0.9

262 33 7
                                    

"ARKADAŞLAR BARMEN ROLÜ MAAŞIM YATMIŞ ARKADAŞLAR AAAAAAAA"

Evin içinde deli dana gibi koşturup sevinçle bağırıyordum. Benim için en güzel anlar maaşımı aldığım anlardı ve kendimi büyük bir başarı elde etmiş gibi hissediyordum.

"ŞİMDİ HEPİNİZE KAHVE ALMAYA GİDİYORUM BUNU KUTLAMAYA!" dedim kapıya doğru koşarken. Kapıya geldiğimde küçük bir duraklayıp geri döndüm. Kaç kişiydik ki biz? 8? 9? Peki evde kaç kişi vardı?

Salona giderek koltukta uzanan YoungMin'e "kimler evde şu an?" diye sordum. Telefonunun video kamerası açık bir biçimde boş boş evi çekiyordu. Sanırım bir şeyler deniyor diye sorgulamayarak soruma cevap bekledim. Telefonunu masaya bırakarak birkaç dakika düşündü. "Taehyung atölyesinde zaten sürekli bir şeyler yapıyor. Seokjin evde. Namjoon işte, Jimin işte, abim üç gündür eve gelmiyor muhtemelen stüdyoda, Hoseok evde, ben tüm muhteşemliğim ile buradayım, Jungkook kafeye gitti sonraki iki saat onunmuş... başka....yok. Bu kadar." diyerek ayağa kalktı ve yavaşça mutfağa ilerledi.

"Tamamdır. Bir de pasta alayım. Oh oh, iyisiniz yine."

YoungMin beni hiç umursamayınca "Ay...ergen velet." diyerek masadaki telefonumu alıp cebime atarak dışarı çıktım ve bu civarların en iyi kafesine doğru yola koyuldum.

Kafeye vardığımda içeri girerek her zamanki olan sırayı beklemeye başladım. Buranın tatlıları ve kahveleri hem çok iyi hem de uygun fiyatlıydı. Kalitelerini de asla bozmamışlardı ve bu onları daha tercih edilir kılıyordu.

Sırada beklerken kafeye yeni giren bir çift tam arkamda sırada beklemeye başladı. Hemen arkamda olduklarından, konuşmalarına ister istemez kulak misafiri oldum.

"Daha iyi bir yere gidemez miydik? Ne bu böyle tüm orta kademe buraya toplanmış. En iyisine de gidebilirdik hem enayi gibi sıra da beklemezdik." bu adam her kimse beynini çıkarıp konuştuğu çok belliydi.

Yanındaki sevgilisi olduğunu düşündüğüm kız konuşmaya başladı. "Saçma sapan konuşma Jay. Paran varsa var, banane? Var diye gereksiz yere oraya buraya harcamak zorunda değilsin bu bir. Buranın ürünleri çok kaliteli ve lezzetli bu iki. İnsanları maddi durumuna göre yargılayamazsın bu da üç." dedi. Bu kız kimdi neciydi bilmiyordum ama alnından öpesim gelmişti.

Yanındaki adam umursamazca oflarken beklemeye devam ettiler. O sırada tam önümdeki yaşlı bir teyzeye gelmişti sıra. Teyze aldığı şeylerin fiyatını duyunca cüzdanına bakarak parasının yetmediğini fark etti ve birkaç şey bırakmak için aldıklarının fiyatını tek tek sormaya başladı. Arkamdaki andaval adam ise yine konuşmaya başlamıştı. "Teyze paran yoksa ne geliyorsun buraya ya? Almasaydın o kadar şey. Bekletiyorsun burada bizi, işimiz gücümüz var!" diye sitem etti. Yanındaki kız şok içinde çocuğunun koluna "Ne diyorsun sen Jay? Kes sesini." diye birkaç kez vurdu.

Önümdeki teyze mahçup bir şekilde arkasına bakarak aldığı her şeyi kasaya koydu ve yavaşça oradan ayrılmak üzere hareketlendi. Arkamdaki kız ise aniden öne atılarak "Teyze dur!" dedi. Teyzenin aldığı şeylerin hepsinin parasını ödedi ve "Afiyet olsun teyzem, poşetleri taşıyabilir misin yoksa yardım edeyim mi?" diye sordu.

Dünyada böyle iyi insanlar kalmış olması beni hala şaşırtıyordu ama çok görmesek bile var olmaları mutluluk vericiydi.

Teyze utanarak "Aman evladım, ben kabul edemem ki bunları." dedi. Kız teyzenin dediğini kabul etmeyerek "Teyzeciğim lütfen, bunu bile yapmayacaksak bu dünya çekilir durumda olmaz. Rica ediyorum. Bana üç beş hayır duası etsen yeter." dedi.

Valla kızı alkışlayasım, ödül falan veresim gelmişti. Keşke artsaydı böyle insanlar.

Teyze gülümseyerek teşekkür etti, evinin zaten yakın olduğunu söyleyip poşetleri alarak tin tin kafeden dışarı çıktı. Kızın arkada bıraktığı adam da utanmış bir biçimde kafeden çıkıp kapının önünde beklemeye başladı. Kız da peşinden dışarı çıktı.

roommates || kth {✓}Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang