SEZON 2.10.

674 40 27
                                    

Günler bir birini kovalarken özlem artmamışmıydı?! Artmıştı....

Canerin evde olmamasında dolayı evde yalnızdı kadın.  Yalnızdı ve biricik aşkının gelmesini bekleyerek, hazırlanıyordu.

Beline tutunan ellerle kafasını geriye,adamın omuzuna dayadı kadın. Boynuna dokunan dudaklarla  huylanarak, hafiften burnunu çekti. Yüzünü adama çevirerek kızarmış burnunu adamın aynı renkli burnuna sürttü. Kocaman gülümsedi adama,elleri ile boynunu tutarak parmak uçları ile okşamaya başladı.

"O gece benim için çok özeldi" dedi kadın, adamın ılık nefesini dudaklarında hiss ederken.

"Benim için de, öyle ."diye yanıtladı adam, kadının üst dudağını  kavramamışdan önce.

Uzun soluklu bir öpüşmenin ardından kadın ağzını açarak nefes almaya çalıştı ve alnını adamın alnına dayadı.

"Benim burnum hâlâ tıkalı, Kaya."dedi Ender gülümseyerek.

" O kadar da dedim sana gelme diye"derken , gülümseyerek ilave etti adam: "Ayrıca, benim de senden yan kalır halim yok."

"Allahtan sonu iyi bitti" diye yanıtlarken kıkırdamayı da, unutmadı kadın.

"Bu gün ki derse hazırmıyız  Ender hanım?"diye sorarken Kaya, Ender "Benim arabamla deneyeceğiz ama" diye yanıtladı.

"Sana bir sürprizim olacak." dedi ve  kadının boynunu elleriyle kavrayarak ard-arda dudaklarına durmadan küçük-küçük öpücükler kondurdu.

"Hmm...ne sürprizi?" dediyi zaman işvesinden ödün vermedi kadın.

"Söylersem sürprizi kaçar "diye ikaz etti  kadını adam.

Sol kaşını havaya kaldırdı kadın. Kendine has tınısıyla "Şimdi izninle makyajımı tazelemem gerek.  Mağlum rujum mahv oldu "demeyi de, kendine borç bildi.

Sahte "sinirli" bir bakış attı Endere Kaya. Dudaklarını sertçe emmeye başladı. Kadının birşeyler demek istediğini anlasa bile,izin vermedi. Elleri ile belini sıkarken adım-adım kadına sarılı bir şekilde ileriye doğru gitti. Haliyle kadın da,arka-arkaya adımlamış oldu. Yatağa deyerek oturmaya çalıştı,lâkin adamın kendisini yatağa yatırmaya çalışmasının sonucunda sırt üstü uzandı.

Ellerini kadının göğsünde gezdirirken "O geceden sonra hasret kaldım sana" dedi fısıltı karışık bir ses tonuyla adam.

Göz hizalarını hiç bozmadan  "Hmm...artık saçımda dağıldı. Ne yapsak ki acaba?!"diye yalandan  sorguladı kadın.

Ellerini kadının eteğine ulaştırırken "Ne yapacağımızı biliyorum galiba " diye çapkınca bir ifadeyle kadını  boynunu derinden kokladı adam.

O: Sana geçmişi hatırlata bildi...
E: Tam aksine,aylar boyunca tekrar tanışmamızı ve ona tekrar aşık olmamı sağladı.
O: Ne yani, hiç mi bir şeyler hatırlamadın?
E: Şimdi bile doğru düzgün hatırlamıyorum ben, Orhan. O kadar ilaç, tedavi,beyin egzersizi varken,ben sadece Canerin, Kayanın ve tabiikide Yıldızın bana anlattıkları ile yetindim.
O: Şimdi nasıl peki?
E: Ara-sıra (umursamazcasına) bazı şeyler gözümün önüne geliyor. Bazılarının ne olduğunu anladığım halde,bazılarını çıkartamıyorum bile.
O: Peki yüzük...yani...evlilik meselesi ne oldu?
E:(derinden nefes alarak,çenesini sağa sola oynatır) son defa bana araba dersi verirken (kaşlarını havaya kaldırır) ....ders bitti,yani gideceğimiz yere vardık, ve...ve... cebinden bir yüzük çıkartıp bana evlenme teklifi etti. Bana yüzüğü patlama günü aldığını ama o  zamandan beri bana veremediğini anlattı.
O: Sende teklifi kabul ettin..(gözlerini sonuna kadar açar)
E: Ettim....
O: Peki Ender her şey bu kadar güzel ilerlerken ne olduda birden - bire ayrıldınız?!
E: Yani dedimya aylarca çabaladı diye...
O: E... Evet...
E: Işte Kayanın hisselerini sattığı kişi düşman çıkınca olanlar oldu...
O: Nasıl yani Ender?!
E: (derinden nefes alır) Çok uzun mesele Orhan. Ama sana sadece şunu söyleye bilirim ki, ben tüm mal varlığımın elimden çıkacağını anladığım an , Hasan Ali beyin yanına gittim ve onunla el sıkıştım.
O:...ve Kayaya söylemedin?!
E: ...(dudak büzer)...geç söyledim diyelim.
O: Aman Ender....
E: Ben ondan süre istedim Orhan...beni beklemesini istedim.
O: Beklemedi mi?
E: Bekledi...sadece 2 ay...
O: Özür dilerim Ender ama, çok bile beklemiş!
E: Birazcık daha bekleye bilirdi Orhan! Ben ona gitmiyorum demedim,sadece beni beklemesi ve bana zaman tanıması için yalvardım!
O: Senin onu kullandığını sandı o zaman...
E: ....sırf bu yüzden, evlenirsek burada kalmak zorunda kalır  korkusuna kapılarak düğünden söz bile etmedi!
O: Haklı değil miydi sence ? Sen onun  burada yapamayacağını biliyordun Ender...o  böyle biri. Caner sana anlatmadı mı?!
E: ....iş inada bindi Orhan!  En sonunda "benim için kalamaz mısın?"diye sordum.
O: Cevabı?!
E: Her ikimiz aynı gün, aynı evden elimizde bavulla ayrıldık Orhan...o elinde bilet ve bavul havaalanına taksiyle giderken, ben kendi bavulumla,kendi arabama binerek,kendi kardeşimin yanına gittim Orhan....

Sesinin kısıldığını hiss ederek derinden yutkundu Ender. Ellerini masanın üstüne koyarak ayağa kalktı ve kanepeye geçti.

E: Bu sohbet gereğinden fazla uzadı Orhan. Bitirelim artık lütfen.
O: Peki (ayağa kalkar)....Aras'ı göre bilir miyim?
E: (ayağa kalkar) Tabiiki...

Birlikte çocuk odasına dahil oldular. Çocuk uyanmıştı artık. Bu yüzden Orhan çocukla azacık oynaya bilmişti.

Her ne kadar beklese de, Ender Orhanın yanı başından ayrılmadı. Çaresizce sadece Arasla oynadı. Sonunda çocuğun altını batırmasıyla odanı terk etmek zorunda kaldı  .

Ellerini yıkayarak kuruladı Ender. Orhanın DNA için örnek götüremediği için  hayal kırıklığı dolu yüzüne bakarken içten içe gülümsese bile çaktırmamaya özen gösterdi.

O: (ayağa kalkar) Ben artık gideyim Ender (yanına yaklaşır).
E: Akşam yemeğine kal Orhan! Zaten uzun zamandır bir araya gelmiyoruz. (Tüm samimiyeti ile)
O: Misafirliyin kısası makbuldür, Ender. (Kapıya  doğru yürür)
E: Keşke kalsaydın...
O: Çocuk çok şirin, Allah bağışlasın .(gülümser)
E: (karışlık verir) Çok teşekkür ederim, dayısı ....(imayla )
O: (kapıya varır) Amcası Ender,amcası...
E: (kapını açar) Haydi sana iyi eğlenceler Orhan!(sahte sinirle)
O: (gülümser) Kızma, kızma...(yanağından öper)
E:(karşılık verir) Yine beklerim!(gülümser)
O: Görüşürüz. Caneri de, göremedim ama...
E: Uyudu her halde.. Çocuk delirtdi onu (kahkaha atar)
O: Beni azda olsa hatırlaman beni mutlu ediyor, Ender.
E: (derinden nefes alır) Bunu bile Kayaya borçluyuz...ben her şeyin karşılığını almanın gerekli olduğunu onun sayesinde öğrendim Orhan...(Muratın mektubunu hatırlar)O,her gittiğinde ben bir ders aldım Orhan! Hiç birini de,hiç bir zaman unutmayacağım !
O: (omuzunu okşar) Dert etme Ender...bazı hadiseler yaşanmasa insanlar sevdiklerinin değerini anlayamaz. (Sakin ses tonuyla)
E:(gülümser) ......(sakince bakar)
O: Gideyim artık. Kendine iyi bak!
E: Sende...(kapını kapatır)

Kapını kapattığı an derinden nefes aldı Ender. Içten-içe şükür etti. En  azından ucuz kurtulmuştu .

5 gün sonra...

Günler bir-birini devirirken kapının sesiyle ayaklandı Ender. Kendi odasından çıkarken, alt kata inmemişten önce Arasa bakındı. Çocuğun yüzünü elinin tersiyle okşayarak  iki gün önce telefonda Yiğite verdiyi sözü hatırladı. Çocuk kendisinden "....ona konuşması için izin ver... " diye rica etmişti.

Becere bilir miyim acaba?!

Düşüncelerinden sıyrılarak alt kata indi Ender. Gece çocuk geç uyuduğu için kendisi de, uykusunu yeterince alamamıştı. Bu yüzden baş dönmesi ile tökezleyerek yürüyordu.

Asık suratını biraz daha buruşturarak,merdivenleri ine-ine  "Kimmiş gelen Caner ?!" diye,çocuğu uyandırmamak adına sakince  seslendi kadın. Merdivenlerin bitişi ile odaya vardı ve kanepede bacaklarını aralayarak belini öne eğen ve ellerini karşısında birleştiren adamı görmesi bir oldu.

Aman tanrım.... bu bir tarih tekerrürü mü yoksa?!

BEN VARIM • EnKay • [DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin