SEZON 2.8.

615 41 14
                                    

Arabada geçen ve saatler süren yolculuğun sonuna yakın deminden beri süren sakinliği bozmak kararına geldi adam.

K: Sen araba kullana biliyor musun?
E: Tuzak soru bu her halde?(karşılıklı gülümseme)
K: Unuttun değil mi?
E: E yani...(ağız büzer)
K: Peki Bolu 'ya neden gittiğimizi tahmin ede biliyor musun?
E: Her halde bir anımız vardır diye düşünüyorum .
K: Çok doğru!

Kadının suskun kalmasına karşılık sözlerine devam etti adam ve açıklama yapmak gereği duydu.

K: Yiğit bizim evlenmemizi istediğinde evliliğimiz gerçek olmadığı için balayına gitmemiştik.

Kadının sakince dinlemesi ve gözünü üzerinden hiç ayırmaması adamın çok hoşuna gitmişti.

K: Ama sonradan evliliğimiz gerçek oldu ve Maldivler'e gitmek için hazırlık yaptık.
E: ya...peki Bolu ne alaka?!
K: Işte sen pasaportunu bulamayınca bizde Bolu 'ya gelelim dedik.
E: Hmm....
K: Ama maalesefki bu dinginlik kısa sürdü.
E: Neden?(kaşlarını çatar)
K: O sırada Yıldız aradı ve Halitle boşanmak istediğini söyledi. Bizde onun yanında olmaya karar verdik. Haliyle de, balayımız yarım kaldı.
E: Yıldız şu Halitin 4-cü karısı mı? (Kaşlarını çatarak)

Adamı istemeden gülmek tuttu. Ama dudaklarını bir-birine sıkarak kadına göstermemeye çalıştı. Galiba Enderin Haliti böyle garipsemiş olması hoşuna gitmişti.

E: Hani benim bulduğum?! Geçen sefer sende onun hakkında bana birşeyler söyledin yanılmıyorsam.
K: Benim bulduğum mu? O ne demek?
E: ...(durumu toparlamak ister) yani ne bileyim, Caner  bana onu benim bulduğumu söyledi ....
K: Tamam da, neden?(merak eder)

Ay nasıl kurtulacağım şimdi ben?!...

E: Yıldızı boş ver de...senin bir kardeşin varmış ve biz hiç iyi anlaşamıyormuşuz..öyle mi?
K: Şahika....(üzülür)

Adamın düşen yüzünü fark etmesiyle dayanamadı kadın.

E: Ne oldu ? Neden yüzün düştü?

Kalbi hüzünle dolarken derinden bir nefes aldı Kaya. Ardından  yüzünü Endere çevirmeden sadece yola odaklanmış bir şekilde "öldü"diye bildi .
Ender durumu toparlamaya çalıştı, lakin istemeden bıraktığı hatadan çıkış  yolu yok gibiydi.

E: Öyle mi?(yalandan) Caner hiç bana söylemedi aslında..(burnunu kaşır ) Allah rahmet eylesin...(sakince)
K: (yola odaklanır) Amin...
E: Caner bana seni bir türlü paylaşamadığımızı söyledi.
K: (olumlu anlamda kafa yeller) öyle de,diye biliriz. Sadece ikinizde hırsları olan biriydiniz ve karşı karşıya geldiğinizde hiç iyi şeyler olmuyordu.

Şahikanın beni öldürmek istediğini de biliyor mu acaba?

E: Hep mi bozuktu aramız?
K: Aslında evet. Öncesinde de hiç bir birinizi sevmiyordunuz. Biz evlenince ise olaylar daha da ileri boyuta taşındı. Ha birde işin şirket kısmı var tabii. Orada da hep kelle-kelleye geldiniz.

Anlaşılan şuan için kazanan benim...

Arabanın aniden durmasıyla adam "Geldik"dedi. Kadınsa adamı beklemeden kendi kapısını açıp dışarı çıktı. Dakikalar sonra oturdukları masada yudumladıkları kahve eşliğinde siparişlerini verdiler ve öğlen yemeklerinin getirilmesini beklediler.

K: Beğendin mi burayı?
E: Sanki ilk defa geliyorum...hiç bir şey hatırlamadım.
K: Çok normal. Ben sadece bir şeyler hatırlayasın diye değil, güzel bir gün geçirelim diye buraya getirdim seni.
E:(gülümser) peki bizim burayla ilgili ne gibi özel bir anımız var? Yani...ve ya var mı?????
K: Tabiiki var!(heyecanla)
E: Ne ki?(çocuk gibi bakar)
K: (elini öne doğru uzatır) Işte şurada sana bir söz vermiştim.
E: Ne sözü?(merakla)
K: Sen "bozulmasından korkuyorum "dediğinde "bozulmaz,buna inan" demiştim  ve...
E: Bozuldu ama Kaya....

Adamın sözünü hızlı bir şekilde  bölmüştü kadın. Ama haklıydı ne de olsa. Adamın lafını bitirmesine pekte çok gerek yoktu.

K: Hayatta her şey istediğimiz gibi ilerlemiyor maalesef ,Ender. Bazı şeyler kontrolden çıka biliyor.
E: Ama nedense benim hayatım hep böyle gerçekleşmiş....(gözlerini manzaraya zilleyerek derinden bir iç çeker)
K: Inan bana,bende istemezdim  böyle olmasını....(üzgün bir bakışla)

Kadının gözlerinde gördüğü hüzünle elini öne doğru uzatarak kadının masanın üstünde duran yumruğunun  üstüne koydu. Baş parmağı ile bileğini okşarken kadının kendisine karşı sergilemiş olduğu tebessümle her şeyin yolunda olduğunu anladı.  Bu hoş anın bölücüsü ise elinde tepsi ile gelen garson oldu.

Bitirdikleri yemekle ormana doğru yürüdü ikili. Yanyana gezerken adam daha fazla kendini tutamayarak sol tarafında kadının sağ elini kendi sol eline aldı. Kadının anlamsız  bakışlarına karşılık sadece yola  odaklandı ve sanki böyle de olmalıymış  gibi tek kelime dahi etmedi.

E: Burası çok güzel Kaya. Havası ter-temiz,mis gibi.
K: Bende severim burayı.

Avucunun içi terlemişti kadının. Aslında adam da bunun farkındaydı ama tuttuğu eli bırakmamakta kararlıydı. Böyle bir durumda kadın  sadece bekledi ve bir kaç dakika sonra sol eli ile adamın koluna sarıldı. Gözlerine  bakarak gülümsedi ve "Gidelim mi artık?"diye sordu.

K: Yoruldun mu?
E: Evet..ayrıca üşüdüm de...(çocuk gibi)

Geriye dönüş yolu uzundu aslında ve böyle bir durumda kadın muhtemelen arabaya varana kadar titreyecekti. Düşüncelerine bir son verdi adam ve giymiş olduğu hırkayı çıkartarak  kadının şaşkın bakışları eşliğinde omuzlarına attı.

E: Kaya ne yapıyorsun? Hastalanacaksın!
K: Ender hanım sizin şuan ki durumuzun benden daha vahim! Zaten hastasınız,  daha fazlasına ise hiç gerek yok!

Dudaklarını öne doğru uzatarak gülümsemesini sıktı kadın. Lakin adamın ağzı kulaklarında olan haline karşılık hırkanı giyip, düğmelerini kapattı ve adama belinden sarıldı.

E: Iki tane üst-üste hırka giydim Kaya ya...
K: Hiç bir şey olmaz! Esas hastalanma, o bana yeter.

Kadının yere eğdiği başını kaldırıp kedi gibi kendisine bakmasının sonucunda daha fazla durmadı adam. Sağ eli ile adının belini  sıkıca sararken , saçlarından, kafasının tam orta yerinden derin bir şekilde, koklayarak  öptü. Ardından kafasını kadının kafasına yaslayarak yoluna devam etti.

Arabaya vardıklarında yine ön koltuğa oturdu kadın. Arabanın yolculuk için  ısınmasını beklediği an sıcak bastığını anlayarak adamın hırkasını çıkarıp kenara koydu. Araba hazır olup yola koyulduğunda ise yol boyu sürecek  sessizliği bozmak adına yeni bir muhabbet başlattı.

E: Ee şirkette işler nasıl?
K: Henüz iyi. Ama yarından itibaren artık hissedar olmayacağım!
E: Nasıl yani? Ne demek oluyor bu?
K: Yarın hisseleri devrediyorum. Daha doğrusu satıyorum.
E: Ha...öyle mi?

Gidecekmisin yani artık?!

E: (Alnını kaşır) O zaman Londraya geri  dönüyorsun her halde?!(ironiyle)
K: Dönme mi ister miydin?(dikkatlice bakar)
E: Yani...sen bilirsin tabiikide ama.....yani ...
K: Ama?!(kaşlarını havaya kaldırır)
E: Yani....burası da iyi...yani iyi bir yer sonuçta...

Illahta yalvarmam mı gerekiyor sana, kal diye?!

Adam beklediği cevabı alamamakla somurturken, kadın sadece kafasını sağ tarafa çevirdi ve pencereden görünerek hızlıca geçip giden,aynı zamanda arkada kalan manzaraya odaklandı.

Neredeyse yarım saatin sonunda kadını derin bir uyku tutmuştu.  Adamsa kadının kafası pencereye çarpmasın diye, eve daha geç varacaklarını bildiği halde bu duruma  aldırış etmemiş ve arabanın hızını azaltmıştı.

BEN VARIM • EnKay • [DÜZENLENİYOR]Where stories live. Discover now