BÖLÜM 33:SÜRPRİZ

790 109 98
                                    

Yeni bölüm geldi...
Bölümleri yazıp taslakta bekleteceğim,oy verilmediğini görünce hevesim kaçıyor.
Bende hevesim kaçmasın diye taslakta bölüm biriktireceğim.
Okunma sayısına göre de yayınlarım.
Oy ve yorumları lütfen unutmayın.
🦋💫

3 buçuk Ay sonra...

Uyanamamıştı.
Yine uyanamamıştı,vücudu şoka girdikten sonra doktorlar durdursa da
koma devam etmişti.
Bugün benim yıkılış günümdü.
Kırgınlıklarım çoğalıyordu.
Üzüntülerin parçaları yürüdüğüm yolda ayaklarımı kesiyordu.
Hiç pes etmeden yürümüştüm bu zamana kadar...
Ne zaman acı bir rüzgar gelse,beni devirip geçse de kalkmasını bilmiştim bu zamana kadar.
Ta ki bu zamana kadar.
Bir yerden sonra dermanı kalmayan bacaklarım,beni yolda bırakmıştı.
Oynamam gereken bir rol vardı.

Sanki Kutay'ı seviyormuş gibi iki gün sonra onunla evlenecektim.
Gözlerim sızlıyordu,hatıralara dalıyordu.Başka yolu da yoktu.
Nasıl dayanırdım Canımdan bir parçanın bu dünyadan göçüşüne?
O ölüm acısını bir kere çekmiştim,bir diğerini yüreğim kaldırır mıydı?Henüz daha yeni gençliğinin baharında bir kızken yaşamıştım bu acıyı.Annesizlik ıssız bırakmıştı
'en güzel zamanlar' dedikleri zamanlarımım
Ikinci bir kaybı ne yüreğim,ne de vücudum kaldırırdı.

Vücudundaki her bir kurşun yarası iyileşiyordu.
Ama uyandığında gönlünde açılacak yaraları kapanır mı bilinemezdi?
Kendi kendime acı bir şekilde güldüm...
Belki benden daha iyi birini bulurdu.
Onu daima güldürecek,yaralarına merhem olacak birini.
Ama bilmeyecekti ki aynı acıyı onunla çekecektim.
Bilmeyecekti her şeyi onun için yaptığımı.
Açıklasam bile çok geç olacaktı.

Bir umut içimdeki ses,o sana güvenir diyordu.
İnsan sevdiğine güvenmeyecekti de kime güvebecekti ki?
Bana güvenmeyen bir insanla evlenmem doğru olmazdı zaten.
Her şeye rağmen içimde bir endişe vardı...
Bu endişe Eflah'ın uyandığı zaman,belki bir yıl,belki üç ya da beş yıl.Ne zaman uyanacağı bilinmez...
Fakat uyandığında ne tepki vereceğini bilmemek işte endişemin sebebi buydu.
Bilirsiniz,yürek en sevdiğine kırılır.
Bir yüreği severek inşa eden de,kırarak yıkan da aynı kişi olabilir.

Şu an ise sahte kına gecem yapılıyordu.
Başımın etrafında durup ağlıyor muyum diye arada bir kontrol ediyorlardı.
Ağlamıyordum,fakat yüreğimdeki acı her şeye bedeldi.
Bir kere kırılmak,bin gözyaşına bedeldi.
Ama derdi çekmeyen anlamazdı bu acıyı.Bir Allah bilirdi,bir de derdi çeken.

Ağlamadığımı gören kadınlar artık bıkmış olacak ki içlerinden biri konuştu.

"Kaynana gelin elini açmıyor."

Kutay'ın annesi yoktu fakat halası vardı.
Gülümseyerek bana doğru yaklaştı,Kutay'ın aksine iyi bir kadındı.
Bunu geçen üç ayda anlamıştım.
Halası benimle iletişimde olmuştu hep,bu işte gönülsüz olduğumu halası da bilmiyordu.
Anlayacağınız oscar ödülü alacak kadar iyi bir oyuncuydum.

Elimin sadece ortasına kına koydurtmuştum.Parmaklarıma kına yakmalarına izin vermemiştim.
Kınanın üzerine koydukları altından sonra elime kırmızı bir eldiven geçirdiler.

Pelin yanıma oturup yüksek müzik sesinden dolayı kulağıma eğildi ve konuştu.

"Bal yanaklım bence istemediğini,aslında bir oyun olduğunu söylemen için geç değil."

Pelinin kulağına eğilip konuştum.
"İster geç,ister erken.Eğer istemediğimi söylersem Eflah ölecek.
Bu benim rol yapmam için çok daha yeterli bir sebep.Katlanacağım."
dedim boğazım düğümlemirken.
Uzun bir nefes alıp,kararsızca yüzüme baktı.

KALBİNE YOLCU/TEXTİNG [20.11.2020]•TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin