0.7

295 35 2
                                    

Kapı alacaklı gelmiş gibi çaldığı için uyanmak zorunda kalmıştım. "Ne var ne? Bi bırakmadınız uyuyayım ya!"

"Yeri, benim. 2 gündür sadece yemek yemeye kalkıyorsun zaten. Meraklandık hepimiz." ses Taehyung'undu.

"Ha? Şey gir içeri gir."

Taehyung kapıyı açıp içeri geldiğinde hafifçe kenara çekilerek yatağa oturması için yer açtım. Oturduğunda ise "Tamam şimdi anlat." dedim.

"Kaç gündür yatağında yuvarlanıp duruyorsun Yeri. Ne oldu?"

"Bir şey yok ki. Ayağımı burktuktan sonra biraz dinlenmek istedim."

"2 koca gün boyunca mı?"

"2 koca gün boyunca."

"İyi, öyle olsun. Ama unutma bugün yeni dizi için seçmeler var."

"Yine olurum bir figüran, şanslıysam." dedim arkamı dönüp yorganı kafama çekerek. "Teşekkürler, gidebilirsin."

"Gitmiyorum."

"Ne?"

"Sen kalkana kadar hiçbir yere gitmiyorum."

"Ne demek gitmiyorum? Kalksana oğlum şuradan, uyuyacağım."

"Yo kalkmicam"

"Kalk dedim"

"Yo banane"

"Lan kalk"

"Yo"

"Öyle olsun."

Bana sırtını dönüp kollarını bağlamış Tae'nin sırtına doğru atlayıp onu yere ittim. Ama buna dünden mi hazırlanmış ne yapmışsa artık, beni de tutarak kendiyle birlikte yere düşürdü.

Şu an öyle bir durumdaydım ki kafamı kaldırsam Tae'yle burun buruna gelirdim. Ama kaldırmasam da kafamı göğsüne gömmüş oluyordum. İki uclu otlu değnekti yani.

Beyin kimyasallarımı maksimum modda çalıştırıp en hızlı şekilde tepki vermem gerekiyordu zira Taehyung'un da bu durumdan memnun olduğunu hiç sanmıyordum. Kesilen nefesi de bunu kanıtlıyor gibiydi.

Anında kendimi döndürüp sağa atarak duruma hızlı bir çözüm bulduğuma inanırken sırtımı yatağın köşesine çarpmam ile küçük bir "ah"ladım. Taehyung da hemen toparlanarak "Yaparsan öyle absürt absürt hareketler çarparsın sırtını işte. Hadi gel içeri, kahvaltı yap da çık. Kaçırma seçmeleri." diyerek koşar adımlarla çıktı dışarı.

Haklıydı. Benim de üstüme ben gibi bir ayı düşse koşarak kaçardım o ortamdan. Ama utanma duygumu şu an aktive etmeme gerek yoktu çünkü Taehyung haklıydı. Acele edip seçmelere gitmem lazımdı. Pes etmek yoktu.

Giyinip mutfağa geçtiğimde Jungkook ve YoungMin'in sofrada mısır gevreği yediğini gördüm. İkisi de telefonlarına bakıyor ve iletişim bile kurmuyorlardı.

"Gençlik bitmiş bitmiş. Biz eskiden böyle miydik? Oturur iki kelam ederdik, sofralardan gülücükler eksik olmazdı. Ey gidi mazi, ey!" diye 60 yaş üstü teyze moduna girdim ve kendime bir kase mısır gevreği hazırladım. "Bu Taehyung'un da numaraları ilk güne özelmiş ha. Hani kahvaltılar pankekler? Kandırıldık resmen." İçeriye göz attığımda Taehyung'dan ses gelmediğini fark ettim. "Pişşt, kime diyorum ben?"

Hala ses yoktu. Ulan.. utanmış mıydı acaba? Yok be, ne utanacaktı. Belki benden iğrenmiş olabilirdi. Ama niye iğrensindi? Her neyse, onu düşünemezdim şimdi.

Gevreğimi alıp masaya oturduğumda tam yemeye başlamıştım ki içeriye bana ölümcül bakışlar atan Jimin girdi. Umursamadan yemeye devam edeyim demiştim ama bakışları ile sanki bana değil ruhuma bakıp içimi deliyor gibi hissetmiştim.

roommates || kth {✓}Where stories live. Discover now