#4. ÖZEL BÖLÜM

34.9K 1.3K 212
                                    

Selammm cancağızlarım;)

Sizinle tekrar burada bu satırların altında buluşmak o kadar güzel ki bunu kelimelerle anlatamam. Hepimizi çok fazla özledim çok fazla özledik. Fazla uzatmak istemiyorum bölüm sonu görüşürüz...

Keyifli okumalar dilerim...

"Zamanın birinde oldukça zengin olan bir kral yaşarmış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Zamanın birinde oldukça zengin olan bir kral yaşarmış. Fakat bu kral çok mutsuzmuş. Çok uğraşsa da ne var ki asla mutlu olamıyormuş.

Ülkede bulunan bilge bir kişiyi huzura çağırmış ve nasıl mutlu olabileceğini sormuş. Bilge şöyle cevap vermiş:

'Saygıdeğer kralım eğer mutsuzluktan tamamen kurtulmayı istiyorsanız mutlu bir adam bulmanız gerek. O adamın gömleğini giydiğiniz zaman mutlu olursunuz.'

Bunu duyan kral hemen adamlarına emir vermiş ve ülkede mutlu bir adam bulmalarını istemiş. Adamları aramış taramış fakat mutlu bir adam bulamamış. Hepsinin kendince dertleri ve mutsuzlukları varmış. Adamlar mutlu bir adam bulamadan saraya dönerlerken oldukça eski bir kulübeden şöyle dua edildiğini işitmişler:

'Allah'ım şükürler olsun bugünde karnım doydu, sağlığımda pek yerinde, şimdiye kadar hep rızkımı verdin bu dünya da benden mutlusu yok.'

Bunu duyan kralın adamları mutlu birini buldukları için oldukça sevinmişler. Hemen adamın gömleğini almalıyız ve krala götürmeliyiz diye düşünmüşler. Ancak kulübeye girdikleri zaman adamın üzerinde bir gömlek bile olmadığının farkına varmışlar.

Hayat devam ederken insanlar her zaman mutluluğu ararlar. Sahip olduklarıyla yetinmeyip her zaman daha fazlasını isteyen kişiler ise asla mutlu olamaz. Mutluluğu kendi içinde arayan kişiler her zaman mutlu olur."

Okuduğum hikâye kitabının kapağını kapatıp küçük masanın üzerine koyduktan sonra Simay Ervanın üzerini örtüp alnına ufak bir öpücük bırakıp sessiz adımlarla çıktım oda dan. Kapıyı hafif aralıklı bırakıp oturma odasına girip açık olan ışıkları kapatıp küçük bir mum yakıp masanın üzerine bıraktım. Gri berjerin üzerine oturup dışarı da ki kasvetli havaya baktım.

Hayat ne de çabuk geçiyordu yarın benim minik meleğimin dördüncü yaş günüydü ve ben hala ilk gün ki gibi heyecanla plânlar yapıyordum. Fakat bir yanım yine hep buruk. Efe, duman gözlü adamamım yine gitmişti vatan görevine, gideli de tam iki hafta oluyordu ve hala bir ses seda yoktu tek bildiğim şey hepsinin durumunun iyi olduğuydu.

Bu geçen seneler de pek fazla değişen bir şey olmamıştı biz yine her zaman ki gibi hep bir aradaydık tek değişen şey minik kızımın gözlerimizin önünde her geçen gün daha da büyüyüp güzel olamasıydı. Bu Efeyi sinir etse de biliyordum ki Simayın bana benzemesi onu sevindiriyordu.

Asker YariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin