(18)jimin

2.1K 156 15
                                    

Namjoon ve jin şirketten ayrıldığında jungkook da çıkıp eve gitmişti. Çalışanlar misafir odasını hazırlıyor bi yandan da yemekleri yapıyorlardı. Jimin ve yoongi birkaç günlüğüne kalmak için jungkook'a geleceklerdi hatta aradıklarındaysa güzel bir haberleri olduğunu söylemişlerdi.

Saatler geçmiş hazırlıklar tamamlanmıştı. Jungkook odada dosyalarla ilgileniyor kafasını meşkul etmeye çalışıyordu. Zil çalınca çalışanlar kapıyı açıp içeri buyur etmiş, jungkook'da aşağı inmişti.

"Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk hyung!" Jimin hemen gelip sarılmış hasret gidermişti. "Bana bu kadar sıkı sarılmıyorsun sevgilim!" Diyip gülmeye başlamıştı yoongi.

"Abimi özledim... Ne zamandır görüşmüyoruz." Jimin, jungkook'u abisi olarak görmüş ayrım yapmadan seviyordu.

"Bende sizi çok özledim... Hadi geçin masaya da yemek yiyelim." Yemek masasına kurulmuş yapılan yemekleri afiyetle yiyorlardı.

"Jungkook... Sana iki haberim var ama iyi olup olmadığına sen karar ver."

"Seni dinliyorum yoongi."

"Birincisi..." Jimine bakıp gülümsemişti. "Baba oluyorum. Jimin hamile!" Jungkook'un içi cız etmişti ama yüzüne vurmadan gülümsemişti. "Tebrik ederim. Umarım çok mutlu olursunuz!"

"Teşekkürler. Sende hep mutlu ol!" İçi acıyordu. Bu habere sevinmek istiyor ama sevinemiyor gibiydi. İçtiği su içine lav gibi akıp yakıyor canını fazlasıyla acıtıyordu.

"Bir de şey..." Jimin kısık bir sesle. "Babam olanları duydu ve anneni evden attı. Boşanacaklar ve avukatının da sen olmanı istiyor." Jungkook kaşlarını çatıp öylece bakıp kalmıştı.

"Kim anlattı?"

"Kimse anlatmadı aslında. Biz kavga ettik oda duymuş." Jungkook kafasını sallayıp anladığını belli etti.

"Joon amcaya iletin onların avukatı olamam. Kendi oğluna söylesin çok istiyorsa o avukatlık yapsın ama ben o kadının yüzünü görmek istemiyorum!"

"Özellikle rica etti babam lütfen hyung..."

"Jimin... Sizide joon amcayıda çok seviyorum ama bana geçmişi hatırlatacak şeyler yapmayın lütfen.." Jimin gülümseyip başını sallamıştı. "Peki nasıl istersen." Yemeklerini yemeğe devam etmiş ve daha güzel şeyler konuşmayı seçmişlerdi.

"Benim yarın bir iş görüşmem var sen yarın eve kaçta gelirsin jungkook? Jimini tek bırakmak istemiyorum." Jungkook telefonundaki programa bakıp gülümsedi.

"Son işlerimi iptal edip 4 gibi gelirim eve sen kaçta gideceksin?"Jimin kaşlarını çatıp ikisine birden baktı." Hey, Ben çocuk değilim! "

"Tamam bende 4 gibi falan çıkacağım zaten."

"Teşekkürler."

"Siz beni dinliyor musunuz?!!!" Yoongi, jiminin elini tutup gülümsemişti. "Bebeğim... Çocuk olmayabilirsin ama karnında bizim çocuğumuzu taşıyorsun ve tehlikeli bir hamilelik geçiriyorsun. Doğum süreci boyunca seni sıkmak istemem ama asla yanımdan ayrılmayacaksın." Jimin oflayarak önüne geri dönmüştü çünkü ne derse desin yoongi kendi bildiğini yapacaktı.

Dışardan yüksek seste sesler gelince yoongi ve jungkook meraklanmış ve ayağa kalkmışlardı.

"Siz bavullarımı yukarı çıkarın diğer eşyalar fazla önemli değil." Jungkook şaşkınlıkla karşısındaki adama bakmıştı.

"Bunun burda ne işi var lan?!" Taehyung gülümseyerek evin anahtarlarını göstermişti. "Patronuma yakın olayım dedim!"

Yoonginin bakışları jungkook'a dönmüştü. "Taehyung şirkette çalışanım."

"Anlamadım? Onca olandan sonra nasıl yanında barındırabilirsin jungkook?!"

"Bunu sonra konuşuruz yoongi." Jimin merakla kalkıp kapıdan dışarı çıktığında abisini görmenin şokunu yaşamıştı. "Abi?"

"Bi abin olduğunu hatırlamana sevindim kardeşim." Demişti gülümseyerek.

Pişmanlık... Hepsi pişmandı. Yaptıkları, söyledikleri, unuttukları ve söylemeye çekindikleri herşey için pişmandılar. Zamanı geri almak diye birşey olsa taehyung o tatile geri döner ve mükemmel bir hayat kurma adımlarını atardı. İntikam falan umursamaz gözleri sadece jungkook'u görürdü ama zamanı geri almak imkansızdı öyle değil mi?

"Bende intikamından vaz geçmene sevindim abi... Sana söylemiştim daha önce değil mi? İntikamın ne annemi nede ablamı geri getirmeyecek. Sen sadece aileni kaybettin bu intikam karşısında." Taehyung zaten bu acı gerçekleri biliyor ama yinede içindeki ateşi söndürememişti.

"Biliyorum jimin...Umarım bir gün herşey daha güzel olur. Bu arada hamilesin sanırım kokun yoğunlaşmış."

"Evet."

"T-tebrikler." Taehyung sözcüğünü bitirmeden hızlı adımlarla evine girip kendini kapatmıştı. Olanları hatırlamak ne jungkook'a nede taehyung'a iyi gelmiyordu.

~~~~~~~~~

Hayatınıza giren bütün insanları tanrı sizin onlara ihtiyacınız olduğu için gönderir. Aslında ihtiyaç değilde bunu yaşamanız gerekiyor olduğu için gelirler. Canınız acımadan başkasını anlayamaz mutlu günlerinizin değerini bilemezsiniz ya da hayatınızdaki en mükemmel kişi girmeden diğerlerinin sizi ne kadar yaraladığını anlayamayacağınız gibi.

Çok acı çekmişlerdi ve çekmeyede devam ediyorlardı. Jungkook, canını en çok acıtan insanla dip dibe duruyor ve fikirlerini alıyordu.

"Taehyung bu gün bay kimlerin bir şirketle imzalayacağı şeyler var ve belgeleri incelemek için senin gitmen lazım."

"Bana güvenmiyorlar ki."

"Ben gönderiyorum seni başka çareleri yok. Git hadi bende eve gideceğim. Zaten 10 dakikalık bir iş ben eve gitmeden sende gelirsin eve."

"Peki. Bu arada sizinle biri görüşmek istiyor." Jungkook'un hemen eve gitmesi gerekiyordu. "Eve gitmem lazım yarın gelmesini söyle."

"Söyleyemem çünkü sabahtan beri ısrarla bekliyor. Buranın eski müdürünün kızı olduğunu söyledi ve sana hırsız falan dedi." Jungkook kaşlarını çatıp meraklanmıştı. "Hırsız mı?!"

"Gidip görüş bence."

"Tamam." Jungkook toplantı odasında onu bekleyen kadının yanına gitmiş ve tam karşısına oturmuştu. "Derdiniz nedir?"

"Sizsiniz! Babamı dolandırdınız değil mi?Arıyorum açmıyor, şirkete geliyorum sahip değişmiş ne oluyor?!" Jungkook gülümsemiş ve olduğu yerde yayılmıştı.

"Sizin babanız kumar borcuna batıp o parayı ödemek için şirketini bana sattı. Parayı alıp borcunu da ödemeden bu ülkeden kaçtı. Şimdi söyle bakalım kim hırsız?" Kızın cevabını beklemek yerine odadan çıkmıştı.

"Jungkook be-"

"Arabamı hazırlayın diyeceğin her şeyi iptal et işim var!" Hızlı adımlarla şirketten çıkmıştı aslında bu kadar acele etmesine gerek yoktu ama içini birşeyler rahatsız ediyordu. Sanki jimine birşey olmuş gibi hissediyordu.

Arabası şirketin önüne geldiğinde hızla oturmuş ve ehliyet kemerini bağlamıştı. Son sürat gaza basıp eve geldiğinde zile basmış ama kimse kapıyı açmamıştı. Beklememek için anahtarlarını deliğe sokmuş ve çevirip hemen evin içini gezinmişti.

"Jimin?!" Salonun ortasına yürüdüğünde jiminin yerdeki bedenini görmüştü. Kafasını yere çarpmış kanlar akıyordu. Birden eli ayağına dolanıp ne yapacağını şaşırmıştı. "Jimin duyuyor musun beni?!"

Bacakları ve kafasının altına kollarını geçirmiş kucakladığı gibi koşmaya başlamıştı. O sırada sitenin içine taehyung girmiş ve onları o halde görünce hızla arabadan inmiş yanlarına gelmişti. "Evde bulduğumda böyleydi hadi aç arabayı hemen hastaneye gidelim! Yoongiyide ara tamam mı?"

"Tamam sakin ol bi." Aslında jiminin durumu o kadarda kötü değildi ama jungkook onun başına gelenlerin kardeşi gibi gördüğü birininde başına gelmesini istemiyordu. Korkuyordu. Bütün bedeni korkudan tir tir titriyor ve beyni parçalanacak gibi oluyordu.

İyi geceler bu arada 2k için teşekkür ederim 🥺

Gamble Of Life|taekook Omegaverse|Onde histórias criam vida. Descubra agora