Medyada Can ve Başak var.
Cem beyle karşınızdayım efenim...
🥀
Cemden
Kafamı kararmaya yüz tutmuş gök yüzüne çevirdim. Yüzümde anında bir gülümseme oluştu. Seviyordum bu tür havaları.
Aklıma gelen düşünceyle anında gülen yüzüm tekrar eski haline döndü. Kafamı ellerimin arasına alıp sayamadığım kadar çok olan oflama tekrar dudaklarımdan çıktı.
Cidden ben bu kafayla zor yaşardım. Ne demek can dostunun kardeşine yan gözle bakmak. Aklımı peynir ekmekle yemiştim herhalde.
Sonumun nasıl olacağı konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Hoş Can'ın öğrenip beni öldürmesine karşı çıkacak değildim, hak etmiştim bunu. Ama bu sevgimin arkasında olmayacağı anlamına gelmiyordu. Tutuşmuştu bir kere kalbim ötesi var mıydı?
Elbette herkesin dediği gibi bu benim ilk aşkım ilk defa böyle şeyler hissediyorum deyip sizi klişelere boğmıyıcam. Daha önce bir kaç kere olmuştu. Onlar sadece hoşlantıydı yada bir beğeni? Bu onların da ötesindeydi, seviyordum.
Ama bu sefer öncekilere nazaran benim niyetim de ciddiydi. Ötekiler hevesti. Bunun asla hevesi olamazdı. Hele bi olsun Can da beni hevesi bitene kadar döverdi.
Hoş daha Eylül'ün haberi bile yoktu ama şüphelenmediği konusunda emin değilim. Normalden fazla değişik davranıyorum ona. Fazla yakın.
Benim aklım bu tür düşüncelerle doluyken yan evin en üst kattından gelen tıkırtıyla kafamı o yöne çevirdim. Gördüğüm manzarayla kalbim anında hızla atmaya başladı. Eylül üzerinde bornozuyla camını açmıştı. Rahat olmasının sebebi muhtemelen bu civardaki en yüksek katta oluşuydu ama hemen yan evinde olan Cem'i hesaba katmamıştı demek ki.
Kafasını yan çevirmesiyle göz göze geldik. Yeni yıkanmış ıslak saçlarıyla, çok az açık olan gerdanıyla ve o her zaman ki gök mavisi parlak gözleriyle mükkemeliğe kafa atıyordu resmen.
İlk başta algılayamamıştı herhalde Eylül saf saf bakarken Cem'e aklına sonunda bornozlu olduğu gelmişti. Hemen ağzından bir "Hih!" sesi çıktı. Ve acele ile camdan uzaklaşıp kapattı.
Ben hala onun mükemmeliğinde kalırken aklıma gelen salakça düşünceleri hemen attım. Ona da sıra gelirdi elbet. Ama şu an sırası değil.
Eylül'den
Elimi bir kez daha kafama vururken,hâlâ söyleniyordum. Aynı zamanda da yanık olan elim ağrıdığı için inliyordum da. Allahtan Cem abinin evde olmadığı vakit gidip Melek teyzenin yaptığı karışımı elime sürmüştüm. Geriye kalanı da bir kutuya koyup bana vermişti. Neyse nerede kalmıştık?
"Aptal kafam ya. Nasıl o şekilde cama çıkarım. Rezil oldum işte. Bir daha bakamam ki ben onun yüzüne. Of!"
Bunların boşa söylenmeler olduğunu eninde sonunda yine karşılaşıcağımızı sonunda aklıma sokup üstümü giymeye başladım. Artık onu da karşılaşınca düşünecektim.
Tabi yüzüne bakmayı becerirsem.Bak yine utanmaya başladım . Kafamı iki yana sallayıp ofladım. En iyisi Aslı'nın yanına gidip biraz onunla uğraşmalıydım. Belki kafam dağılırdı.
Yatağın üstünde olan telefonumu gri eşofmanımın cebine koyup çıktım odadan,tabi çıkarken ışığı kapatmayı da unutmadım .
Hemen yan tarafımda olan kapıyı tıktıklamadan daldım içeriye. Yatağında uzanıp kitap okuyan Aslı, yerinden sıçradı . Elini kalbinin üzerine koyup gözlerini kapattı.

YOU ARE READING
ÇİÇEK MAHALLESİ|✅
RandomGözleri benim mavi harelerime tutundu, "Neden, her cümlenin sonuna o kelimeyi getirmek zorundasın?" Kaşlarımı çatıp, "Neyi?" Tek nefeste, "Abiyi?"dedi. "Nasıl, anlamadım?" "Şöyle olsun Cem abi, böyle olur Cem abi, nasılsın Cem abi.Abi de abi. O k...