6. Bölüm ''Bir Gerçek Var''

733 72 62
                                    

Annesinin zar zor doğurduğu, çelimsiz bir çocuktum ben.

Zor olan, kıymetli olan.

Büyüdüm.

Büyürken 'erkek adama yakışır' dediler, yaptım. Erkek adam 'şöyle' olur dediler, yaptım. Ne istediyse, ne görmek istediyse yaptım. Kimi zaman karşı çıktım, tokadı yedim ama en sonunda yine yaptım.

Peki son olarak, ben ne olmuştum?

Bir erkek olmuş muydum? O istediği dik duruşlu 'erkek adam' kavramına uymuş muydum?

Karşımda bana utangaç bakışlar atan kızın yanında birkaç kız daha vardı. Çoğunun başında başörtüsü varken bazıları uzun saçlarını salmıştı. Annemin gençliğini andıran her bir kız karşımdaydı. Duruyorlardı fakat ben hareket edemiyordum. Yüzlerine bile tam bakamıyordum.

Sabahın köründe benim önüme tek tek dizmişti kızları. Dünki dediklerim hiç olmamış gibi.

Erkek adam istediğini alır dediler ve önüme köyün tüm güzel kızlarını diktiler.

Seç dediler.

Seçemedim.

Seçemedim çünkü içim bulandı, her ağzımı açışımda midem çalkalandı. Bu zamanın geleceğini hep bilirken, hep bu kadar yakınımdayken, nasıl olurdu da ben yokmuş gibi davranmıştım?

Bir gün evlenmek zorundaydım, ona varis vermek zorundaydım. Evlilik değildi beni korkutan. Peki neden şimdi bu kadar zordu?

Elimdeki bandaj yüzünden sıkılı yumruklarım ağrıdı. Dünün kalıntıların benim bedenimde hâlâ dururken babam nasıl oluyordu da dediklerim yokmuş gibi davranıyordu?

''Soner.'' diyerek avlu kapısının orada duran Mehmet'e baktım. İçeri yeni adımlamış ve olayın şaşkınlığıyla benim adımı söylemişti. Ben de belki onun kadar şaşkındım. ''Noluyor?'' Kızların bir ucunda bekleyen Mahmut abiye baktı. Oysaki sadece gözlerime bakarak sonumun geldiği anlayabilirdi.

''Ağanın emri var. Birini seçmeden buradan ayrılamaz.'' Yutkundum. Mehmet gözlerini kırpıştırarak bana baktı ve sert bir rüzgar esti. Üstü açık avlu kışı direkt içimde yaşatıyordu. Belki de içim kış olmuştu.

Soğuk, ıssız ve donmuş

''Nasıl yani...'' diye fısıldayışını zar zor duydum. Adımları yanıma gelirken seri ve telaşlıydı. Her hareketinde takım elbisesinin çıkardığı sesi duyabiliyordum. Üstünde ise takımla aynı renkte kaşe bir kaban vardı. Kravatını gevşeten parmakları kasılmıştı.

Soğuktan mıydı, yoksa benim için endişeleniyor muydu?

''Noluyor hewal?'' Tam yanımda durduğunda kafamı aşağı doğru eğdim biraz. Bakışlarım kendi üstümde durdu. Paldır küldür yataktan çıktığım için eşofmanım ve ince bir tişörtüm vardı. Üşüyordum. Tişörtümün açık bıraktığı yerlerde sarı tüylerim diken diken olmuştu.

Soğuktu ama sanki dışarıdaki soğukluk değildi bu.

Eşofmanın cebine sıkıştırdığım telefonun sesi avluyu boğdu. Kızların hepsi aynı noktaya baktığında gözlerim hepsinde teker teker dolaştı. Birini gözümü bir yerden ısırdı ama aklım tamamen başka yerdeydi.

HIRÇIN DALGALAR  (GAY)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum