44.BÖLÜM

37.8K 1.6K 489
                                        

Başlamadan önce Vatan Uğruna kitabımın ilk bölümünü yayınladım bakarsanız sevinirim, iyi okumalar.

Bölüm zaman atlamalı oldu sürekli, ama o atamalar sadece birkaç gün olan atlamalar aylar değil.

Son bir...

🥀

"Halacım! Şunu da ye ya, hadi bak annen kulaklarımı çekecek sonra."

Elimde ki kaşığı, yemek sandalyesinde oturan Edaya doğru uzattım. Ağzını açıp yemeği aldıktan sonra sonunda bir oh çektim ama bu çok da uzun sürmedi.

Çünkü benim sevgili yeğenim ağzında ki şeyi yüzüme geri tükürdü, salyaları ile birlikte... Ne güzel ama tam da günlük cilt bakımı.

Hanım efendi bir de bir şey yapmamış gibi ellerini birbirine vurarak gülmeye başlamaz mı, delirmelik!

Suratımı buruşturup masada ki rulo selpaktan kopardım ve yüzümü sildim.

"Babası kılıklı, azıcık anana çekseydin ne olacaktı sanki!"

Daha altı aylık olan yeğenim bana dilini çıkartarak gülerken ben de yüzümü siliyordum.

Mutfağa giren abim bir bana bir de kızına bakıyordu. Daha uyanamadığı için algılayamadı tabi, normal de ne kadar çoksa algısı var orası biraz tartışılır. Hiç girmeyelim oralara biz en iyisi.

"Günaydın abi! Sonunda rüyalar aleminden çıktın mı?"

Abim yüzünü buruşturdu ve kafama vurup sandalyeye oturdu, "Sabah sabah bu kadar mutlu olma Eylül," ellerini masaya koydu ve yüzünü gömüp, "Sinir bozucu." dedi.

"Delinin zoruna bak! Ben yengem işte diye kızına bakıyorum sen benim mutluluğumu çekemiyorsun, ayrıca hiç mutlu değilim ben! Çünkü karşımda duran bu cadı sana çekmiş. Az önce ağzında ki tüm yemeği yüzüme tükürdü senin prensesin."

Abim kafasını kaldırdı hemen, az önce ki asık suratı düzelen abim kızına baktı ve gülümsedi. Edayı sandalyeden alıp yüzüne çevirdi,"Kız! Sen babası kılıklı mı olcan? Şuna bak Eylül ne kadar da benziyor bana, son terlik bükücü olacak benim kızım."diyerek Edayı bana doğru çevirdi ve yüzlerini yan yana getirdi.

"Ya, ne demezsin. Kesin ileride ki çocuklarıma terlik savaşı çıkartır," dedikten sonra gözlerimi kıstım ve dudaklarımda oluşan sinsi gülüşü ona sundum.

Edayı geri sandalyesine oturttu ve bana döndü. Onun da gözleri kısıldı, "Senin mi çocukların olacak?"

Omuzlarımı silktim, "Doğa gereği abicim, senin nasıl çocuğun oluyorsa benim de illaki olacak," dedim.

Ağzını açtı ve kapattı. Sonra tekrar açtı bu sefer kaşları çatıldı. Diyecek bir şey bulamadığı için sırtımı sandalyeye yasladım ve onun bozaran suratını keyifle izledim.

"Ne oldu pek bir bozardın abiciğim? Laf mı yetiştiremiyorsun, istersen benim sözlüğü vereyim bulursun bir şeyler, ha?"

Abim yüzünü buruşturdu ve Edaya döndü, "Tükür kızım halanın suratına."

"Abi, çok ayıp. Kıza neler öğretiyorsun ya!"

Eda bana aldırmayıp abime döndü ve dilini dışarı çıkartarak salyalarını abimin suratına tıpkı bir ressam misali akıttı.

"Ulan! Evladım ne yapıyorsun sen!"

Attığım kahkaha ile güzel yeğenim bana döndü ve güldü sonra tekrar abime döndü, işine devam etti.

ÇİÇEK MAHALLESİ|✅Where stories live. Discover now