(17)sözleşme

2.3K 179 37
                                    


Çok istediğim bir bölüm olmadı ama idare edin canlarım


Jungkook yatağının içerisinde öylece tavanı izliyordu. Bütün gece uyuyamamış ve sadece olanları düşünmüştü. Deliriyordu belkide yenide yeniden ve yeniden... Sabah saat 07:00 olduğunda telefonuna bir mesaj geldi.

0567********

Kapınızın önündeyim bay jeon.

Mesaj Taehyung'dan gelmiş olmalıydı. Yataktan çıkıp üstünü bile giymeyi umursamadan aşağı inip kapıyı açtı. Taehyung, Jungkook'un altındaki seten pijama ve üstünde birşey olmamasının Şokuyla dona kalmıştı. "Ne yapman gerektiğini biliyorsun değil mi? Anlatmama gerek yok."

"Ee, evet efendim." Hala dikkatli olarak meme uçlarına bakıyordu. Jungkook bununda farkındaydı ama umursamamayı seçmişti. "Çalışanlara söyle kahvaltıyı ve kahvemi hazırlasınlar sende günlük planı ayarla geldiğimde hazır olsun." Taehyung'un cevabını bile beklemeden merdivenlerden yukarı çıkıp odasına girmişti. Hâla yüzünde mimik yoktu. Gülümseme, üzgünlük ifade etmiyordu çünkü jungkook duygularını Bu hayat kumarında kaybetmişti.

Duş başlığını kaldırıp buz gibi suyun altına girmiş ve bir süre sonra çıkmıştı. Her zamanki takım elbiselerini üzerine geçirip seçtiği saatide takmıştı. Saçlarını sürekli olarak havaya kaldırıp öyle gidiyordu işe ama taehyung onun dalgalı saçlarına alışıktı.

Jilet gibi olduğunda aşağı inmiş ve taehyung'un yanına oturmuştu. "Hazır mı?"

"Saat 10:00'da Kim şirketin toplantısı var."

"Biliyorum jin ve namjoon'un şirketi ile anlaşma yapacağız. Başka?" Taehyung jin ve namjoon'u hatırlayınca şaşırmış ama yinede sesiz kalıp programa devam etmişti. "Öğleden sonra birkaç toplantınız daha var ama genel olarak fazla dolu değilsiniz."

"Öğleden sonrakileri iptal et işim var. "

"Ne işi?"

"Bilmiyor musun?" Taehyung neyi? Der gibi bakmıştı. "Jimin ve suga gelecek." Taehyung üzgün bir surat ifadesiyle kafasını indirmişti. "Jiminle eskisi gibi iyi değiliz." Jungkook'a yaptıklarından sonra herkes yavaş yavaş uzaklaşmıştı.

"Anladım." Jungkook daha fazla bir şey söylemeden kalkıp masaya oturmuş ve kahvesini yudumlamaya başlamıştı.

Huzursuzluğun kitabında şöyle bir cümle geçiyordu;"Hayatım acıyor.Bulunduğum yer acıyor, kendimi bırakabileceğimi düşündüğüm yer acıyor."Acıyordu. İkisininde kalpleri, ruhları herşeyi acıyordu. Jungkook belkide belli etmiyordu ama Taehyung'un her hareketinden belliydi.

"Sen kahvaltı yapmayacak mısın?" Dedi jungkook rahatlıkla ama aldığı cevap "Hayır." Olmuştu. Zaten kendiside fazla birşey yemiyordu kahvesini bitirip ayağa kalktı ve kapı kolunu aşağı indirdi. O sırada Taehyung eşyalarını toplayıp arkasından gitti. Şöför ikisinide kapılarını açıp arkaya oturmalarını sağladı. Ehliyet kemerleri bağlandığında şöför arabayı çalıştırdı ve gaza bastı. Evi şirkete fazla uzak değildi bu yüzden 10 dakika sonra şirketin önüne gelmişlerdi. Taehyung arabadan inip,Jungkook'un kapısını açtı.

"Bu senin işin değil Taehyung. Kendi işlerini yap!" Demiş ve arabadan inmesiyle şirkete geçiş yapması bir olmuştu.

"Ne yapsam yaranamıyorum!"

Jungkook odasında dosyaları incelerken Taehyung'da kendisine gelen bazı davaları inceliyordu. Saat 10'a yaklaştığında namjoon ve jin el ele şirketten içeri girmiş ve jungkook'un odasının önüne gelmişlerdi. Taehyungu görünce şaşırararak kaşlarını çatmışlardı. "Taehyung?"

"Merhaba..."

"Ne işin var senin burda?!" Demişti namjoon sert bir şekilde.

"Burada işe başladım."

"Jungkook'un sekreteri olarak mı?" jin'in şaşkınlığı sesinden bile belli oluyordu.

"Hoş geldiniz bay kimler. Geçsenize içeri." Taehyung uzun zaman sonra jungkook'u gülümserken görmüştü. Jin ve namjoon jungkook'un peşinden odaya girmiş ve uzun toplantı masasına oturmuşlardı.

"Bunun burada ne işi var?"

"Çalışıyor. Benim buraya geleceğimi duyunca şirketinin hisselerini devredip buraya gelmiş tabii eski sahibi de Taehyung gibi bir iş adamını hemen almış."

"Neden kovmadın ondan bu kadar nefret ederken."

"Bilmiyorum." Jın, jungkook'a yaklaşıp sarılmıştı. "Hadi artık anlat taehyung'a olan nefretin neden bu kadar büyük?"

"İş?"

"Sonra halledilir."Dedi namjoon abi sıcaklığıyla. Jungkook o evden gittiğinde suga dışında yanında kimse yoktu. Onada pek birşey söyleyememiş ve daha iki gündür tanıdığı çiftin yanına sığınmıştı. Saklanmasına, yeniden iş kurmasına hatta herşeyin yardım etmişlerdi. Aile sıcaklığı verip asla tek bırakmamışlardı.

"Artık barışın birbirinize aşıksınız hâla belli."

"Affedemem!"

"Neden?!"

"Tanrı aşkına jin söylesene bana;seni her zaman ne kadar nefret ettiğini söyleyerek büyüten kadının dibine bıraktılar mı?! Ya da taciz edilirken kollarını yatak başlığına bağlandığı gibi bağlayıp tutsak ettiler mi? SEN BEBEĞİM ÖLMEDİ DİYE HASTANE HASTANE GEZDİN Mİ YA?"

"Jungk-"

"NE JUNGKOOK? NE?! BEN TACİZ EDİLEREK BÜYÜDÜĞÜM HALDE BU DÜNYAYA ÇOCUK GETİRMEYE ÇALIŞTIM! SONRA TEK DAYANAĞIM O İKEN AŞIK OLDUĞUM ADAMIN İNTİKAM HIRSI YÜZÜNDEN KAYBETTİM! Affetmemi beklemeyin... "Jungkook sonra yerine geçip sustu. Ağlamadı veya konuşmaya devam etmedi. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye anlatmaya çalışmayacaktı çünkü biliyordu ki kimse onu anlamayacaktı.

" Eğer hâla imzalamak istiyorsanız sözleşme burada. Şirketinizin her zaman yanında olacağız." Sanki daha demin bağırıp çağırmıyormuş gibi iş konuşmaya başlamıştı.

"Jungkook bunları keşke bize Daha önce anlatsaydın. Hiçbirini bilmiyorduk ki biz..."

"Bilseniz ne olacaktı ki? Beni anlayacak mıydınız? Yada acıyacak mıydınız?" Namjoon jine katılarak hemen çıkışmıştı. "Saçmalama jungkook!"

"Saçmaladığım falan yok! Bunların hayatın kuralları acı çeken ve ona acıyanlar vardır bu dünyada. Anlayan çok azdır. Önemli olan şu an iyi olup olmadığım değil mi? İyiyim. Ondan nefret etmiyordum yada aşk beslemiyorum sanki ilk defa tanışmışız gibi..."

"Sen öyle diyorsan..." Jin ve namjoon yakınlaşıp imzaları atmışlardı.

Gamble Of Life|taekook Omegaverse|Where stories live. Discover now