2. Bölüm "Sarhoş"

1K 96 103
                                    

Gözlerimin üstündeki tonla ağırlığa rağmen göz kapaklarımı araladım ve tepemdeki lambaya baktım bir kaç saniye. Beyaz ışık hareler şeklinde etrafa yayılıyordu. Saat kaç olmuştu? Sessizliği dinledim. Herkes neredeydi?

Günlerdir uyumamanın verdiği berbatlık bir yana, kendimi hasta hissediyordum. Kaslarım lime lime ediliyormuş gibiydi. Hışırtı sesleriyle kafamı salon girişine çevirdim ve Aziz'in ağzında çikolata, elinde kitapla odaya girdiğimi gördüm. Üstündeki kıyafetleri değiştirmişti.

"Diğerleri ne zaman gitti?" Çatallı sesim siki tutmuşsun sen der gibi beni uyardığında yüzümü buruşturarak doğruldum.  Aziz bana bakarak yere oturdu ve sırtını duvara yaslayıp kitabına döndü.

Ağzındaki çikolatyı ısırıp eline aldı. "Kamil gideli  bayağı saat oldu. Turgut ve Baran ise... dur bakayım" diyip kolundaki saate ufak bir bakış attı. "Kamil gideli 10 diğerleri gideli 4 saat olmuş." Eşşek gibi sırıtarak bana baktı. Benim gözlerimden daha açık renge sahip maviler bazen dostane bakarken bazense düşmanca bakıyordu. Yine de iyi bir adam olduğu gerçeğini bir köşeye koyamayacaktım. Mehmet'e benziyordu bazı özellikleri.

Doğrulurken kafa salladım. Kamil'i ayrı belirtmesi sinirimi hoplatsa da gidene kadar ayıya dayı diyecektim mecbur.  "Yemek yediniz mi?" 

"Hımm. Alia sana ayırdı gidip alabilirsin mutfaktan. Keşkek seversin diye düşünüyorum." Onu dinlemeyi bırakıp ayaklandım ve banyoya doğru yol aldım.  Banyoya girdiğimde ışığı yakar yakmaz yüzümü yıkadım. Derin nefes alarak doğrulduğumda aynaya bakınmaktan kaçındım. Aynadaki yansımamdan son dört gündür kaçıyordum. Banyoda bulunan kâğıt havluyla yüzümü kurulayıp banyo çöpüne attım.

Rahatsız kotum ve Turgut'un bana büyük olan kazağıyla salona geri dönüp Turgut'un valizini karıştırmaya başladım.  İçinden seçtiğim en dar siyah eşofmanı alıp omzuma attım ve evde kız olduğu için geri banyoya gittim. Gerçi artık bir kadın olmasa da kimsenin önünde soyunmamam gerektiğini anlamıştım. Pantolon bacaklarımdan  aşağı kayarken baldırımdaki morluğa bakıp yutkundum. İki parmak uzunluğundaki morluk dikiş izimin hemen yan tarafında duruyordu. Ellerinin dikiş izimde dolandığını hala hissedebiliyordum. Tüylerim ürperirken kafamı salladım.

Morluk Kamil'in eseriydi. O gece beni öperken bacağımı kavrayışı çok sert olmasa da beyaz tenli cildimde çabuk bir iz bırakmıştı. Kendimi berbat hissettiriyordu...

Yüzümü buruşturarak hızlıca pantolonu kirli sepetine fırlatıp eşofmanı giydim.  Tam banyodan çıkıp mutfağa gidiyordum ki Aziz seslendi.

"Anlamadım ?" Diyip salon kapısından içerye doğru sarktım biraz. "Turgut mesaj attı. Kirli kıyafetleri yıkayın iki güne gidiyoruz diyor. Kirlilerini bırak da ben makineyeye atayım." Elindeki kitabı kapının yanında bulunan sehpalardan birine bırakırken ayaklanıyordu. Kafamı salladım ama kirlim olmadığı için hızlıca mutfağa yöneldim. Gideceğimiz için içim rahatlamıştı.

Alia masada oturmuş bir kaç çikolata jelatiniyle dalgın dalgın oynuyordu. Bakışlarım saatimi bulduğunda saatin neredeyse 12 olmasıyla şaşkınca durakladım.  Zaman algım kalmamıştı gerçekten...

Alia hala beni fark etmezken üstündeki Kamil'in uzun sweati vardı ve altında bir şey yoktu. Kamil'in iki metreden uzun olduğunu düşünürsek kıza elbise olması çok doğaldı fakat yine de kış gününde evin içerisinde böyle dolaşmasını anlamdıramadım. Turgut'un kıyafetlerini salıp Kamil'e dadanmasını da anlamamıştım.

Hareketlenip kendime bir bardak su koyduktan  sonra tezgahın köşesindeki dolu olan tabağa, üstünde jelatinle bekleyen yemeğime gittim.  Hareketim Alia'yı ürkütmüş olacak ki ''Hih" diye bir ses çıktı. Mavi gözlerimiz kısa bir an buluştuktan sonra bir şey demeyip mutfaktan çıkmak için ayaklandı. Bana olan tavrına alayla güldüm. Gidişini boşverip omuz silktim ve yemeğimi alıp yemeye başladım.

HIRÇIN DALGALAR  (GAY)Where stories live. Discover now