(3) Sevgilime

4.2K 355 129
                                    


Selamlarrr ben geldim canlarım. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur şimdiden iyi okumalar.

Kapısı iki kez tıktıklandığında içine bir öküz daha oturmuştu.

"D-dolu!"

İki kez daha tıktıklanmıştı.

"Dolu dedim!"

Jungkook'un kim olduğunu bilmediği çocuk kabin altından ona bir şey uzatmıştı daha sonra ise oradan uzaklaşmıştı.

"Bu ne?Hey, bastırıcı bu!" Jungkook neye uğradığını anlamamıştı. Şaşkınlıkla etrafına bakıyordu.

Ayağa kalkıp üstünü düzelttiğinde hızla kapıyı açıp etrafına bakındı ama kimseyi göremedi. Kasıklarına vuran baskı her saniye dahada çoğalıyordu. Kendi kokusunu hissedemese bile içeri biri girdiğinde fark edilebileceğini biliyordu.

Kendisi çekinik bir omegaydı. Diğer tam omegalar Alfalara karşı itaatkar iken o karşı koyabiliyordu ve diğer omegalara göre hamile kalması daha düşük bir olasalıktı.

Jungkook, kasık ağrısına daha fazla dayanamayacağını düşündüğünde daha kimin bile verdiğini bilmediği ilacı alıp ağzına attı. Biraz orada durması lazımdı çünkü hemen etkisini gösterebileceğini düşünmüyordu.

İçeriye iki tane genç girdiğinde Beta olmaları için içerisinden tanrıya yalvarıyordu. "Tanrım, lütfen..."

"Katia sende kokuyu alıyor musun?!"

"Imm, evet sanırım içeri bir omega girmiş."

"Bu şirkette kim omega acaba? Ah bulup kesinlikle becermek istiyorum. Kokusuna bakılırsa çok seksi biri." Jungkook delirmek üzereydi olduğu yerde.

"Azgın piç! Kimseye rızası olmadan dokunamazsın!"

"Aman be Katia sende yani. Acaba daha demin buradan çıkan çocuğun kokusu mu? Omega gibi bir tipi vardı. Hatta mankeni andırıyordu. Kırmızı saçları of... Beni fena azdırdı."

"Git kendini becer öyleyse!" katia sinirle oradan uzaklaşmıştı. Diğer çocuk da elini yüzünü yıkayıp işine geri dönmüştü.

Alfa dominant demek iken omega ılımlı demekti. Kimsenin zekasına veya yeteneğine bakmadan ayrım yapıyorlardı. Alfalar her yere hükmetmek isterken omegalar onları evde bekleyip hazırlık yapıyorlardı.

Eğer bir alfa sizi işaretlerse ona itaat etmeniz gerekirdi. Başka biri ile birlikte olamaz veya uzun süre ayrı kalamazdınız yoksa ölürsünüz. Her halükarda omegaların canı yanıyordu. Hayat kimseye adaletli davranmadığı gibi alfaları neredeyse tanrı yerine koymuştu.

Jungkook, uzunca bir süre orada durduktan sonra çalışmak için masasına geri dönmüştü.

"Hey, nerelere kayboldun birden?" seungmin meraklı bakışlarla jungkook'u süzüyordu.

"İşim vardı dışarıda. Önemli bir şey değil." Seungmin pek inanmamıştı ama inanmış gibi bakıyordu.

"Hmhm. Peki. Öyleyse bana parfümünün ismini verirmisin?!" Jungkook panikle saçmalamıştı.

"İsmini bilmiyorum. Yani şey... Arkadaşımın. Gece onda kaldım da ondan aldım."

"Benim için sorarsın öyleyse."

"Hıhı olur."

Niro, şirketin içerisinde yoğun parfüm kokusu ile giriş yaptığında bütün salonda topuklu ayakkabılarının sesi yankılanıyordu.

"Bay jeon!" Jungkook, huzursuzlukla kafasını kaldırmıştı ama bi andan seungmin den kurtulduğu içinde şükür etmişti.

"Buyrun Niro hanım."

"Size bir iş getirdim. Kuzenim Kim seokjin eşi Kim namjoon'dan ayrılmak istiyor. Boşanma davası açacaklarını duydum ve seni önerdim." Jungkook, Kafasını kaşıyıp hafifçe gülümsedi.

"İyi yapmışsın da davayı ne zaman açmayı planlıyorlar."

"Hemen önümüzdeki hafta. Ayrıca söylemeyi unuttum yani şey..."

"Ney?" Jungkook meraklı bakışlarla gözlerini gezdiriyordu.

"Yani ikiside erkek yani eş cinsel bir çift ve jın bir omega..." Jungkook, önce kaşlarını çattı daha sonra ise havaya kaldırdı.

"Ee?!"

"İşte E'si yok. Belki onlarla çalışmak istemezsin diye dedim. Biz bile aileye zorla kabullenmişk-"

"Öncellikle kimsenin aşkı veya cinsel yönelimi seni ilgilendirmez! Kuzeninin hem eş cinsel hemde omega olduğunu kabullenememiş olman senin sorunun! "Dedi sert bir şekilde. Elinde tuttuğu kalem ona dönüktü sanki gözüne saplayacakmış gibi.

"Ayrıca buralara kadar paranla geldiğin çok belli! Babanın şirket sahibi olması seni hiç bir yere getirmez bunuda unutma tamam mı?! Jın ve Namjoon'un telefon numarasını masama bırakabilirsin ama seninle bu konu hakkında bir daha konuşmak istemiyorum."

"Jungkook beni yanlış anlad-"

"Yanlış falan anlamadım. Ayrıca benim şu an daha önemli bir davam var. Hemen onlarla ilgilenemem."

"Seokjin'in sana çok para vereceğine eminim.Bence diğer işini bırak ve bununla ilgilen." Para gibi önemsiz bir iş için iki kızın hayatının mahfolmasını izleyemezdim.

"Eğer kabul ediyorlarsa buyursunlar gelsinler Niro hanım! Para için vaz geçemem." Biraz sesini yükseltmişti ve bütün şirketin onlara baktığını fark etmişti. Mahçup bir ifadeyle etrafa bakınırken onunda orada olduğunu fark etti.

Kim Taehyung.

"Acaba bağırdığım için beni kovar mı?" diye düşünmeden edemedi jungkook. Niro ise rezil olduğu için sinirle oradan uzaklaştı.

Taehyung ise şirketi biraz daha gözden geçirdikten sonra odasına geri döndü. Kapıyı kapatıp masasına oturduğunda ajandasına ufak çaplı bir göz geçirdi. İtalyanlarla olan görüşme için telefon numarasına bakıp kendi telefonundan aradı.

"Pronto, quando vieni in Corea? "İtalyanca önce selam verip sonra ne zaman geleceklerini soruyordu.

"Biz bizeyiz şurada taehyung. Ne gerek var İtalyanca konuşmaya."

"Ah hoseok... Yoruyorsun beni" Diye geçirdi içerisinden taehyung.

"Peki hoseok. Sorumu tekrarlıyorum.Ne zaman geleceksiniz?" Hoseok telefonun diğer ucundan histerik bir kahkaha attı.

"Sanırım kız kardeşimi çok özledin." Taehyung, hoseokun görmeyeceğini bile bile gözlerini devirdi.

"Hiç özlemez olur muyum?Kokusu burnumda tütüyor." Karşı taraftan başka bir ses daha gelmişti.

"Taehyung ile mi konuşuyorsun abi?"

"Evet güzelim."

"Selam söyle sevgilime."

Gamble Of Life|taekook Omegaverse|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin