0.5

1.2K 156 73
                                    

"Hyunjin eve git yarın konuşuruz tamam mı?"

Kapıdan çıkacağım sırada bileğimden tutmuş bana bir şeyler söylüyordu. O kadar sinirliydim ki canım acımıyor olsa büyük ihtimalle üzerine çıkıp bayılana kadar döverdim onu.

Ellerimi çekip "Siktir git Jeongin." demiş ve popomun acısına aldırmadan hızla merdivenlere yönelmiştim. Küfür ettiğini duyabiliyordum ama şuan duymak istediğim son ses bile değildi Jeongin'in sesi.

Apartmandan çıktıktan sonra acıyan popomdan dolayı yavaşlamaya karar verdim. Yüzümde acıyordu. Elimle yanağıma dokunup acımasıyla hemen geri çektim. Sinirle bir küfür savurduktan sonra üzerimde hala onun pembe tişörtü olduğunu görüp tekrar küfür ettim.

Telefonumun çaldığını fark edip cebimden çıkardığımda arayanın Felix olması beni az da olsa rahatlatmıştı. Bekletmeden açtım telefonu.

"İyi misin? Neredesin şuan? Eve geliyor musun?"

"Yoldayım Lix evde konuşalım." dediğimde beni onaylayınca cevap vermeden telefonu kapattım.

Yol üzerinde gördüğüm markete girip iki paket sigara ve yeni bir çakmak almıştım. Telefon kılıfında kart bulundurmak cidden akıllıcaydı. Bir ara bunun için kendimi ödüllendirmeliydim ama şimdi değil.

Paketin birini cebime atarken diğerinden bir sigara çıkarmıştım. Sigara dudaklarımın arasında bırakıp ikinci paketi de cebime koyduktan sonra sol elimle sigaraya siper edip sağ elimdeki çakmakla yakmıştım.

Derin nefes çekip sakinleşmeye çalıştım ama sadece çalıştım. Jeongin'i cidden öldürmek istiyordum. Sırf beni becerebilmek için sevgilim yok diye yalan söylemişti. İğrenç bir insan olduğuna kanaat getirdiğimde çoktan bizim apartmanın girişine gelmiştim. Apartmanın girişinde ki çöpün izmarit kısmına izmaritimi atıp zile bastım. Çok geçmeden açılan kapıyla direkt asansöre adımladım.

Felix kapıda endişeli gözlerle beni bekliyordu. Üzerinden okul formasını bile çıkarmamıştı. Şuan gözümde nedense anne imajı çizmişti. Bir eli belindeydi ve beni azarlayacağı bariz belliydi. Diğer yandan da benim için endişelendiği gözlerinden belliydi.

"Yüzüne noldu Hyunjin? Hem sen niye garip yürüyorsun? Geç içeri." deyip kenara çekilince içeriye geçebilmiştim.

"Hyunjin cevap ver!!! Ne bu halin?" diyerek sesini biraz yükseltmişti.

"O kadar uzun ki nereden başlasam bilmiyorum gerçekten." derken üzerimde ki pembe tişörttü çıkarıp yere fırlatmıştım. Felix anlam veremeyen ifadelerle benim hareketlerimi inceliyordu.

"Aç mısın bir şey yapayım mı?" dediğinde kafamı iki yana sallarken çoktan balkona yönelmiştim.

"Hayır ama bir kahve fena olmaz." dediğimde gözlerini devirerek mutfağa girişini izledim. Balkona çıkıp sandalyeye oturduğum da cebimde ki paketleri de masanın üzerine koymuştum. Telefonumun titremesiyle onu da cebimden çıkarmıştım ama arayan kişinin Jeongin olduğunu görünce aramayı reddedip numarasını engelledim. Sadece numarasını engellemek bile keyif vermişti gereksizce.

"Al şunu yüzüne tut." diyerek buzu elime tutuşturup tekrar mutfağa yöneldiğinde bu sefer elinde iki fincanla çıkıp gelmişti. Felix sigara içeceğimi anlamış onun tarafında duran küllüğü önüme itmişti. Bir elimle buz tuttuğum için sigaramı yakan kişi de Felix olmuştu.

"Nereden başlayacaksın ya da nasıl anlatacaksın bilmiyorum ama hızlı olsan iyi olur yoksa diğer yanağını da ben mahvedeceğim Hyunjin." diyerek küçük eliyle yumruk yaptığında bu sinirli halimle bile güldürmeyi başarmıştı.

night airglow | hyunin ✓Où les histoires vivent. Découvrez maintenant