SEZON 3.4.

527 38 51
                                    

Bebek odasına girdiği an, Enderin kucağında Aras'ı mama yerken görmesiyle gülümsedi Kaya. Banyoya gidip ellerini yıkayarak odaya geri döndü. Yemeğini bitiren bebeğin gığırdayarak ellerini havada yellediyini görmesiyle yanına yaklaştı ve baş parmağını çocuğun sol avucuna salarak tutmasını sağladı.

Bebeğin, Kayanın parmağını sıktığını gördüğü an kalbini hüzün kapladı kadının. Tekrar aynı günü düşündü, aylar önce yaşadığı ama unutmakta zorlandığı günü....

8 ay önce...

Oturduğu yerden güçlü bulantı ve baş dönmesi ile kalktı kadın. Nerdeyse 1 hafta sonra bebeğinin cinsiyetini öğrenecekti. Ama yalnız değil, sevdiği adamın da, bu ana şahitlik etmesini istiyordu. O yüzden bir kere daha arayacaktı adamı.

Bir değil nerdeyse 5 kere aradı,ama hat hâlâ meşguldü. Son karar olarak oğlu Yiğiti aramayı denedi, Ender. Muhtemelen Kayaya ondan rahatlıkla ulaşa bilecekti...

Ender Yiğit telefon konuşması.

E: Al lo Yiğit?
Y: Efendim anne?
E: Nasılsın oğlum?
Y: Iyiyim anne,sen?
E: E bende....
Y: Bir şey mi oldu? Sesin bir tuhaf sanki.
E: Eee... Aslında ben bayadır babanı arıyorum oğlum, ama hep meşgul. Yani merak ettim açıkçası, bu kadar zaman kiminle konuşuyor , diye.
Y: Anne babam şuan  telefonla değil ki...yani telefonla konuşmuyor.
E: (kaşlarını çatarak) Nasıl yani?
Y: Uyuyor aslında. Yani işten biraz erken geldi, herhalde kendini kötü hiss ediyor, o yüzden uyudu.
E: Hmm...(sesi tutulur) peki telefonunda bir sorun var mı?
Y: Yani...(durumu anlar) aslında...şey...
E: Yiğit..lütfen lafı geveleme!
Y: Hayır anneciğim, bildiyim kadarıyla hiç bir problemi yoktu...
E: Nasıl yani?(tutuk bir sesle ) peki neden hep meşgul gösteriyor ki?
Y: (derinden  bir oh çeker) Anne nesini anlamadın Allah aşkına?! Her halde adam seninle konuşmamak için engellemiş seni. Bu kadar basit işte .
E:......
Y: anne....anne...anneciğim....anne...
E: B..buradayım...oğlum
Y: Ohh...bir an sesin gelmeyince bir şey oldu sandım.
E: Iyiyim..yani şuan için iyiyiz..merak etme...
Y: Dayım da mı orada? Yani iyiyiz dediğin için...
E: Gelmedi henüz    .....
Y: Peki yanında kim var?
E: Hiç kimse...
Y: Peki neden iki kişiymişsiniz gibi konuşuyorsun?
E: Yiğit...sana bir şey söyleyeceğim ...ama nasıl söylemem gerektidiğini bilmiyorum açıkçası. (Derinden nefes alır)
Y: Anneciğim ciddi bir şey mi oldu?
E: Öyle de, denile bilir
Y: Söylesene artık, çatlatma insanı!
E: Aslında bu gün babana bu haberi vermek için aramıştım ama, bakıyorum da o, beni hayatından tamamen silmiş. Baksana sesimi bile duymaya tahammülü yok...
Y:.......(ne diyeceğini bilemez ) ne haberi?
E: B...bir...k..kardeşiniz...o...ola...olacak.
Y: Ne?(şok olur)
E:.......
Y: (kendine gelmeye çalışır) yani...ne diyeceğimi bilemedim açıkçası ..
E:.....
Y: Anne? Orada mısın ?
E: Hı hı evet...
Y: Benim söylememi istermisin?
E:.....
Y: Yani babama...benim...haber vermemi istermisin?
E:.....
Y:......anne...
E: Bana biraz zaman tanı..şimdi iyi değilim. Azacık dinleneyim, akşam tekrar seni ararım. Olur mu?
Y:....(derinden nefes alır) ...olur..tabiiki olur..
E: Benden haber bekle...
Y: Tamam....annem..
E: Efendim oğlum?
Y: (gülümser) Çok sevindim...gerçekten...merak etme , zaten babam öğrendiğinde eriyecek tüm buzlar.
E: (gülümsemeye çalışır) Biliyorum oğlum.
Y: O zaman ben akşama kadar sabr ediyorum ve senden haber bekliyorum. Tamam mı?!(kocaman gülümseme ve heyecan ile)
E:( olumlu anlamda kafa yeller ) Olur.
Y: Hadi öptüm.
E : Bende.

Konuşmanın sonu.

Sakince yerinden kıpırdadı ve adamın yanına yaklaştı kadın.

Kadını fark etmesiyle kafasını kurcalayan sorunu sordu adam.

K: Neden Aras saç kurutma makinesi sesi ile uyuyor?

Gülümsedi kadın..çünkü adamın çocuklarla ilgili hiç bir şeyden anlayışı yoktu.

E: ...bazı çocuklar ninni ile uyurken, bazıları eletrikli süpürge ve ya saç kurutma makinesi gibi gürültülü seslerle rahatlar.
K: Aa ne garip...
E: ...evet...daha yeni farkettim bende..ninni de, dinliyor,  ama en rahat uykuyu makine sesiyle alıyor .

Bebeği kucağına aldı Kaya ve göğsüne sıktı.

K: Doğru tuttum mu?

Derken çocuğun boynu sol kolunun üstünde, bacakları ise sağ kolunun üstünde duruyordu bebeğin. Ender ise çocuğun başını adamın sol kolunun dirsek içine koymasıyla, adamın sağ kolunu çocuğun bacaklarının arasından geçirmekle,  elinin sırtına tutunmasını sağladı. Böylece Kaya, çocuğu göğsüne rahatça sıka bilecekti .

Ne güzel bir manzara...

K: Yakıştı mı ? (Kocaman gülümser)
E: (kafa yeller) Eh işte...(gülümsemesini gizler)

Saniyeler sonra bebeğin ağlayarak adamın kucağında çırpınması gecikmedi. Kadınsa sakince adama yaklaştı ve bebeği verdiği tarzda da, geri aldı.

K: Ender bu koku da ne?!(kaşları çatılır)
E: (gülümser) Anlamadın mı?
K: Ohhh...çürük peynir gibi kokuyor...aman Allahım?!
E:(kahkaha atar)....o nasıl kelime öyle?(hâlâ gülüyor )
K: Değiştirsen mi artık?
E: Ne oldu Kaya bey,dayanamadınız mı?!
K: Yardım edeyim mi?(kendinden emin bir şekilde bakar)
E: (kinaye ile bakar) E gel hadi...bir ifadenizi alalım.

Adam çapkınca gülümserken düştü kadının peşine. Ama bebek bezindeki birikintiyi görmesiyle nefes almamaya çalıştı. Kadın da, adamın bu halini farketmiş olmalı ki, gülmemek içini kendini tutmaya özen gösterdi.

Kadının ıslak mendile bakmasıyla adam hızlı davranarak bir kaç tane mendil çıkardı. Ardından pişik kremini uzatmasıyla da, gülümsemeyi ihmal etmedi. Üstelik çocuğun ağlamasını önlemek adına elini emziğe uzattı, ama ikisinden daha çok hangisinin kullanıldığını bilemedi.

E: Yeşil olanı ver...
K: Peki mavi?(uzatır)
E: (alır) yeşil düştüğünde ve ya kaybolduğunda onu kullanıyoruz.

Çocuğu Kaya aldı, yerine yatırdı,çocuksa hâlâ uyanıktı. Bezi ve mendilleri eline alarak hızlıca arkasını döndü Ender. Anında adamla göz göze gelmesi gecikmedi.

Hayır..şimdi değil...şimdi değil.

K:(gözlerinin içine bakarak) Uyanık...
E:(derinden yutkunur) ..t..tamam...
K: (hızlı hızlı nefes alır) Uyuyacak mı? Oynayacak mı? (Gözünü dudaklarına ziller)
E: (dudaklarını yalar ) Bu aralar pek bir hareketli...o yüzden...oyun...oynaya bilir yani...
K: Yatak odana (sakince) götüreyim mi? Gelirsin birlikte oynarız...(masumca bakar)
E: (kaşlarını çatarak kendini geri çeker) Gerek yok! Burada da, oynaya bilirsin.

Gitmeye çalışırken adamın kolundan tutması ile geriye atıldı kadın. Sertçe yutkunurken gözlerini bir an bile olsun, adamdan ayırmadı.

Bir eli ile kadının kolundan tutarken diğer elini de, saçlarının altına geçirdi adam. Bir tarak misali parmaklarıyla kadının saçlarını alttan-yukarıya doğru taradı. Ardından gülümseyerek ilk önce kadının sağ, sonra ise sol yanağından hafifçe öptü.

Yine aynı şey.....beni sevdiğini söyle...

Tekrar kadınla göz teması kurduğunda ise yavaşça dudaklarına yaklaştı. Kadının gözlerini kapatmasıyla Canerin odaya " dalması " gecikmedi.

C: Çok pardon...bir şey böldüysem...

Caner konuşmasını bitiremeden, Ender Kayanın kollarından sıyrılmış ve elindeki bez ve mendilleri kardeşinin  göğsüne çarparak "Şunları çöpe at Caner,bende ellerimi yıkayayım!" demişti, oldukça sinirli bir halde.
" Abla banyoya gidiyosun zaten, kendin atsana..." diye söylenen Canere ise Enderin " Kes Caner!" şeklinde bağırması geçirmemişti. Kaya ise sadece her iki elini bel oyuğuna yerleştirmiş ve onları seyr ediyordu...


P.S.Yetişirse geceye bir bölüm daha atacağım.

BEN VARIM • EnKay • [DÜZENLENİYOR]Where stories live. Discover now