36.BÖLÜM

46.8K 2.1K 494
                                        

Welcome to my yeni bölüm dostlar. Dilciler kafası ile telefona vurmayı kessin canlar, sakin.

Deli dolu bir bölüm ile sizlerleyim, satır arası yorumlarda saçmalamak serbest!

Satırları size devrettim 🖤 Benim okurlarım ne yapmaları gerektiğini biliyor bence :)

🥀

"Neredesin sen ya?"

"Sesin gelmiyor! Bağırsana biraz kızım ya!"

Mahallenin ortasında, Beste ile kol kola olmamıza aldırmayarak tam da istediğini yaptım, "Neredesin sen ya?!"

Bir süre ses gelmedi, tam telefonu kulağımdan çekip kapanmış mı diye bakacaktım ki konuştu, "Zar gitti ya lan!"

Kaşlarım çatıldı, "Ne zarı Cem?"

"Kulak zarı hayatım. Bağır dedik sen patlattın bizim zarı."

Ağzımı açıp konuşacak iken yanım da ki arkadaşımdan bir feryat yükseldi, "Allahım çok şükür sana ki, ben ve tıpçım böyle değiliz, " kafasını bana doğru çevirdi ve kolumdan çıkarken konuştu, "Siz niye böyle yapıyorsunuz lan, manyaklar bunlar ayol!"

"Ne saçmalıyorsun kız?"

Sorumu yanıtsız bırakıp, saçlarını savurarak yanımdan gitti ve biraz ilerimizde olan, dışarı çıkma nedenimize doğru yürüdü.

Ben ona bakarken hattın diğer ucunda olan sevgilim kendini belli ederek konuştu, "Eylül! Bana dön yavrum."

"Ha, evet evet döndüm. Ne diyordum az önce ben?"

"Beni ne kadar çok sevdiğini söylüyordun?"

"Dönsöze döndün Cemcim. Soruma cevap verecek misin artık?"

Hattın diğer ucundan gelen yüksek bağırışlar, ıslıklardan dolayı yüzümü buruşturdum ve az da olsa telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

"Bu dünya da ki, en çok sevdiğim şeylerden biri olan mükemmelin yanındayım?"

"Yani?"

"Ya ama bebeğim, biraz saksıyı zorla," baktı benden ses gelmiyor devam etti, "Beşiktaşın şampiyonluk kutlamasındayım."

"Yaa, beni niye götürmedin sen?"

"Nasıl oldu ben de anlamadım ki, çocuklar bir anda gelip beni aldılar çarşıya getirdiler. Biz kutlamayı sonra baş başa yaparız."

Önümde duran küçük taşa ayağımın ucuyla vurup ileri doğru savrulmasını sağladım, "Bilemedim ki şimdi, ufak bir kutlama icap eder belki, hım?"

"Adı kutlama olsun da gerisi çok da mühim değil."

"Oha ama ya, vallahi çüş. Kız kaldırım taşı bakışların yüzünden cıbıldak hissetti anam. Yolun ortasında bir de, tövbe tövbe."

Kafamı kaldırdığımda Beste elinde  kutu dondurmaların olduğu poşeti sallayarak isyan ediyordu. Kendi halime baktığımda, iki büklüm olmuş tam bir cilveleşme moduna büründüğümü gördüm. Öksürerek kendimi düzelttim.

"Ben seni daha sonra ararım canım."

"Tabi ara canım, beklerim. Her zaman."

Telefonu kapatıp kotumun cebine koydum.

Yanımdan geçerken hâlâ söyleniyordu, "İslama dönün putperestler. Aman tövbe kurban olduğum rabbim, aşk böcüğü olup çıktılar başıma."

ÇİÇEK MAHALLESİ|✅Where stories live. Discover now