2.2

683 94 41
                                    

öncelikle selamlar, nasılsınız ??
uzun zamandır bölüm atamıyordum kusura bakmayın🥺
fazla sıkmak istemiyorum o yüzden keyifli okumalar
şey yorum yaparsanız mutlu olurum bu arada 👉🏻👈🏻🥺

"Tatil diye geldik ama tüm gün senin telefon konuşmalarınla geçecek anladığım kadarıyla." diye söylendiğimde daha Jeongin bey cevap bile veremeden telefonu tekrar çalmıştı.

Gözlerimi devirdiğimde "Bu son tamam mı?" diyerek yanımdan uzaklaşırken ben de koltuktan kalkıp mutfağa girmiştim. İkimize de kahve yapıp geri döndüğümde Jeongin de veranda kapısından içeriye giriyordu. Neredeyse akşm olacaktı ve kahvaltıdan sonra hiçbir şey yapmamıştık. Geç uyandığımızda hesaba katarsak çok bir süre geçmemişti ama yine de tatildi bu.

Kahveleri sehpaya bırakıp az önceki koltuğa geri otururken yanıma gelip telefonunun ekranını bana gösterip telefonunu kapatmıştı.

"Son demiştim. Bu evden çıkana kadar açmayacağım." demiş ve kahvesini alıp yanıma oturmuştu.

Hoşum gitse de belli etmemek adıma dışıma pek yansıtmadan "Güzel." demiştim sadece. Ben de kahvemi alıp içmeye başladığımda "Ne yapalım istersin?" diye sormuştu. Aklımda bir şey yoktu ama tüm sorunları ve kafamı kurcalayan her şeyi kenara bırakıp sadece eğlenceli bir tatil geçirmek istiyordum. Zaten yarın dönecektik ve az zamanımız vardı.

"Bilmiyorum, senin aklında bir şeyler var mı?" dedim yönümü tam yanımda oturan Jeongin'e dönerek.

"İstersen yürüyüş yapabiliriz." dediğinde elimdeki fincanı sehpaya bırakıp kalktım.

"Olur."

"Önce üzerimize daha kalın şeyler giyelim, neredeyse akşam olacak."

Üstümdeki ince kıyafetlere bakıp kafamı salladım. Dün gece kaldığımız odaya geldiğimizde Jeongin'in hazırladığı küçük valizlerden sweat ve ceket alıp giydim. Jeongin de aynu şekilde giyindiğinde evden çıkıp ormanın içine doğru yürümeye başladık.

"Buralarda göl varmış, oraya gidelim hadi." deyip elimi tutmasıyla şaşırmıştım. Bileğimi değil elimi tutmuştu. Yang Jeongin için büyük bir gelişmeydi bence bu. Hoşume giden bir gelişme.

Sırıtmamaya çalışarak yürümeye devam ediyordum. Bir süre sonra hava kararmaya başlamıştı ama hala Jeongin'in bahsettiği göle gelememiştik.

"Jeongin bence dönelim, baksana bulamayacağız galiba."

"Endişelenme güzelim, buluruz."

"Hava kararıyor ayrıca."

"Korkuyor musun?" diye hafiften gülerek sormuştu.

"Yani çok değil ama karanlıkta ormanda sadece ikimiziz, korkunç bence."

"Korkmana gerek yok." derken yürümeye devam ediyorduk.

Duyduğum bir sesle arkamı döndüm ama bir şey göremeyince yürümeye devam ettim. Jeongin'de bir şey duymuşa benzemiyordu zaten. Hava yeterince kararmış olmasına rağmen hala gölü bukamamıştık ve evden bana kalırsa baya uzaklaşmıştık. Tekrar bir ses duymamla Jeongin'in elini biraz sıkmıştım.

"Jeongin sesi sende duydun mu?"

"Rüzgar, kuru yapraklar ve ormanda yaşayan hayvanları düşünerek cevap veriyorum. Evet duydum ama korkulacak bir şey olmadığına eminim Hyunjin."

Söyledikleri ne kadar mantıklı da olsa hala tam anlamıyla korkum geçmiş sayılmazdı. Kafamı sallamakla yetindim. Büyük bir ağacın yanından geçerken Jeongin yürümeyi bırakıp bana dönmüştü.

night airglow | hyunin ✓Where stories live. Discover now