurtardı.

"Buradan siktir olup gidecek misin yoksa ben zorla mı göndereyim?" dediğimde sinirlenmek yerine daha çok gülmeye başladığında bu adamın gerçekten ciddi sorunları olduğu konusunda emin olmuştum.

"İşte yine içindeki mahalle çocuğunu tutamayıp üslubunu ortaya koydun. Yolcularına hep böyle mi davranırsın asi çocuk?" Baş parmağı ve işaret parmağını yüzüme çıkartıp yanaklarımı sıkıştırdığında tüm gücümle göğsünden itip geri doğru sendelemesini sağladım.

"Son kez söylüyorum. Gidiyor musun göndereyim mi?"

Arabaya tutunarak düşmesini engellediğinde akıllanmayıp yine o iğrenç yüzünü dibime getirdi.

DOLMUŞ | bxbWhere stories live. Discover now