37- Tuzak

12.8K 653 245
                                    

Miribaaaa :)

Aslında bu bölümü bu kadar geciktirmeyecektim fakat bölüm içerisinde geçen şarkı kısmında haddinden fazla oyalandım. Bu gecikme için çok özür diliyorum 😖

Keyifli okumalar ⭐

---

Nermin Teyze'nin bulunduğu kata çıkmak için merdivenleri kullanırken bir anda aklıma gelen şeyle adımlarımı durdurdum ve Selim'in koluna tutundum. "Selim."

O da benim gibi duraksadığında yüzündeki silik tebessüm ile bana döndü. "Efendim bebeğim?"

"Şey, rujum... Duruyor mu?"

Sorumla birlikte burnundan güler gibi bir ses çıkarıp gözlerini kıstı ve dudaklarıma baktı. Kaşları hafifçe çatılırken güldü ve işaret parmağını dudağıma değdirdi. "Şurada birazcık silinmiş..."

Dokunuşuyla birlikte tüylerim ürperirken biraz geriye çekildim ve gergince gülümsedim. "Ee, tamam. Şey, ben o zaman kattaki lavaboyu kullanayım. Sen de git."

"Öyle olsun bakalım." Dedi keyifli çıkan sesiyle. Onu arkamda bırakıp merdivenleri hızlı hızlı çıkarken sırıttım. Sevgili olmamıza ve yakınlaşmalarımızın çokça yaşanmasına rağmen hâlâ utanıyordum. Fakat bu oldukça keyif veriyordu.

Kata çıktığımda hızlı bir şekilde lavaboya girdim. İçeride birkaç kadının ve küçük bir kızın olduğunu gördüm. Hepsinin başı bir anda bana dönünce gerilsem de başımla selam verip aynanın karşısına geçtim. Onlar da aynı şekilde selam verip işlerine dönmüşlerdi. Garip...

Aynadan yüzüme baktığımda kaşlarımı çattım. Rujum silinmemişti ki. Ah, sırf beni köşeye sıkıştırmak için yapmıştı!

Tekrardan sırıtmaya başladığımda ne olur ne olmak diyerek çantamdan rujumu çıkardım. Zaten renkli olan dudaklarımın üzerinden bir kat daha geçtikten sonra ruju çantaya koyup ellerimi yıkadım ve lavabodan çıktım.

İleride odanın önünde oturan küçük grubun yanına doğru yürürken çoktan oraya varmış ve bir koltuğa oturmuş olan Selim ile göz göze geldik. Gözlerindeki keyif pırıltılarıyla beni süzerken, dudaklarımı okuyacağının bilincinde mırıldandım.

"Çok kötüsün."

Neyi kastettiğimi anladığında olabilitesi varmış gibi daha da sırıttı. Gülmemek adına gözlerimi ondan kaçırdım ve yakınımdaki koltukta oturan İklima'nın yanına geçtim. "Selam!"

"Selam," dedi oldukça sevecen bir şekilde. "Nasılsın?"

"İyi, sen?"

"Ben de iyiyim. Bulut'u bekliyorum da..."

"Aa, sahi o nerede?"

"Az önce telefonu çaldı," dedi dudağını büzerek. "Konuşmaya bir yere gitti. Gelir birazdan."

"Hmm... Siz de baya yakın gibisiniz."

"Evet," deyip gülümsedi. "Lisede tanıştık. Kader bu ya, aynı üniversiteye düşemedik. Ama o zamandan beri hep yakınız."

"Sen ne okuyorsun?" Diye sordum ilgiyle.

"Mühendislik okuyorum. Dokuz Eylül'deyim."

Konuya olan ilgim ve şaşkınlığım biraz daha artarken kocaman gülümsedim. "Öyle mi? İzmir'de yaşadığını bilmiyordum bak."

O da gülerek başını salladı. "Yaşamıyorum aslında. Burada yaşıyorum. Okul zamanı da yurtta kalıyorum."

"Hee," dedim. "Ne mühendisliği okuyorsun?"

Sanal Aşk 1 | TextingWhere stories live. Discover now