Bölüm 18: Parti Zamanı-2

31 3 60
                                    

Sonda bir açıklama yaptım aklınızda kalan soru işaretleri sona saklayın o yüzden.

***

"Partiye başlayalım mı?"

    Hemen salonda bulunan bir kaç koruma Teru'ya doğru koştu ve silahlarını doğrulttu, ama bir anda önlerine ateş açılınca geri çekilmek zorunda kaldılar.

"Sizi daha fazla uyarmama gerek yok sanırım?" Bakışlarını tavana kaydırdığında korumalar dahil salondaki herkes aynı noktaya baktı. Ayaklarındaki pençelerle avizelerden birine tutan kadın silahlarını doğrulttuğu yerden çekmeden kanatlarını açtı. Geniş kanatların gölgesi altında kalan bir kaç kişi korkarak geri çekilirken kadın uçarak Teru'nun bulunduğu masaya geldi.

"Kendimi tekrar etmekten hoşlanmam o yüzden geri basın." Rumu'nun sarı gözleri maskenin ardından parlıyordu. Üzerindeki gömleğin sırt kısmındaki dekolteden kanatları çıkıyordu ve bu feminen tarzı onu daha tehlikeli gösteriyordu. Ne yapacağını bilemeyen korumalar silahları Teru'ya doğrulmuş bir şekilde kalakalmıştı. Tam o anda ikinci bir silah sesi geldi. Bu sefer ise sadece tek atıştı ve kimse nereden geldiğini anlamadan korumalardan birinin silahı tutan elini vurmuştu.

/Kalanları indireyim mi?/ Teru hafifçe gülümseyip gerek olmadığını söyledi kulaklıktan kendisine seslenen Asu'ya. Salondan uzakta da olsa bütün mekanı gören bir noktaya yerleşmişti ve acil durumlarda arkadaşlarını korumak için tuzak kartı olarak tutuluyordu.

"Nişancı demek ha?" Korumalardan biri arkadaşıyla ilgilenirken sıktığı dişlerinin arasından tısladı, diğerleri hala silahları doğrultulmuş bir şekilde bekliyordu.

"Sevgili nişancımızın ve yanımdaki arkadaşın sizi teker teker indirmesini istemiyorsanız iş birliği yapın. Karşımda olan hiç kimsenin canına zarar gelmeyeceğinin garantisini veriyorum."

"Sana nasıl güvenebiliriz?!" Teru ayakkabısının topuğunu sert bir şekilde masnaın üzerinde uzanan Theodor'un suratına vurdu. Acı içinde çığlık atan adam hemen korumalara döndü. "Ne istiyorsa yapın! Yeter ki buradan kurtulayım!"

"Patronunu duydun. Şimdi silahları yere bırakın ve ellerinizi başınızın üstüne koyun. Son söylediğim salondaki herkes için geçerli! Hadi, sallanmayın!" Korumalar şüpheci de olsalar itaatkar bir şekilde silahları yere  bırakıp denileni yaptılar. Rumu masadan inip silahları aldı ve şarjörlerini çıkararak dağılmış masaya koydu. Daha sonra Kemerinden aldığı plastik kelepçelerle hepsini bir bir bağladı. 4 Korumayı ve silahları salondan, odaların olduğu kısma götürmek için hazırlanırken gözü yerde eğilmiş olan iki kişiye ilişti, hafifçe gülümsedi ve yoluna devam etti. Lavi ve Neah ise Rumu'yla bakışmalarından sonra tekrar Teru'ya döndüler.

"Ne yapmaya çalışıyor bunlar?"

"Belli değil mi?"

"Aramızın artık iyi olduğunu sanıyordum."

"Bizim için burada değiller zaten. Böyle bir şeyin olacağı belliydi ama.."

"Ama bir partinin ortasında? Bu kalabalığın içinde? Gerçekten hiç korkuları yok. Ufak maskelerin onları korumaya yeteceğini mi sanıyorlar?"

"Bu sefer fazla ileri gittiler. Üstelik Griselda'yı kullanarak."

"Ona ne oldu acaba?" Neah endişeyle Lavi'ye sordu.

"Bilmiyorum."

"Bu gece her şey boka sarıyor anlaşılan."

"Onu birazdan anlarız." Fısıldaşmalarını Teru'nun konuşması böldü. Salondaki herkes tir tir titrerken bir çoğu polisi aramak için çoktan telefonuna sarılmıştı.

The HuntedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin