Bölüm 9: Yuvaya Dönen Kuş

71 4 210
                                    

Evet yaklaşık 3500 kelimelik ybye hoş geldiniz! Dövüş sahneleri biraz aceleye geldi bu yüzden orası için görüşünüzü özellikle merak ediyorum. Bu bölüm Teru'yla ilgili azıcık şeyden bahsettik ama asıl geçmişinin bir kısmını sonraki bölümde göreceğiz o yüzden sabırsızlıkla bekleyin ve bol bol yorum yapın!

***

"Lavi çok yanlış yapıyorsun, ya bu kadın tam tehlikeli bir anda sana ihanet ederse?" Lavi, beyaz gömleğinin kol düğmelerini iliklerken aynadaki görüntüsüne dikkatlice baktı. Son bir kez yakasını düzelttikten sonra lacivert ceketini giyerek takımını tamamladı.

"Olasılıkların farkındayım ama inan bana bu endişelendiğim olasılıklardan biri değil."

"Nasıl olmaz?!"

"Neah aklımı bulandırıyorsun. Zaten bu konuyu iki defa konuştuk, daha fazlası vakit kaybı." Son olarak masadaki üzerine simetrik bir desen işlenen deri parçasını aldı, bu oraya girmesi için ihtiyacı olan kimlikten başkası değildi.

"Çantam hazır mı?"

"Hazır efendim." Hizmetçi elindeki deri evrak çantasını Lavi'ye verdi. Tek eliyle tartıp ağırlığını yokladıktan sonra odada sessizce duran Allen'a döndü.

"Ne kadar var?"

"Bir milyon."

"Bahis için yeterli olmalı." Lavi son bir kez yakasını düzelttikten sonra odadan çıktı. Merdivenin basamaklarından birer birer inerken rugan ayakkabılarının tok sesi yüksek tavanlı odada yankılanıyordu. Merdivenin sonunda onu elinde başka bir evrak çantasıyla Kanda bekliyordu.

"Gelmiş."

"Neden içeri almadınız?"

"Dışarıda bekleyeceğini söylemiş." Lavi gözlerini devirdikten sonra kapıya yöneldi, eğer şansı yaver giderse bugün aklındaki ki meseleyi de halledebilirdi. Teru'nun değişken özelliği ve...

"Hanımlar~ Sizi görmek ne güzel böyle." Teru ve Rumu kolları bağlanmış bir şekilde ona döndü.

"Kadınları bekleten bir erkeği de ilk defa görüyorum, amma da süslü çıktın." Lavi kendisine gülümseyerek takılan Teru'ya karşı abartılı bir selam verdi.

"Affedin leydim. Lütfen böyle bir kabalık yapan kişiyi bağışlayınız." Teru Lavi'nin bu laubali tavrına karşı göz devirmekle yetindi. (T: Normalde olsa kes tıraşı deyip bi tane çakar ama işin içinde 5 buçuk milyon var XD)

"Hazır mı?" Lavi'nın uzattığı şişkin çantayı Rumu aldı. İçini açıp baktığında yüzünde yüzünde onaylayan bir ifade oluştu.

"Anlaştığımız gibi 3 milyon işten önce, geri kalanını da buraya döndüğümüzde alacaksın." Teru Lavi'ye baktıktan sonra Rumu'ya döndü.

"Sayım ve kontrol işini size bırakıyorum." Rumu başını sallayıp değişken özelliğini aktif etti ve uçarak oradan ayrıldı, Lavi ise sinirleri bozulmuş bir şekilde kollarını bağlayarak surat asıyordu.

"Sahte para getirdiğimi mi düşünüyorsun?" Teru dudağının tek kenarını kıvırarak gülümsedi. "Ne demişler, bu hayatta babana bile güvenmeyeceksin." Lavi gözlerini kısarak ve biraz da imalı bir şekilde Teru'ya baktı.

"Haklısın, çok haklısın." O sırada durdukları yolun bir tarafından siyah bir limuzin yanlarına kadar geldi, şoför durduktan sonra eğilip kapıyı açtı. Teru gözlerini kısarak karşısındaki deve bakıyordu.

"Bu kadarına gerek var mıydı?"

"Böyle zamanlarda misafirler en lüks olmak için yarışır. Aşağı kalırsan kaybedersin. Ama bilgin olsun diye söylüyorum normalde spor arabaları tercih ederim, görünce kızların dibi düşüyor." Lavi elini açık kapıya doğru uzatarak önce Teru'nun binmesini işaret etti. Teru'nun bu sözlere tepkisi ise umursamayarak gözlerini devirmek olmuştu.

The HuntedWhere stories live. Discover now