23

449 61 56
                                    

"Lou, şuradaki mavi koltuk takımına bak!" koşarak mağazanın diğer tarafına koştum. Ben koltuklara tek tek oturup deneme yaparken Lou yanıma geldi. "Zevkine güveniyorum Harry."

Elimi yanımdaki boş yere vurarak oturmasını sağladım. "Senin de beğenmeni istiyorum."

Bana dönüp saçlarımı düzeltti. "Senin beğendin her şeyi beğeniyorum zaten." saçlarımdaki eli tutarak üzerine bir öpücük kondurdum. "En iyisi biraz daha bakalım."

Mağazanın üst katlarına da baktık. Hiçbir koltuk takımı bize uygun gelmiyordu. En sonunda pes edeceğim sırada Louis'nin sesini duydum. "Bebeğim, buraya gelir misin?" sese doğru ilerledim. "Geliyorum Lou."

Mağazanın orta kısımlarına geldiğimde Louis'yi koyu yeşil bir koltukta otururken buldum. "Gelip bir otursana. Hayatımda gördüğüm en rahat koltuk olabilir."

Dediğini yaparak karşısındaki koltuğa oturdum. Saatlerdir mobilya bakmaktan belim ve bacaklarım ağrımıştı. Bu yüzden koltuğa yayılmaktan çekinmedim. "Haklısın Lou."

"Bu bebekleri almadan gitmeyelim." söylediği şeye güldüğümü fark edince kaşları çatıldı. "Ne oldu?"

"Koltuk takımları ne zamandan beri bebeğin?"

"Rahat oldukları için öyle dediğimi biliyorsun." ayağa kalkarak mor bir takıma doğru ilerlerken hızla peşinden gidip arkadan boynuna sarıldım. "Şaka yapıyordum."

"Biliyorum." boynuna sardığım kolları eliyle okşadı. "O zaman alalım." arkasını döndüğünde kollarım serbest kalmıştı. "Beğenmediysen almak zorunda değiliz Harold."

"Hayır hayır, kesinlikle almalıyız." koyu yeşil koltuklara doğru yürüdük. "Şu güzel renge baksana." tek elimle koltuk takımını işaret ettim. 

Gülümseyip beni durdurdu. "Madem içine sindi alalım öyleyse." dudaklarına doğru eğilip ufak bir öpücük bıraktım. "Hadi işlemleri halledelim."

 𓆘 ☠ 𓆘 ☠ 𓆘 ☠ 𓆘

Louis ile işlemleri halledip çok yorulduğumuz için direkt eve gelmiştik. Mağaza yetkilisiyle görüşürken ayak üstü perde ve televizyon ünitesi de almıştık. Bu sefer seçmemiz pek uzun sürmemişti. Salona yakışacağını düşündüğümüz açık kahve perdeler ve beyaz sade bir televizyon ünitesi beğenmiştik.

"Ben duş alacağım." televizyonun karşısındaki koltuğa kendisini bırakmış olan sevgilime bakıp gülümsedim. "Tamam bebeğim, ben de biraz dinleneyim." 

Banyoya girerek üzerimdekileri çıkartıp kendimi soğuk suyun altına bıraktım. Özelikle son günlerde havalar epey sıcaklaşmıştı. Haliyle bu da sürekli duş almamıza sebep oluyordu. 

Duşakabinden çıkarak belime havlu sardım. Saçlarımı da diğer bir havluya kuruladıktan sonra banyodan çıktım. Üstümü giymek için odama gireceğim sırada mutfaktan büyük bir gürültü gelince bundan vazgeçtim.

Salonu geçip mutfağa girdiğimde beni yere serilmiş olan tencere ve tavalar karşıladı. Bir de yerde oturan Louis. "Ne oldu burada?" Louis bileğini tutarak beni baştan aşağı süzdü. Onun bu bakışları bana çıplak olduğumu hatırlatmıştı. "Tava alıp şu etleri kızartacaktım ama hesaba katmadığım bir şey oldu." önce etleri gösterip sonra tuttuğu bileği havaya kaldırdı.

"Dinleneceğini söylemiştin." yanına çömelerek tuttuğu bileğe baktım, kızarmıştı. "Hep sen yemek hazırlıyorsun." gülerek buzluktan buz almak için geri ayaklandım. "Gören de yıllardır beraber yaşıyoruz zanneder." aldığım buzu bileğine koyduğumda yüzünü ekşitti. "Olsun ben gene de hazırlamak istemiştim."

LOULOU - ( Larry )Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz