10

37.1K 365 136
                                    

Sınır: 60 vote, 100 yorum...

Paul: Neredesin?

Delfin: Havaalanında.

Paul: Uçak indi mi?

Delfin: Evet on beş dakika önce indi.

Delfin: Ama sanırım bavulunu almayı bekliyor.

Paul: Ha görmedin yani daha enişteni kanlı canlı.

Delfin:😂😂

Delfin: Hayır görmedim.

Delfin: Aşırı heyecanlı olmam normal mi acaba?

Delfin: Avuç içlerim terledi heyecandan.

Paul: Seks için heyecanlanıyorsun senin için normal bir durum.

Paul: Ama enişte beyi görmek için heyecanlanıyorsan bu beni düşündürür.

Delfin: Tabii ki seks için heyecanlanıyorum Paul!

Paul: O zaman tamamen normal bebek.

Delfin: Kapı açıldı.

Delfin: Ben eniştemi almaya gidiyorum.

Delfin: Gece müsait olursam yazarım sana.

Paul: Sabırsızlıkla bekleyeceğim.

Paul: Her anını aklına kazı o seksin detaylarını çok merak ediyorum.

Delfin: Merak etme.

Delfin: O iş bende.

Paul'a yazdığım son mesajı gönderir göndermez telefonumu kapatıp üzerimdeki trençkotumun cebine atarak gözlerimi yolcuların çıkmaya başladığı kapıya çevirdim. Bir kaç kişinin dışarıya çıkışını izledikten sonra da sonunda görüş açıma eniştemin girdiğini görerek yüzüme geniş bir gülümseme yerleştirdim ve kırmızı deri çizmelerimin topuklarının çıkardığı ses eşliğinde ona doğru ilerleyip tam karşında adımlarımı durdurdum.

"Merhaba!" İngilizce konuşma gereği duymadan doğrudan Türkçe konuşarak gözlerimi Ekin'in yüzüne doğru yavaşça çıkarırken Ekin'in beni boydan boya dikkatle incelediğini fark ettim. Uzun incelemeleri sonunda gözlerini gözlerime çevirdiğindeyse hafifçe gülümseyip sağ elimi ona doğru uzattım ve belki de dünyanın en saçma tanışmasını gerçekleştirmek adına dudaklarımı araladım.

"Delfin ben." resmi olarak şu an tanıştığımız için yüzümdeki hafif gülümsemeyi büyütüp alaylı bir hale getirirken Ekin elini bavulundan çekip ona doğru uzattığım elimi kavradı ve dudağının bir kenarını yukarıya kıvırarak bu saçma tanışmamızın ona da komik geldiğini bana göstermiş oldu.

"Ekin ben de. Memnun oldum." elimi nazikçe sıkıp bırakan Ekin'le birlikte havadaki kolumu yavaşça aşağıya indirip dudaklarımın arasından ufak bir kıkırtı çıkardım. Kıkırdamayı kestikten sonra da gözlerimi Ekin'in gözlerinden dudaklarına doğru kaydırdım ve buraya geliş amacımı kendime hatırlatarak parmak uçlarımda yükselip Ekin'in üzerindeki beyaz tişörtün yakalarını kavradım. Avuçlarımın arasına giren beyaz kumaşı kendime çektikten sonra da boynumu yukarıya doğru kaldırdım ve dudaklarımı hızlıca Ekin'in dudaklarına bastırdım. Ekin onu öpmemle birlikte hiç afallamadan sanki bu anı bekliyormuş gibi kolunu belime dolayarak dudaklarımı emmeye başladığındaysa kollarımı onun boynuna sarıp parmaklarımı saçlarının arasına sokarak derin öpüşmesine ağzımdan çıkan mırıltılarla eşlik ettim. Yaklaşık üç dakikanın sonunda dudaklarımızı nefes almak için ayırdığımızdaysa üzerimdeki trençkotun ilk iki düğmesini nefes nefese bir şekilde açıp Ekin'in üstümdeki kırmızı iç çamaşırı takımımı görmesini sağladım.

Delfin +18 (Texting)Where stories live. Discover now