seventeen

748 50 33
                                    

Han Jisung

Hayatım boyunca hiç bu kadar gerildiğimi hatırlamıyordum. Stresle tırnaklarımı kemiriyor ve kafamı kaldırmaya bile cesaret edemiyordum ortamda ki gerginlikten dolayı. Seungmin'in Changlix çifti ile olan sorununu birazda halletmiş olması şerefine hepimiz bir kafede toplanmış bir şeyler içiyorduk. Ben ise iki yanımda oturan Minho ve Minhyuk hyungun öldürücü bakışları arasında ölmek üzereydim ve bu duruma nasıl geldiğime dair en ufak bir fikrim bile yoktu.

"Gerginlik kusucam şimdi." diyerek iç geçiren Seungmin ile herkes onaylayan sesler çıkarıp kafasını sallamıştı. "Jisung-ah saçlarını siyaha boyamana cidden çok şaşırdım. Çok güzel olmuşsun gerçi." gülümseyerek bana bakıp elleriyle saçlarımın uçlarını düzelten Minhyuk hyung cidden ikimizi de öldürtecekti. "ha ha ha saol hyung." gergince gülüp kafamı hafifçe geriye çektim. "Medeni erkek profilime zararlı bu herif resmen." diye fısıldayan Minho'nun kasılan vücudunu hissedebiliyordum ve itiraf etmeliyim ki bu çok ateşliydi. "Sarışın olmayı çok seviyordun Han-ah neden boyadın ki saçlarını?" Heh şimdi ne diyecektim? 'Minho'nun sürekli sarışın demesi kalbime zarar veriyor diye boyadım hyung.' Sonra Minho beni kucaklayıp +25 yaş şeyler yapmaya götürürdü. Mutlu son!

"Değişiklik olsun diye hyung." Karşımda kocaman sırıtan Seungmin, Jeongin ve Chan hyungla öksürdüm onlara uyarı amaçlı. Minho kaşlarını kaldırıp şüpheyle bana baktı. Şirince sırıttığım da güldü. "Bunlar da bizden daha vıcık vıcık oldu. Kusucam artık." Diyerek Minho hyunga sataşan Changbin'in canı dayak çekmişti herhalde. "Gel mideni sökeyim de kusmana gerek kalmasın istersen." Diyerek tehditkar bakışlarını Changbin'e yönlendiren Minho hyung aşırı seksi durduğun farkında mıydı acaba? Yeter artık Han Jisung! Hormonlarına sahip çık lanet herif. Changbin korkuyla Felix'in arkasına saklandı.

"İlk defa Minho'ya sempati besledim." Diyerek kendine inanamayan Seungmin şaşkınca bize baktığında güldüm. "Farkındaysan senden büyüğüm velet. Hyung desene." Minho ile Seungmin birbirine yine kötü kötü bakınca ofladım. Minho'nun dikkatini dağıtmak için araya girdim. "Ben de mi hyung diyeyim o zaman?" Sonuçta Seungmin'le aynı yaştaydım. "Yok sen deme ağzın alışmasın yakında değişecek zaten statüm." Diyerek sırıttığında herkes şokla ona bakıyordu. Özgüveni cidden şok etkisi yaratıyordu. "Jisung biraz özel konuşalım mı?" Diyerek omzuma elini koyan Minhyuk hyungla yok olmayı diledim. Kaçabilmek için bu kalabalık ortama bile çağırmıştım adamı. Minho'nun bedeni yanımda gerilince bu işi çabucak bitirmek amaçlı ayağa kalktım. "Dışarıda konuşalım hyung."

Peşimden gelip kafenin bahçesinde durduğumda karşıma geçti. "Zamanını almak istemediğim için direk söyleyeceğim hyung. Ben Minho'dan hoşlanıyorum." Minhyuk hyung fazlasıyla bariz bir şaşkınlıkla bana baktı. "Jisung biliyorum geç kaldım ama ben seninle olmak için geri döndüm. Senden hoşlanıyorum." Minhyuk hyung hayatımın hatası gibi bir şeydi galiba. 2 yıl önce ondan cidden hoşlanmıştım. İnsanlara güvenmememe rağmen ona güvenmiştim. O ise benle bir süre flört ettikten sonra ailesiyle birlikte -bana karşılık vermek istese de yapamayacağını söyleyerek- taşınmıştı. Şimdi ise gelmiş 2 yıl önceki duygulardan bahsediyordu.

Kibar ve saygılı olmayı bırakmama cidden az kalmıştı. "Hyung 2 yıl önce ki olayları açmamanı tercih ederim. Arkadaş olmak istersen sorun etmem ama Minho'dan cidden hoşlanıyorum bu yüzden ne beni ne de onu rahatsız etmeni istemiyorum." Kaşlarını çatıp bana doğru bir adım attı. "Benden de cidden hoşlandığını söylemiştin. Sadece 2 yıl mı sürdü yani?" Oflayarak ondan uzaklaştım. Amacı neydi bu herifin? Geçmişimiz yüzünden anlayışlı olmaya çalışıyordum ama zorluyordu cidden.

"Anlaşılan arkadaş olmak gibi bir amacın yok. O zaman bir daha bize yaklaşmamanı rica ediyorum. Şiddet yanlısı değilim ama Minho öyle ve bu saatten sonra onu engellemek gibi bir amacım yok." Kaşlarımı çatıp sinirle arkamı döndüğümde kolumdan tutup kendine çekmiş ve sarılmıştı. Ah Tanrım neden bütün manyaklar beni buluyordu?

"Çek o ellerini." Beyaz atlı prens rolü oynatmamak için çok direndiğim Minho sinirle bağırdığında yerimde sıçradım. Olayların bu hale gelmesini istememiştim oysa ki. "Jisung'u haketmiyorsun Lee Minho. Serseri biriyle çıkmasına izin veremem." Resmen delirmiş bu hyung. Kimin beni hak ettiğine karar verecek hakkı nereden bulmuştu bu? "Senin gibi saplantılı bir piç mi hak ediyor yani?" Minho histerik bir şekilde güldüğünde gülmemek için zor durmuştum cidden. Tepeme kadar çıkan sinirimle beni sıkıca saran kolunu bütün gücümle ısırdım ve o çığlık atarak geri çekildiğinde Minho'nun yanına adımladım. Bu saçma olay fazla uzamıştı. Keyfimi bozmasına daha fazla izin vermeyecektim.

"Bu aramızda kalırsa sevinirim. Arkadaşlarımın bana bir ömür boyunca sincap demeye devam etmesini istemiyorum."

**
Hellöö canlarımmm

Biliyorum öldüm sandınız ve bölüm beklemeyi bıraktınız wşwğwğwğdğğd ama I'm back bitches şeieidşeğd

Mezuna kalmamla birlikte gelen bir kaç sorunla uğraşıyordum ve anca toparlayabildim. Sınavıma az kalmışken de yazmaya geri dönmek istedim o yüzden buralardayım ve YENİ bir Minsung hikayesi üzerinde de çalışıyorum YEEEYY

Bu hikaye için son 3 bölüm 😫

SEE U LATER~

Say İt{MinSung}Where stories live. Discover now