0.3

1.5K 186 138
                                    

Önce gülmüş sonra cebinden hızla çıkardığı paketten sigarasını dudakları arasını almıştı. Paketi cebine koyduğunda bir elini bana doğru açmış bana bakıyordu.  Kafamı iki yana sallarken bende yeni bir sigara çıkarmıştım paketten.

"Lanet olsun Hyunjin çakmak istiyorum." deyip sigaramı yakmak için elime aldığım çakmağı hızlı bir el hareketiyle elimden almış sigarasını yakmıştı.  Daha bir kaç dakika önce içmiş olmasına rağmen sanki uzun zamandır içmiyormuş gibi içiyordu.

Elindeki çakmağı kucağıma fırlatınca gözlerimle çakmağı takip edememiş ve yere düşmesine sebep olmuştum. Yere eğilip çakmağı ararken bir eliyle çenemden tutup kafamı kaldırmıştı. "Sarhoş musun sen?" diye soru sorarken cevap bekliyor gibi değil de anlamaya çalışıyormuş gibi sormuştu.

Çenemi elinden çekip çakmağı bulduğumda sigaramı yakmış ve dumanı içime çekebildiğim kadar çekmiştim. Kafamı geriye atarken "Sarhoş olduğum falan yok amına koyayım." diye söylendim.

Bir kez daha içime çektikten sonra parmaklarımın arasında kendimi ve onu yakmayacak şekilde tutup oturduğum banktan kalktım. Daha bir kaç adım atmamıştım ki Jeongin "İstersen evine bırakabilirim ya da burada kalabilirsin." dedi.

"Ne saçmalıyorsun sen Jeongin?" dedim sinirle ona dönerken. Sevgilisi olmadığını inkar etmemişti yani bu demek oluyor ki o çocuk sevgilisiydi ve şuan beni evine davet ediyordu. Ve sanki dünyanın en normal şeyini söyler gibi benimle öpüşmesinden zevk aldığını ve kendine engel olmanın zor olacağını söylemişti.

"Sarhoşsun Hyunjin." dedi bana doğru adım atarken. Olduğum yerden geriye adım atmamıştım ama bana dokunmasına da izin vermeyi hiç düşünmüyordum.

"Bu beni ilgilendirir Jeongin." derken bitmek üzere olan sigaramı son kez dudaklarıma götürmüştüm. Bana çok yakın olduğu için duman tüm yüzüne yayılmış bu da yüzünün buruşmasına neden olmuştu.

Sigaramın izmariti yeri boylarken iki elimi de cebime sokmuş arkamı dönüp gitmek üzereydim ki cebimde bir şeyin yokluğunu fark ettim. Anahtar. Anahtarlarım yoktu.

Sinirle elimi saçlarım daldırırken Jeongin gözleriyle yüzümü süzüp ne olduğunu anlamaya çalışır bir ifade ile suratıma bakıyordu.

Kalktığım banka geri dönerken arkamdan gelmiş yanıma oturmuştu. Saate bakıp iç çektim. Felix'i yada Minho hyungu bu saatte aramamın doğru olmayacağını düşünürken yapacağım başka bir şey olmadığı aklıma gelip Felix'i aradım. Telefon sonuna kadar çalmasına rağmen açmamıştı. Minho hyung zaten telefonunu sessizde kullanır ve ona ulaşmam imkansızdı.

"Teklifin hala geçerliyse-" sözümü tamamlayamama sebep olan şey ise Jeongin'in sözleriydi ve eliydi. Parmakları bileğimi kavrarken "Gidelim." diyerek beni oturduğum banktan kaldırmıştı.

Evet Hyunjin sana dokunmasına hiç izin vermiyorsun.

Kendi kendime düşündüklerime gözümü devirirken bileğimi Jeongin'in parmaklarından kurtarmıştım. Arkasına dönüp bakmış ama arkasından geldiğimi görünce çokta umursamadan apartmanın girişine doğru ilerlemeye devam etmişti.

Ayakkabılarımı çıkarıp kenara fırlatırken sanki kendi evimdeymiş davranıyordum ki Jeongin kendi evinde gibi davran tarzı bir cümle kullanmamıştı bile üstelik.

Salondaki koltuklardan birine kendimi atarken Jeongin "Duşa girmem lazım, dolaptan rahat bir şeyler alıp giyebilirsin ve yatağımda yatabilirsin." demiş ve banyoya doğru ilerlemişti.

Kendi kendime küfür ederken susadığımı fark edip salonun arkasındaki mutfağa yöneldim. Su şişesini elime alıp bir koca bardak içtikten sonra bunun yeterli olmadığını düşünüp bir bardak daha doldurup salona geri döndüm.

night airglow | hyunin ✓Where stories live. Discover now