1.2

861 118 82
                                    


Jeongin'le sınıfa girdiğimizde Felix'in çantasını gördüm ama kendisi yoktu. Çantamı bırakıp onu aramaya gitmeye karar verdim. Jeongin yerine oturmuş kafasını çantasından ne ara çıkardığını bilmediğim kitaplarına gömmüştü. Sabah da uyandığımda masanın başında ders çalışırken görmeyi de beklemiyordum. Tamam romantik bir şekilde uyanmayı da beklemiyordum ama ders çalışırken görmeyi kesinlikle beklemiyordum.

Jeongin'i düşünmeyi bırakıp sınıftan çıktım. Ders başlamadan Felix'le aramı düzeltmek istiyordum. Önce kantine gidip iki tane kahve aldım. Felix için kahveyi hindistan ceviz aromalı almıştım. Etrafa baka baka gidiyordum Felix'i bulmak için. Ön bahçede de göremeyince arka bahçeye yöneldim.

Tek başına bir bankta otururken görünce hızlıca onun yanına gittim. Yanına oturduğumda yüzüme kısa bir bakış atmış daha sonra ise kafasını çevirmişti. Elimdeki kahveyi ona uzattığımda "İstemiyorum Hyunjin." diyerek terslemişti.

"Hindistan cevizli ama." diyerek ısrar ettiğimde yönünü bana çevirmiş ve isteksizmiş gibi görünmeye çalışarak elimden kahveyi aldı.

"Çok ısrar ettin içeyim en iyisi." demişti.

İstemsizce güldüğümde o da gülmüştü. Özür dilemem gerektiğinin farkındaydım ama konuya nasıl gireceğimi bilemiyordum. O yüzden direkt "Özür dilerim dün için Lix, bağırmamam gerekirdi ama beni de anlamanı istiyorum. Kendi içimde boğuşmaktan yoruldum. Seni kırmak isteyeceğim son şey, sadece çok gergindim ve sana patladım. Özür dilerim gerçekten." demiştim.

Elindeki kahveyi hızlıca arkasına koyup hemen kollarını boynuma sarmıştı. "Özür dilemene gerek yok Hyunjin. Haklısın dün biraz fazla üstüne geldim, seni bu kadar sıkmamalıydım. Sen iyi misin? Tahminlerime göre dün Jeongin'de kaldın sanırım?"

Ardı ardına konuşmasına gülümserken kollarını çekip kahvesini içmeye başlamıştı. Felix'le aramın düzelmiş olması beni fazlasıyla rahatlatmıştı. Biraz sohbet ettikten sonra ders başlayacağı için sınıfa çıkmıştık.

Sınıfa gülüşerek girdiğimizde Jeongin önündeki kitaptan anlık olarak kafasını kaldırmış daha sonra ise tekrar kafasını önündeki kitaplara gömmüştü. Yerimize oturur oturmaz hoca gelmiş ve zaman kaybetmeden ders anlatmaya başlamıştı.

Felix hocanın dediklerini dinleyip not alırken ben sadece dinlemekle yetiniyordum. Arkama yaslanıp kitabı elime alıp sarı renkli kalemimle önemli gördüğüm yerleri çiziyordum. Sıradan bir dersti tabi ki ensemde dolaşan parmakları hissedene kadar.

Huylandığım için anlık olarak öne doğru gitmiştim. Felix sıraya eğilmiş not aldığı için fark etmemişti bu durumu. Jeongin'in kıkırtısını duyabiliyordum. Sinirle arkama dönüp öldürücü olduğunu düşündüğüm sinirli bakışlarımı Jeongin'e fırlattım ama o gayet eğleniyor gibiydi.

Tekrar arkama yaslandığımda Jeongin bu sefer daha da huylandırıcı bir şekilde dokunmuştu. Derste olduğumun farkına varmadan ani tepki verdiğim için hoca bana dönerek "Hyunjin iyi misin evladım?" demişti.

Jeongin şerefsizi hala kıkırdıyordu arkamda. Hoca dahil olmak üzere tüm sınıfın dikkati benim üzerimdeydi ve bir cevap bekledikleri belli oluyordu.

"Şey hocam şey oldu çok ani bir karın ağrısı girdi." dediğimde yalan söylediğim o kadar belliydi ki, hoca hariç kimsenin inanmadığına emindim. Birde inandırıcı olması için konuşurken elimle karnımı tutup daha da batırmıştım.

"Lavaboya ya da revire gidebilirsin, dersin bitmesine 14 dakika var. Gelmene gerek yok." dediğinde hocaya teşekkür edip sınıftan çıktım.

Felix o sırada ne oldu aq bakışları atarken ben de sınıftan çıkmadan sonra anlatırım kanka bakışlarımı atmıştım. Sınıftan çıktıktan sonra ne yapacağımı bulamayıp lavaboya gitmiştim.

night airglow | hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin