°•yazar notu•°

179 14 31
                                    

Vay be
Bir hikayeyi daha
noktaladım :')

Bu, diğer hikayelerim olan
"all those little things"
veya
"sazan.avi"
kadar hızlı ilerleyen
veya eğlenceli olayları olan bir hikaye
değildi belki de.

Texting kısımları da onlar
kadar resim içermiyordu.

Ama her zaman da aynı şey olmaz,
değil mi ama?

Her neyse,

Söylemek istediğim
birkaç şey var.

Bu hikayeye, üniversite sınavına, YKS'ye girdiğim ve kötü geçen sınavımdan sonra, yaz tatilinde yazmaya başladım.

Ben böyleyimdir,
içim bunalırsa yazmak isterim
Mutlu şeyler görmek istersem,
yazmak isterim
Çünkü dünyada olanlar
ve bu stres
çok da iyi gelmiyor
doğal olarak.

Sınav senem içerisinde
hep düşündüğüm bir şey vardı,
o da gelecek kaygısı.

"Gelecekte ne yapacağım? Zaten her şey paraya bakıyor, doktor mu olsam? Ama tıp okumak da istemiyorum ki! Başka meslekte de iş yok? Neden hobilerime ve ilgi alanlarıma uyan şeyleri mesleki olarak yapamıyorum? Bu haksızlık!"

Bu düşünceler beynimi yiyip durmuştu.

Abartısız, 2 ayı sadece bunu düşünmeye verdiğimden ders bile çalışamamıştım.

Hayallerim, hikayemdeki Yeri gibi oyuncu olmak veya Seokjin gibi grafiker olmak değildi. Ya da bir şarkıcı, belki bir dansçı. Bunlar değildi evet.

Ama biliyorsunuz ki, özellikle bu şartlarda, bu sistem içerisinde de hayallerinin peşinden koşmak oldukça zor. Fazla zor hatta.

Peki olaya biraz daha geniş açıdan bakayım dedim sonra. Bu dünyada herkes doktor mu? Hayır. Peki herkes tıp mı okumuş? Hayır. Herkes en prestijli üniversiteden mühendis olarak mı çıkmış? En iyi yerlerde hukuk mu okumuş? Hayır.

Ben neden kendimi bu kadar kasıyorum?

Böyle düşünmeye başlayınca biraz daha rahatlamıştım. Kendi hayalim olan yolda efor sarf etmeliyim diye düşündüm. Hala daha öyle düşünüyorum.

Çünkü şundan eminim ki, gereken eforu vermeyince elinde ne imkan olursa olsun yine de başaramaz zaten insan. Ne bir doktorken ne de bir mühendis. En azından sevdiğim şey uğruna emek vereyim, değil mi?

"Hayallerinin peşinden koş."

Harika bir motto değil mi?

Bir o kadar da boş geliyor insana.

"Oku oku, doktor ol."
"Aman, onu okuyup ne olacaksın? Tutmuyor mu hukuk falan?"
"Ay diş oku bari çok para var onda."
"Bak ben çok pişmanım, sen de olma dinle beni."
"Yapamazsın sen onu, sana uygun değil boşver."

Teşekkürler gerçekten, hayatımı benim yerime seçtiğiniz için. Çok ihtiyacım var çünkü buna, değil mi? Siz yaşıyorsunuz sonuçta benim hayatımı, doğru. Siz yapamadıysanız ben de yapamam çünkü, doğru.

Peh.

Doğrusu şöyle düşünmeye başladım,
bir kere geldiğimiz şu dünyayı neden başkaları için yaşayalım ki? Bir başkası bize onu dedi diye, bir başkası bizden bunu istedi diye vesaire.

Elimizden geleni yaptığımız sürece, kendi yolumuzdan ilerlemek için uğraştığımız sürece, her zaman en iyi kapıların açılacağına inanıyorum.

İster Pollyanna diyin,
ister toxic pozitiflik.


Birilerinin hayata iyi bakıp her şeyin kötü olmadığını, sadece büyük resmi göremediğimiz için her şeyi kötüye yormaya meyilli olduğumuzu hatırlatması gerekiyor dimi ama?

İyi düşünün,
iyi olsun

İyi düşünün,
iyi olacak.

Okuduğunuz için çok, çok teşekkür ederim.
Umarım siz de en az benim kadar eğlenmişsinizdir bu yolda.

Eğer olursa
bir dahaki sefere görüşmek üzere.

Not: medyadaki şarkı bu sene boyunca bana ilham veren ve konuyla fazlasıyla alakalı bir şarkı, çeviri ile koydum. Öneririm. :]

İyi günler, mutlu kalın!

roommates || kth {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin