Bölüm 4: Savaşa Başlarken

51 3 73
                                    

Şu başa yazdığım yazıyı saymazsak 1170 kelime falan oldu. Bilyorum bu kadarı sizi tatmin etmeye yetmez ama merak etmeyin yakında tekrar aksiyonlu kısımlara geçiş yapacağız :D Ayrıca bu hikayedeki satır aralarına çok dikkat edin. Karakterlerimizin geçmişlerini ve birleriyle bağlantılarını itinayla kurguladım. Ve üzgünüm ama amacım romantizm yapmak değil güzel bir hikaye yazmak :D tabi romantizm olamayacak demiyorum ama sadece uygun olan yerlere koyabiliyorum bu yüzden vay efendim ben bölümde yokum benim shipim az falan demeyin. Bir de Teru bu hikayede biraz ana karakter gibi olaylar onun etrafında şekilleniyor. Bunu değiştirmeye çalıştım ama bu fikir ilk aklıma geldiğinde zaten böyleydi ve değiştirseydim benim için baya zor olurdu ve toparlayamayabilirdim. Ama bu demek değil ki diğer karakterler daha az görünecek, sadece konu Teru etrafında şekilleniyor. Çok uzun bir başlangıç yazısı yazdığım farkındayım ama son bir şey daha söylemeliyim :D Bu hikayedeki karakterleriniz sizden biraz daha farklı. Biliyorsunuz ben her zaman Laviyi yazarken hikayelerimde kişiliğini hikayedeki geçmişine göre şekillendiriyorum, burada da aynı şeyi yaptım bu yüzden okurken ben bunu yapmazdım diyebilirsiniz ama yine de özünüzü değiştirmemeye çalıştım herkese iyi okumalar! *nefessiz yaptığı konuşmadan sonra nefesini verip bir sürahi suyu kafasına diker*

***

"Çabuk ol hemen, hemen burdan gitmelisin."

"Ne oluyor hiç bir şey anlamıyorum."

"Senpaim buraya geliyor ve anladığım kadarıyla seni canlı bırakmaya niyeti yok."

"Ne?!" Suga'nın sesini yükseltmesiyle kafede oturan bazı insanlar onlara baktı. Suga sesini alçaltmaya çalışarak konuşmasına devam etti. "Ama benim bir suçum yok. Üstlerim bana ne söylerse onu yapıyorum."

"Şu an o kadar sinirlenmiş durumda ki seni dinleyebileceğini sanmıyorum."

"Bu hiç bir şeyi çözmez sakince oturup konuşmalıyız."

"Şu an sakince konuşacak zaman değil! Bu, anlamıyorsun, bu gerçekten tehlikeli! Gerçekten sinirlendiğinde neler yapabileceği hakkında bir fikrin yok!"

"Ne demek istiyorsun?" Maya iç çekip stresle alnını ovdu. Suga'ya geçmişle ilgili konulardan bahsetmesine imkan yoktu. Böyle bir şeye dahil olduğu için Suga'ya kızgındı ama yine de onun zarar görmesini istemiyordu.

"Burdan git. Eğer gitmezsen senpaime kalmadan seni ben parçalayabilirim."

"Bu da ne şimdi?"

"Onların değişken kaçakçılığı yaptığını. Bizim gibi değişkenleri yakalayıp zenginlere ve dövüş klüplerine sattıklarını söyleyen sen değil miydin? Şimdi onları yenerken bizi nasıl durdurabilirsin?!"

"Polis teşkilatındakiler ne düşünüyor bilmiyorum ama eğer bunu söyledilerse eminim haklı bir sebepleri vardır."

"Böyle bir şeyin nasıl haklı bulabilirsin?!"

"Haklı bulmuyorum! Sadece eminim bir nedeni vardır!"

"Suga git artık burdan!"

"Sadece onlar-"

"Onlar iki zengin aileden korkup k*çlarını kurtarma derdine düştüler." Suga arkasındaki imalı ve sert sesi duyduğunda yutkundu. Yavaşça döndüğünde bir çift sert  gözle karşılaştı.

"Benimle gelmeni rica etmek zorundayım yoksa bu kadar insanın önünde kan çıkarmak zorunda kalacağım."

Suga kaderine teslim olmuş bir şekilde Teru'yu takip etti, Maya da arkasından geliyordu. Kaçsa bile Teru'nun onu kolayca yakalayacağını çok iyi biliyordu. Onu dövüşürken hiç görmemişti ama sadece duyduklarını bile düşünmek onu korkutmaya yetiyordu. 

The HuntedDonde viven las historias. Descúbrelo ahora