SEZON 3.11.

538 32 66
                                    

Hi guys 🙋🏿‍♀️Finaldeyiz💛 ama her hikaye mutlu sonla bitecek diye bir kânun yok! Öyle değil mi?!

Kafası,  kendi göğsünde olan adamın saçını okşadı kadın. Kafasından ard-arda bir kaç kez öpmesiyle adamın kendine doğru, hafiften başını kaldırması gecikmedi. Hâlâ gözlerinin kapalı olmasından uyuyor olduğunu anladı ve alnından öpmekle yetindi. Adamın kafasını kenara çekip, sakince yataktan ayrıldı. Sabahlığını eline aldığı an, tekrardan yatakta uyumakta olan adama baktı.

Ya tutmazsa?!

Içinde yaranan burulma hissi ile oteki elini göğsünün üzerine koydu. Oldukça hızlı nefes alıyordu, fakat dizginlemeye çalışmasıyla beraber, sol elinin parmaklarını da, ritmik hareketlerle oynatıyordu.

Ya seni tamamen kaybedersem?

Derken daha fazla dayanamayarak, çıkmış olduğu yatağa geri döndü kadın.

Bana beni sevdiğini söyle...

Adamın göğsüne sokulmasıyla, kafasını dayadığı yeri öpmeye başladı. Sol elini adamın sağ kolunun altından geçirerek sırtında sabitledi ve parmak uçlarını bastırarak aşağı-yukarı hareketler etmeye başladı.

Hafif bir şekilde gözlerini araladı adam.  Durumunu fark ettiği kadının dudaklarına yapışmasıyla, sağ elini kadının belinde sabitledi. Sol elini de, belinin altında geçirerek, sağ eli ile birleştirmesinin sonucunda, kadını çekerek üstüne çıkardı. Hâlâ kadınla öpüşmeye devam ederken, kadının düşmüş olduğu durumdan dolayı gülmesiyle , öpüşmenin sonunu getirdi.

"Kaya, ben seni çok özledim !" diyerek, kollarını adamın boynuna doladı kadın.

"Hayatım, artık üç haftadır ki, her anımız birlikte geçiyor. Bu özlem neden?" diye cevaplarken , aynı andabkadının boynunu okşuyordu  adam.

Bir çocuk misali omuz silkti kadın. "Özlemenin zamanı mı olur, Kaya?!"diye çıkışmayı da, ihmal etmedi.

"Görüyor musun barışmamız için bir  hafta bile bize yetiyormuş"diye gülümserken adam, kadının da, kendisinden pek bir farklı kalır yanı yoktu zaten .

"Yiğit çok mutlu ama" diyen kadını "Aras'ta olacak" şeklinde yanıtlarken adam, kafasını, adamın  göğsünden  kaldırdı kadın. Dikkatlice bakarken, "Hatırladığım kadarıyla, biz sen Londradan ilk kez döndükten sonra da, evlenecektik. " dedi. Adamın gözlerine dikkatlice bakmasıyla, yanıt vermesini bekledi.

K: Evet...(gözlerinin içine bakarak saçlarını okşar)
E: Peki,neden biz seninle ayrıldık o zaman?
K: ımmm....(yerini rahatlar) Argun holdingte çalışmağa başladığın zamanları hatırlıyor musun?
E: Hayalmeyal...(Adamın üstüne yatmış bir halde)..benim için o işi sen ayarlamıştın diye biliyorum.
K:(kafa yeller)....işte çalışmağa başladıkta bir müddet sonra ilişkimiz kötüye gitmeye başladı.
E: Ama sen bana evlilik teklifi etmiştin bence...
K:(kafa yeller) Evet..ama sen ayrılmak istediğini belirtdin ve yüzüyü...
E: Anladım..(konu uzanırsa tatsız şeyler yaşanacağı için yarıda keser)....peki neden Londraya döndün? Yani, kala bilirdin, beni ikna etmeye çalışa bilirdin.
K: Beni terk etmekte kararlı olan birini neden durdurmaya çalışayım ki,Ender? Benden ve bizden vazgeçmiş birini,nasıl ikna ede bilirim ki?
E:(beklemediği cevapla sarsılır) Peki ya ben Kaya?! Üç hafta önce seni neden durdurmak için çabaladım ?!
K: Aynı şey değil ki Ender...gençken insan her şeyi daha farklı yorumluyor ve bazen aldığı yanlış kararların neticesini kabullenmek istemiyor.

Aslında adamın söylemiş olduğu şeyler neredeyse,hemen-hemen doğruydu ve parasını bahane ederek, Halitle evlenmeye çalşan ve aşkını bir kenara bırakan kendisiydi. En azından kadın,  adamın annesinin rahat yaşamalarına izin vermeyeceğini, ayrıca kendisini bir kez terk eden adamın, bir kez daha terk ede bileceğini anlıyordu. En azından rahatlığı göz önünde tutarak, aşkını kalbine gömmek daha doğru ve cezbedici geliyordu.

E: Peki ya şimdi?
K: Ne şimdi ?
E: Gidersem, durdurur musun?
K: Gitmene izin vermem ki...hele böyle bir haldeyken...

Son lafını yarım bıraktı adam. Zira artık   kadının boğazını öpmekle meşguldü.  Hafif bir şekilde, kadın yutkunurken zar-zor belli olan gırtlağın  üstünden öptü .  Gözlerini kapayarak anın tadını çıkartmaya çalıştı ve hareketlerini daha  da hızlandırarak öpmelerinin yerini , emmeye verdi.

Bana, beni sevdiğini söyle...

Derken kadın ani bir hızla adamın üstünden çekildi ve yataktan kalktı.

" Yaa...nereye..." diye çıkıştı adam.
" Yiğitle Erim uyandı her halde.."diye sinsice gülümsedi kadın.
"Bunu kabul etmedim say" diye ikaz ederken adam, "yetinmeyi bil, canım "diye kendini oynatarak sabahlığını giyip,dışarı çıktı kadın.

Yemek masası toparlanırken, Canerin yanına yaklaşmasıyla derinden bir nefes aldı Ender. Ne diyeceğini iyice düşündükten sonra etrafta Kayanın olup-olmadığını kontrol etti ve kardeşinin kendine kenetlenen gözlerine karşılık yavaşça konuşmaya başladı .

E: Hallettim ben,geliyor birazdan.
C: Bebek?
E:  Hall oldu, top sende.
C: Peki sen?!
E: Gideceğim!
C: Peki ya mail?!
E: Attım!

Yalnızca bir saat sonra her kes televizyon önünde kurulmuş laflıyorken,hafta sonunun verdiği mutlulukla kahkahalar havada uçuşuyorken, Ender ayaklanarak Canerin yanından geçti. Geçerken elini kardeşinin omuzuna dayadı ve "bavulum hazır mı?!" diye sordu. Kafasıyla onayladı Caner. Yüzüne hüzün dolu bir gülümseme yerleştirirken Erime bakmaya başladı. Erimse duyduklarıyla annesine baka kalırken, Yiğit sadece yutkunmakla yetindi. Kaya ise çatılan kaşları eşliğinde ayağa kalktı. "Ne bavulu Ender?"diye merakla sorarken kadından almış olduğu "Gidiyorum!" lafıyla, neye uğradığını şaşırdı.

"Ne gitmesi Ender?" derken nefes alınması da, zorlandı adamın. Kadının arkasından sadece baka kaldı ve kendine gelmeye çalıştığındaysa, apar-topar kapıya doğru koştu.

Yiğitse arkasından gitmesiyle, koluna yapıştı babasının. Ileride Savaşla birlikte sohbet ederek , bebek pusetini aldığı gibi  arabasının arka tarafına yerleştiren, kendisi ise öne geçerek gaza basan annesine kısa bir bakış attıktan sonra ,"baba izn ver de, mutlu olsun!"dedi sadece.

K: (Yiğitin kendi kolunda olan eline bakar) ...oğlum neler diyorsun sen?! Annen gidiyor, üstelik Aras'ı da aldı?!
Y: Baba,onun da mutlu olmaya hakkı var. Ayrıca hep onu terkeden bir adam olarak, bence sen bunu çoktan hakketdin!
K: Yiğit...(sesi kısılır)..kolumu bırak lütfen...(çekiştirir)
Y: ...yalnız kalmak istiyor demek ki baba! Gitme üzerine!  İzin ver de mutlu olsun!
K: Yiğit saçmalama oğlum, annen biz olmadan nasıl mutlu olsun?!
Y: Sen onu yarım hafızayla bırakıp giderken nasıl toparlandıysa, kardeşimi  kaybettiğinde nasıl direndiyse, Aras'ı alıp giderken de, öylece mutlu olacaktır!
K: Saçmalama Yiğit!(kolunu çeker)
Y: (kafasını geri çeker) Annem Londraya gitmek istemiyor baba! Hakkı bence! Izin ver de, istediği yerde ve istediği gibi yaşasın!

Duyduklarıyla Kaya, sadece oğlunun gözlerinin içine baktı. Sinir ve öfke dolu, kalbi ağzındayken kısık-kısık nefes aldı. Içeri daldığı gibi, arabasının anahtarını aramayı başladı. Erime baktı, Canere baktı ve bağırarak "Neden  susuyorsunuz?! Ender gitti! Sizce sadece arkasından baktınız!"diye bağırmağa başladı.

"Arabamın anahtarı nerede?!" diye tekrar bağırırken Yiğitin cebinden çıkardığı anahtarı avucunda sıkmasıyla , "Bu sefer ben de, annemin yanındayım,baba!"demesini duydu. Dehşet saçan gözlerle oğlunun yüzüne baktı Kaya. Baktı ve yenildiğini anladı.....

P.S. Arkadaşlar sezonlar arası yayınladığım DUYURU, SEÇİM, YARIŞMA, YARDIM gibi içerileri kaldırdım.  O yüzden YASAK "2" için geçirilmiş sorgu da, silinmiş bulundu. Ama her ıhtimal kısa bir süre sonra bulacağımızı unutmayın!

BEN VARIM • EnKay • [DÜZENLENİYOR]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin