Genç bir kız hayalleri umutları olan annesi ve babasıyla yaşayan genç kız yolu bir şekilde asker olan ağabeysinin yanına düşer. Nereden bile bilir ki hayatının en zorlu en meşe katlı yollarından geçeceğini. Hayatının aşkını bulup türlü zorluklar çek...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
2 hafta sonra
"Babalık uzat şu ekmeği." Fazla sesin arasında duyduğum cümleyle Can'a ekmek sepetini uzattım.
"Lan hayvan gibi yedin ha yeter."
"Sanane lan işine baksana sen."
"Seni düşünen de kabahat." Zafer Ege'ye göz devirip elini aniden masaya vurdu.
"Kesin lan sesinizi her biriniz den ayrı bir ses yeter lan sıkıldım sizden." Fırat elinde ki yumurta tavasını masaya koyup tek kaşı havada konuştu.
"Lan burası benim evim." Zafer anında bana dönerken gözlerini kısıp konuştu.
"Kalk bacım kalk bizi burada hor görüyorlar." İki kaşım da havaya kalkarken ege anında olaya müdahale etti.
"Ben bırakmam yengem Savcıyı komutanım bıraksa da senin arkandayım ben yengem Savcı." Başımı hafif sallayıp tam ağzımı açmıştım ki Can anında araya girdi.
"Hele dingil herife bakın siz, ulan bir emir veririm sana görürsün yengen Savcıyı." Şaşkınlıkla Can'a dönerken Mustafa elini yanında oturan Can'ın omzuna koyup dostça iki kez vurdu.
"Kendine gel komutanım içeri de uyuyor." Can anında öksürük krizine girerken Serdar atladı lafa.
"Yaa ben sana demedim mi Can adam akıllı yavaş ye diye bak Fıratçığım üçüncü tava sucuklu yumurtayı getirdi." Derin nefes alıp yavaşça geri verdi. "Hem evimiz de ki sucuk ve yumurta da bitti Efe'nin paralarına yazık oluyor." Serdara umutsuz vakasın bakışları atıp göz devirdim. Evet Serdar Fırat ve Efe bir evde kalıyordu sebebi ise beyefendiye bir suikast kurulmuştu arabasını taramışlardı Allah'tan Serdar askerde kendini koruya bilmişti. Serdar da bir şekilde nasıl oldu bilmiyorum ama artık burada ki karargâha bağlı şekilde görev yapacaktı bir de Serdara gelen mektup ve mesajlı tehditler de çoğalınca eSe serdarı yanına aldı bu da Serdarın işine geldi. Ama gitmesi yakındır işin içinde bizzat ben varım.
"Lan cimri herif, Efe'nin parasımı bunlar?" Serdar kocaman olmuş gözlerle menemen yiyen Fırat'a bakıp konuştu.
"İnanmıyorum kuru iftira atıyorsun şuan Efe'ye. Tabiki de onun parası. Hem." Dedi Serdar sanki sevgilisini anlatıyormuş gibi hülyalı hülyalı bakışlar atarken. "Efe benimle duş jelini bile paylaştı." İçtiğim çay boğazımda kalırken Can ağzında ki poğaçayla bağırıyordu.
"Oha hayvan oha."
"Lan şu dilinin bir kemiği olsun ya."
"Ne alaka ne dedim sanki ya bu çocuk hiç banyo yapmıyor mu sanki?" Gözlerim kocaman olmuş Serdara bakarken Serdar bana dönüp konuştu. "Kız Berrak senin ki vücuduna düşkün ha marka sürüyor vücuduna vallaha daha ben sürmemiştim bu müthiş kaslı vücuduma Vogue çocuğun g*tünde ki don bile Calvin Klein helal olsun vallaha ama varya onun sayesinde benim ki de marka gördü baştan sona." Ben duyduklarımla şok üstüne şok yaşarken Serdar hiç bir şey olmamış gibi çay bardağında ki ayranını içiyordu. Ah birde ne öğrendik beyefendi sabah kahvaltısında iki çay bardağı şekersiz ayran içiyormuş. Evet evet şekersiz çünkü biz anormal insanlar ayrana şeker atıyoruz bizim ki de normalmiş gibi atmıyor.
