1.7

240 31 26
                                    

"Yeri kahve almaya gidiyorum geliyor musun? Bir şeyler de yeriz. Tarçınlı kek alırsın bak seversin sen." dedi Taehyung yanıma gelerek.

"Hayır Taehyung teşekkürler, istemiyorum." dedim sıkkın bir şekilde arkamı dönerek.

"Yeri... lütfen ama. Haftalardır yaptığın tek şey sete gidip gelmek. "

"Çünkü öbür türlüsü canımı acıtıyor." diyerek yastığa gömüldüm.

Özet geçmem gerekirse, halk saf salaktı sanırım. Pek çok insan dizi sayesinde beni tanımaya başlamıştı evet ama beni gerçekten dizideki kadar kötü sanan da bir o kadar çoktu. Sayamayacağım kadar küfür yedim, sözlü tacize uğradım şu birkaç haftada. Fiziksel bir şey olmasına insanlar izin vermedi, çok şükür ki.

Oh Yoora'nın oynadığım bir karakter olduğunu ve gerçekte öyle olmadığımı bir instagram postuyla bile açıklamam gerekmişti. Şaka gibiydi her şey. Resmen şaka gibiydi. Kimse bana tanınmanın böyle getirileri olduğunu söylememişti. Bilsem ister miydim, tartışılırdı.

"Yeri'm, hayatım, bal tanem" diye girdi Jimin içeri. "Bak yanında Taehyung olacak, bir şey olmaz. Hava al en azından. Hem kılık değiştirirsin istersen. Gözlük ve maske, tanınmazsın bile çünkü yüzün görünmez. Ama bu kadar süre insan içine çıkmadan durman iyi değil."

Oflayarak kafamı yastıktan kaldırdım. "Haklısınız, keşke olmasanız. Ben giyinip geliyorum TaeTae. Bekle tamam mı?"

Hemen giyinip yüzüme bir maske ve gözüme de gözlük almıştım. Taehyung'un yanına giderek "Hazırım ama hızlı olalım. Nolur nolmaz." dedim.

"Peki." diyerek kapıyı açtı. Ayakkabılarımı da giyerek Tae'nin koluna girdim.

Her zaman gittiğimiz kahveciye geldiğimizde yine önümüzde sıra vardı ve yine bekliyorduk. Ama mekan o kadar hoştu ki beklemek bile sorun olmuyordu. Burayı seviyordum ve Jimin haklıydı, ortamı görmek bile iyi hissettirmişti.

Ben gergince olduğum yerde dikilirken yanımdan hızlıca geçen garson yanlışlıkla bana çarptı ve gözlüğüm yere savruldu. Maskem olmasına rağmen, gözlerimin açıkta olması beni tanınabilir kılabilirdi ve bu beni daha da germişti. Birden kollarımı Taehyung'un boynuna dolayıp başımı göğsüne gömdüm ve "Lütfen koru beni görünmek istemiyorum." diye mırıldandım

Kalp atışının hızlandığını ve nefesinin kesildiğini hissettiğim Tae birkaç saniye sessizce durup sonra cevap verdi, "Yerden gözlüklerini alayım dur da."

Yavaşça geri çekilerek gözlerimi elimle kapattım. Yaptığım şey çok saçma ve komik olabilirdi ama haftalardır yaşadığım psikolojik şiddet yüzünden yaptığım her şey gayet normal karşılanmalıydı diye düşünüyordum.

Taehyung ellerimi gözümden çekerek gözlükleri gözüme takınca rahat bir nefes verdim ve beklemeye devam ettik. O sırada açık olan televizyonda, dizimin bu haftaki bölümünün fragmanı vardı.

Harika. Şansa bak.

Fragman oynarken tam benim çıkıp asıl kötüden de kötü olduğumun görüldüğü sahne gelmişti. Birkaç kişi seslice küfrederken, birinin "Bu şıllık geberip gitmeli! Saçına başına bak boyatmış kızıla bi de, basit kız!" dediğini duydum. Yine oluyordu işte. Kalbime hançer saplanmış gibi hissediyordum. Allah aşkına oynadığım karakter ile saçımın boyalı olmasını bağdaştırıp üstüne nasıl bana böyle ithamlarda bulunabilirlerdi? Ne alakaydı?

Taehyung bana deneni duymuş olacak ki, bunu diyen amcaya doğru hareketlendi. Kolundan tutup "Lütfen, yapma." dedim.

"Yeri sen öyle biri değilsin. Dediği şeyler resmen suç! Yanına mı kalsın? Burada ekran başında atması kolay tabii, korkak lavuk."

"Tae... lütfen" ben tam bunu derken adam da üstüne tüy dikmek istercesine "Gebersin yollu!" diye bağırdı. Kafenin ortasına hem de. Bağırdı.

Görünüşe göre karşımızda aptal bir küfürbazın değil de; aptal, görgüsüz bir küfürbaz vardı.

Ve sanırım bu sefer Tae'yi durduramayacaktım.

Taehyung hızlıca adama giderek "Afedersiniz, bir bakar mısınız?" diyip adamı yakalarından tutarak kafa attı. Etraftaki insanlar hayretle geri çekilirken birkaç kamera açılmış, birkaç tane de çığlık duyulmuştu.

Adam ne olduğunu anlamadan bir şeyler demeye çalışırken Taehyung konuştu: "Sadece televizyondan izlediğin, kendisini tanımadığın bir insana sırf gerçeklikle alakası olmayan bir kurguda sinirlendin diye böyle şeyler nasıl dersin lan? Anan baban öğretmedi mi sana görgüyü adabı? Onu geçtim tanrı vermedi mi lan sana beyin? Kullansana amip!" ve bir kafa daha.

Hemen bir garson gelip Taehyung'u adamın üzerinden çekti. "Beyefendi durmazsanız polise haber vermek zorunda kalacağım. Lütfen hemen çıkın ve dua edin beyefendi sizde şikayetçi olmasın."

Tae kafa attığından dolayı kanayan burnunu elinin tersiyle silerek kolumdan tuttu ve "Gel, gidelim. Bu aptallarla aynı havayı solumak istemiyorum." diyerek beni de peşinden sürükleyip dışarı çıkardı.

Yakındaki sakin bir parka gidip oturduk. Yol boyunca da konuşmamıştık zaten. Taehyung gerçekten sinirli görünüyordu ve onu ilk defa böyle görmüştüm. Doğrusu, korkutucuydu.

"İlk defa seni bu kadar sinirli gördüm." dedim çantamdan peçete çıkarırken. "Bazen sinirimi kontrol edemeyebiliyorum ama şanslıyım ki yanımda sen vardın, seni görünce sakinleşiyorum." dedi gözlerime bakarak.

Dediğine cevap vermeden peçeteyi çıkardım. Pansuman için malzemem olmadığından şu an sadece Tae'nin burnuna peçete tutabiliyordum.  "Bırak Yeri, ben yaparım."

"Hayır Tae bari bunu yapayım." dedim dudağına kadar akmış kanı yavaşça silerken.

"Yaptığın şey...gerek yoktu Taehyung. Son zamanlarda çok yaşıyorum zaten. Ve iyi, ünlü bir oyuncu olmak istiyorsam da bunlara alışmam gerekir."

"Hayır Yeri onların akıllarını başına toplaması gerekir. Eleştiri alabilirsin ama hakarete asla izin veremem. Hepsini ya döverim ya da s-"

"Şikayet ederiz Taehyung. Fazlasına gerek yok "

"Tek tek şikayet ederim o zaman." dedi sinirle. Ben de akan tüm kanı silip "Teşekkür ederim." dedim. Bana dönerek "Ben teşekkür ederim asıl Yeri." dedi. "Şey yani burnum için."

"Ha evet tamam. Doğru. Sorun değil ama yine de bi eve gidelim, orada pansumana ihtiyacın olur belki." dedim.

"Tamam ama.. seninle vakit geçiriyorduk ne güzel. Yani salaklar olmasaydı."

"Doğru." dedim gülerek. "Çatıda geçiririz vakit." dedim. Kabul edercesine kafasını salladı.

"Bu arada Tae."

"Efendim?"

"Ben sanırım istifa edeceğim."

"Ne? Yeri hayır bu çok büyük bir iş, kaybetmemelisin.."

"Psikolojim işimden daha önemli ama. Para geliyor ün var ama psikolojim yok? Hiçbirinin önemi kalmaz bile." dedim umutsuzca. İşi bırakmak istemiyordum hele de oynarken bu kadar eğlendiğim bir rolde. Ama ister güçsüz diyin ister iradesiz, dayanabileceğimi de sanmıyordum.

"Peki Yeri'm. Ben sana her zaman saygı duyarım. Her fikrine." dedi Taehyung. Şu an o kadar tatlı duruyordu ki...

E napalım? Durmasaydı. Yapacaklarımdan sorumlu değildim.

Parmak uçlarımda yükselip tam dudağı ile yanağının birleşimine bir öpücük bıraktım. "Sen olmasan ne yapardım Taehyung?" diyerek önden yürümeye başladım.

Arkamda ona ne oldu bilmiyordum ama dönüp bakmaya da cesaretim yoktu.

roommates || kth {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin