46. Bölüm

33K 1.5K 37
                                    

Selammm canımın içleri ^ ^

Keyifli okumalar dilerim...


Keyifli okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yazardan


Genç adam son sürat arabasını kullanırken parmakları direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Genç adam son sürat arabasını kullanırken parmakları direksiyonu sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Karanlık yollarda öylece uçsuz bucaksız yolu takip ederken aklında ki tek soru 'Neden?' di. Neden gizlediler? Neden şimdi geldi? Neden karşıma çıktı? Genç adam kendine her sorduğu soru yanıtsız kaldıkça daha da hırslanıyor du. Kendini kandırılmış hissediyordu üstelik bu abisi ve sevdiği kadın tarafından olmuştu.

"Allah kahretsin... Kahretsin... Kahretsin..." Efe sayısız kez direksiyona sert darbeler atarken gözü ibreye takıldı. İbre tam yüz elliyi gösteriyordu normalde bu hız da gitmesi oldukça tehlikeliydi her an her yerden bir hayvan çıka bilir yada bir tuzak olabilirdi. Fakat ne Efe tuzağı düşünüyor nede kendini, tek düşündüğü tek hissettiği yıkılmışlık, kandırılmış olması, ihanet edildiğini hissediyor. Berrak'la olan ilişkilerine Berrak'ın ihanet ettiğini düşünüyor. Belki bu bedenen değil ama Berrak ruhen Efe'ye ihanet etti. Efe en başından demişti bir ilişki güven ister diye Berrak da kabul etmişti ama şimdi, şimdi düştükleri hal, geldikleri yere bakın.

Efe arabayı ani bir frenle durdurup derin nefes aldı. Geldiği yere baktığında bir uçurumun kenarında olduğunu gördü. Yavaşça kemerini açıp sarsak adımlarla indi arabadan aynı şekilde kapıyı kapatmadan sarsak adımlarla arabanın kaputuna oturup yüzünü gökyüzüne çevirdi. Kocaman yıldızlar Efe'ye göz kırparaken Efe geçmişe doğru çoktan sürüklenmişti. Ağabeysinin o araca binip gitmesi Efe'nin peşinden koşup yetişememesi öylece yetimhane de tek başına kalması ağabeysinin yastığına yatıp sabaha kadar küçük bedeniyle ağlaması bir bir gözlerinin önüne geldiğinde sımsıkı kapattı gözlerini zihnin de ki görüntüleri ne görmek ne de duymak istiyordu ama olmuyordu beyninin içinde sürekli o sesler yankılanıyordu. Sinirle elini arabanın kaputuna sertçe geçirip bağırdı.

"Ahhh!" Canı yanıyordu Efe'nin. Tıpkı yaralı bir aslanın canı yandığı gibi, Efe küçük yaralı bir aslan dı, Efe'nin kalbi sızlıyordu. Yıllar önce bırakmış gitmiş olan ağabeysi hiç birşey olmamış gibi hayatın en merkezine yerleşmişti usul usul ne Efe durdurmuştu ne de bir başkası zaten Efe izin vermese kimse giremezdi Efe'nin hayatına. Efe'nin sol gözünden sıcacık bir damla yaş aktığı an dudaklarını ısırdı ağlamak istemiyor hıçkırıklarına engel olmak istiyordu. Biliyordu şuan Berrak'ı deli gibi yanında olsun istiyordu. Ruhu da bedeni de şuan şu durumda Berrak'a çok muhtaçtı ama yaptıkları aklına geldikçe Berrak'a da kızıyordu. Ondan birşey saklanmasına kendine yediremiyordu Efe. Oysa ki Efe Berrak'a hep saydam olmuştu Efe olduğu gibi bir adam olmuştu Berrak'ın yanında. Efe hiç birşey saklamamış gizlememişti Berrak'tan. Peki neden Berrak yaptın? Diyordu kendi kendine. Neden beni bu hale getirdin?

Asker YariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin