13

650 81 92
                                    

Göz kapaklarımı yavaşça açarak kendime gelmeye çalıştım. Görüşüm netleştiğinde karşımda kızarmış dudaklarını hafifçe aralamış bir Louis görünce kalbimin teklemesine gülümsedim.

Bir süre daha uyuklayan çocuğu izledikten sonra ellerimden destek alarak oturur pozisyona geçip gerindim.

Tahmin ettiğimiz gibi Louis'den güzel bir öpücük aldığım akşam hafif bir hapşırıkla hastalık kendini göstermişti. Anneme durumu bildirip Louis ile birlikte onların evinde iki gün boyunca grip ile savaşmıştık.  Eve gitmek istememiştim çünkü hem aklım Louis'de kalırdı hem de onunla vakit geçirmek bana iyi geliyordu. Hatta öyle ki hastalığımın çabuk geçmesinde yardımcı olduğunu bile söyleyebilirim.

Odada bulunan küçük banyayo girerek ihtiyaçlarımı giderdim. Şimdiden Louis'yi uyandırmak istemiyordum ancak okul için eninde sonunda uyanması gerekecekti.

Annemin dün akşam getirmiş olduğu temiz kıyafetleri giyerek kirlilerimi bir köşeye katlayıp koydum. Louis ile kahvaltı yapmak istediğimden dolayı yatağa geri girerek tek kolumdan destek alıp hafifçe doğruldum. Onu izlemek o kadar huzur vericiydi ki...

Aradan çok geçmeden Louis kıpırdanarak gözlerini açtı. Karşısında durmuş beni onu izlerken görünce mayışmış gözleriyle gülümsedi. "Günaydın Harold."

"Günaydın LouLou."

Boşta olan koluma hafifçe vurarak ayaklandı. "Bana öyle seslenmemeni söylemiştim."

Yatağa oturup omuz silktim. "Ama hoşuma gidiyor." acaba ilk günden beri telefonumda öyle kayıtlı olduğunu bilse ne yapardı?

"Kahvaltı yaptın mı?" banyonun kapısını kapamadan önce son kez bana baktı.

Ayaklanıp odanın kapısına doğru ilerledim. "Seninle birlikte yapmak istemiştim. Hemen bir şeyler hazırlıyorum." ses gelmeyince kapalı olan kapıyı açarak aşağıya indim.

Salonla birleşik olan mutfağa girmeden önce televizyonu açarak odaya hakim olan sessizliği böldüm.

Mutfağa girip basit bir kahvaltı masası hazırladıktan sonra oturup Louis'nin gelmesini bekledim. Ancak Louis aşağıya indiğinde hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştığımdan nefesim kesildi.

Altında siyah kadife pantolon; üzerinde beyaz bir gömlekle normal bir insanda gayet klasik duran kıyafetler Louis'nin üzerinde tapılası duruyordu.

Hafifçe kafamı sallayıp kendime gelmeye çalıştım. "Bugün gösteri falan mı var?"

Kolundaki düğmeyi ilikleyerek masadaki sandalyeye, tam karşıma oturarak gülümsedi. "Hayır, içimden geldi." burnuma Louis'nin her zamanki hoş kokusu dolarken kendi üzerime baktım. Çoğu zaman giydiğim sweatshirlerimden biri ve bacaklarımı saran siyah pantolonumla çok sadeydim.

Alt dudağımı büzerek karşımdaki güzelliğe baktım. "Kıskandım şimdi." kıkırdayarak doğramış olduğum salatalıklardan birine uzandı.

Kahvaltımızı yapıp etrafı topladıktan sonra çantalarımızı alarak montlarımızı giydik. Kapıdan çıkarken Louis beni durdurup ona bakmamı sağladı.  "Seni öpebilir miyim?"

Gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdum. "Her seferinde izin alman gerekmiyor Lou."

Geçtiğimiz iki gün boyunca beni her öpmek istediğinde bu soruyu sormuştu. Nazikçe sorması hoşuma gitmiyor değildi, ancak artık ilerleme kaydetmemiz gerektiğini düşünüyordum.

Şu an da ilişkimizin hangi konumda olduğu konusunda kafamda bir sürü soru vardı. Bunları Louis'ye sorup da bazı şeyleri mahvetmek istemediğimden hepsini içimde tutuyordum.

LOULOU - ( Larry )Where stories live. Discover now