2.5

623 92 73
                                    

lütfen ama lütfen yorum yapın ve oy verin

arkadaslar oy vermek veya yorum yapmak cok zor seyler degil lütfen ama 


Jeongin'i hızla kendimden uzaklaştırıp ittim. "Rahat bırak beni Jeongin, senin gibi bir pisliğin yüzünü bir daha görmek bile istemiyorum." dedim ve bir şey demesine izin vermeden yemekhaneden çıkıp gittim. Yemekhaneden çıkarken Soobin ve Yeonjun denen çocuğun yemekhaneye girdiğini görmüştüm ama umursamadan hızla geçip gittim.

Nereye gideceğimi bilemezken kendimi yüzme salonun kapısının önünde bulmuştum. Duşumu alıp mayomu giydikten sonra kendimi suya bırakmıştım. En iyisi sinirimi sudan çıkarmak olacaktı. Kimseye zarar vermeden öfkemi atabilirdim en azından.

Sinirden zaman kavramını yitirmiş bir şekilde hırçınca yüzüyordum. Adımı duymamla kafamı sudan çıkarıp gözlüklerimi çıkardım. Felix telaşla bana doğru koşuyordu.

"Nasıl olduğumu soracaksan fa-"

"Hayır." diyerek beni susturmuş ve konuşmaya başlamıştı.

"Jeongin yaralandı."

"NE?" deyip kendimi direkt havuzdan dışarı attım.

Soyunma odasına giderken "Nerede? Hastaneye mi gitti? Kimle?" diye sorular soruyordum.

"Bilmiyorum, okuldan çıkıp gitti, tek başına. Seslendim ama beklemedi."

Felix konuşurken ben de üzerimi değiştirmekle meşguldüm.

"Nasıl yaralandı? Nasıl bir yaralanma?" derken tamamen giyinmiş kabinden çıkmıştım.

"Sen yemekhaneden çıkınca Soobin geldi, yanında biri vardı. Kavga etmeye başladılar, Jeongin yere düşmüştü. Ayağa kalktığında boynu kesilmişti." dedi.

"Düz zeminde yere düşünce nasıl boynu kesildi amınakoyim?"

"Şey sen tepsiyi yere fırlatmıştın ya hani, o kırıkların üzerine düştü." dedi biraz gergin bir şekilde. Sınıfa girdiğimde herkesin gözünün bende olduğunu fark etmiştim. Rahatsız ediciydi ama şuan umurumda değildi.

Çantamı alıp Felix ve Yeji'ye "Jeongin'i bulmaya gidiyorum." dedim ve sınıftan çıktım. Sinirden ne yapacağımı bile bilmiyordum. Önüme gelen her hangi bir şeye vurarak sinirimi çıkarmak istiyordum. Hızlı adımlarla okul bahçesinden çıkıp Jeongin'in evinin yoluna girdim.

Onu görmeyi de istemiyordum. Onu görmek için falan da gitmiyordum. Yaralandığı için sadece endişelenmiştim. Doktora bile gitmeyecek kadar aptal olduğunu bildiğimden gidip bakacaktım. Onu sevmiyorum diyemem. İçimdeki duygular bir anda bitmiyor ama şuan gerçekten sadece endişelendiğim için gidiyordum.

Kapının zilini bir kaç kere çaldıktan sonra elindeki bir bezle boynunu tutarak kapıyı açmıştı.

"Neden geldin?" derken geçmem için kenara çekilmişti bile.

Yüzündeki ifadeden benim burada olmamı yanlış yorumladığı çok belliydi. Onun bu haline üzülüp unutacağımı falan sandı herhalde.

"Yaralanmışsın." dedim.

İçeriye geldiğinde ona yaklaşıp "Bakmama izin ver." dedim sakince.

"Doktor olduğunu bilmiyordum." dedi alaycı gülümsemesiyle.

"Sikim seni Jeongin." dedim ve derin bir nefes aldıktan sonra tekrar gözlerimi onda sabitleyip "Sırası mı sence şu an?" dedim.

Elini hala boynunda tuttuğu için yarayı göremiyordum. Yaranın büyüklüğünü bilmesem de çok fazla kanadığı kesindi. Okul gömleği parmakları ve yaranın üzerinde tuttuğu bezde çok fazla kan vardı.

Canını acıtmamak adına elimi bezin üzerindeki elinin üstüne koydum ve yavaşça geri çekip yaraya baktım. Küçük ama derin bir yaraya benziyordu.

Elini tutup tekrar yaranın üstüne bastırmasını sağladım. Cebimden telefonumu çıkarırken "Hastaneye gitmemiz lazım, dikiş gerekiyor gibi görünüyor." dedim.

"Gerek yok." diyerek kendini koltuğa atmıştı.

"Gidelim mi demedim zaten Jeongin, gidiyoruz dedim." sakince.

911'i aradım ama durumu öğrendikten sonra çok acil olmadığı için ambulansın biraz geç kalabileceğini söylediklerinde istemediğimi söyleyip kapattım. Öncelikli acil durumlar olduğu için sorun çıkarmadım.

Taksiyi aradığımda 15 dk içinde geleceklerini söylemişlerdi, sinirlensem de bir şey demeden kapattım. Çünkü tek çare taksiydi şuan.

"15 dakikaya gelecekmiş taksi, istersen yaranı temizleyeyim." dedim.

"İstemiyorum."

"Peki Jeongin."

Banyoya gidip gerekli malzemeleri aldıktan sonra salona Jeongin'in yanına döndüm. " İstemiyorum demiştim." dedi.

"Sen bilirsin." diyerek malzemeleri sehpaya bıraktım.

"Hyunjin." diyerek seslendiğinde kafamı ona çevirdim.

"Üzerimi değiştirmeme yardım eder misin?"

"Tamam." dedim ve Jeongin'in arkasından odasına girdim. Gömleğini çıkarıp çöpe atarken rahat giyebilmesi adına dolaptan gömlek aldım.

"Boynun ve kollarındaki kanı temizleyelim önce." dediğimde tekrar salona geri dönmüştük.

Jeongin oturmuş bende onun üzerine eğilmiş kanları temizliyordum. Jeongin gözlerini benden ayırmadan beni izlerken ben ise umursamamaya çalışıyordum. Temizleme işlemi bittikten sonra gömleğini giymesin yardım ettikten sonra evden çıkmak için kapıya yönelmiştik.

Önce kendi ayakkabılarımı giymiş daha sonra Jeongin'e yardım etmiştim. Kapıyı açtığımız anda karşımızda Hendery bize bakıyordu. Sakin kalmaya çalıştım. Büyük bir tepki vermemem gerekiyordu.

"Sevgilin götürür seni hastaneye." dedim ve asansörleri beklemeden merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden inerken kafamı kaldırdığımda Jeongin'le göz göze gelmiştik. Ve Jeongin'in gözünden bir damla göz yaşının aktığını görmüştüm.

Kalbim bir kez daha kırılmıştı.

Kalbim bir kez daha kırılmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

*yorum ve oy lütfen*

night airglow | hyunin ✓On viuen les histories. Descobreix ara