49

14.2K 363 62
                                    

August'un yüzünü iyice boynuma sokup elimdeki valizi ilerleterek bizi gördüğü için ayağa kalkan Ekin'in yanına adımlarken Ekin adamlarımın yavaşlığına katlanamıyormuş gibi hızlıca yanımıza gelip kucağımdaki oğlumu benden aldı. August'u gözleriyle iyice inceleyip dudaklarını onun iki yanağına bastırdıktan sonra da yavaşça bakışlarını bana çevirdi ve gözlerindeki parıltılarla boştaki koluyla belimi sarıp beni sıkıca kendine çekti.

"Sonunda geldiniz."

"Biraz geciktik kusura bakma. Trafik vardı demiştim zaten sana."

"Evet, evet demiştin ama hiç tanışmadığım birini çok özlediğimden biraz fazla zaman geçmiş gibi hissettim." kocaman gülümseyen Ekin kollarının arasındaki oğlumuza bakıp kimden bahsettiğini bana aktarırken onun haline yavaşça gülümseyip geriye doğru çekildim.

"Uçak kaçtaydı?"

"Yarım saat daha var ama kapı açılmıştır. Geçelim istiyorsan?" normal bir şekilde sorduğum sorumu yanıtlayan Ekin gözlerini bir valizime bir de bana çevirirken onu başımla onaylayıp August'u kucağıma aldım ve gözlerimi valizime kısaca değdirerek Ekin'e döndüm.

"Ben August'u alayım sen valizi al dedim. Valiz biraz ağır da çünkü. Malum hem benim August'um eşyaları var içinde." nazik bir şekilde konuşmaya çalışıp Ekin'e kirpiklerimin altından bakarken Ekin beni hızlıca başıyla onaylayıp bıraktığım valizimi aldı ve valizi çekelemeye başlayarak ilerledi. Ancak tam üç adım attıktan sonra bizim peşinden gelmediğimizi anlayıp duraksadı.

"Ne oldu?"

"Yanlış yere gidiyorsun." şaşkınlık içinde konuşan Ekin'e aynı şaşkınlıkla karşılık verirken Ekin bir elindeki biletlere bir de gittiği yöne baktı. Ardından da bana doğru döndü.

"Yoo G2b işte kapı. Bu tarafta." eliyle bana gitmekte olduğu yönü gösteren Ekin kendinden gayet emin konuşurken yavaşça montumun cebindeki dört bileti çıkarıp biletin üstündeki kapı numarasına baktım.

"G2b'ye değil. A2'ye gideceğiz, Ekin. Bak bilette öyle diyor."

"Ne bileti? Biletleri ben aldım ya." yine ve yeniden şaşkınlık içinde konuşan Ekin bana anlamsızca bakarken yüzümdeki gülümsemeyi artırdım ve yavaşça arkamı dönüp tam vaktinde tam yerinde olan kocama gururla bakarak hafifçe göz kırptım.

"Boris, Ekin uçağımızın G2b'de olduğunu söylüyor. Ona uçağımızın Amerika'ya A2'den kalkacağını söyler misin?" arkamdaki Ekin'in ne kadar şaşırdığını ona bakmadan bile hissederken Boris yüzüne belli belirsiz bir gülümseme yerleştirip adım adım yanıma gelerek kucağımdaki oğlunu kucağına aldı ve yavaşça dudaklarını dudaklarımın üstüne bastırıp arkamdaki Ekin'e doğru döndü.

"Mrs. García, her zaman ki gibi doğru söylüyor Ekin. Bizim uçağımızın kapısı A2. Senin uçağının kapısı G2b olmalı. Karıştırdın sanırım." yüzündeki zafer ifadesiyle Ekin'e bakan Boris arkamı dönüp Ekin'e dönmemi sağlarken Ekin dağılmış bir ifadeyle bana bakıp başını iki yana salladı.

"Aile olacaktık?" bana inanmıyormuş gibi bakan Ekin yüzümdeki gülümsemeyi artırırken hafifçe kıkırdayıp Boris'in elini tutmakta olan küçük kızıma hafifçe göz kırptım.

"Benim zaten bir ailem var, Ekin. Ailesi olmayan sizsiniz. Sen, ablam, babam hatta annem bile. Sizin bir aileniz yok. Aile ne demek ondan bile haberiniz yok. O yüzden de bir ömür boyu mutsuzluğa ve yalnızlığa mahkumsunuz." üç yıldır içimde tuttuğum cümleleri dillendirip sonunda derin bir rahatlama hissederek Boris'in avucunu tutan kızımı kucağıma alırken Boris Ekin'e doğru bir adım attı.

"Delfin, velayet davası açmak isteyebileceğin konusunda beni uyardı, Ekin. Ben de seni uyarıyorum dava açacağın kişi Boris Garcìa. Haberin olsun." sesine tehditvari bir tını ekleyen Boris doğrudan Ekin'i tehdit ederken Ekin sinirle dişlerini birbirine çarpıp öylece bekledi. Onun öylece durmasıyla Boris'te bana doğru döndü ve elimi tutarak A2'ye gitmemiz için beni harekete geçirdi ancak tam o esnada Ekin Boris'in adını dillendirince duraksamak zorunda kaldı.

"Karın dün gece benim yatağımdaydı bundan haberin var mı peki?" Boris'i yaralayabilecek bir yer bulduğunu sanan Ekin keyifle konuşurken Boris dudaklarının arasından çok kısık sesli bir kahkaha çıkarıp hafifçe Ekin'e doğru döndü ve alaylı gülümsemesi eşliğinde Ekin'e en etkili darbeyi indirdi.

"İçkine ilaç atıp seni sızdırdığını bile anlayamayacak kadar mı hayransın karıma?" net bir şekilde konuşan Boris Ekin'in olduğu yerde fiziki anlamda sarsılmasına neden olurken ona üstten bir bakış yeniden elimi sıkıca kavradı ve bu sefer arkamıza bile bakmadan eski mutlu hayatımıza dönmemiz için benimle birlikte A2'ye doğru ilerlemeye başladı.

Delfin +18 (Texting)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें