ᴀʀᴍꜱ ᴛᴏɴɪᴛᴇ | ᴇʟᴇᴠᴇɴᴛʜ ᴘᴀʀᴛ

323 30 29
                                    

"I died in your arms tonight,
I slipped through into the afterlife,
It was nice."

"Teru Mikami, Misa'yı öldürmeye çalıştı ve Rem onu öldürmesin diye kendisi ölüm defterinin sayfasına Teru Mikami'nin adını yazdı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Teru Mikami, Misa'yı öldürmeye çalıştı ve Rem onu öldürmesin diye kendisi ölüm defterinin sayfasına Teru Mikami'nin adını yazdı. Tüm boyutlardan silinecek olduğunu bilmesine rağmen. Doğru mu anladım?"

"Evet," deyip elmasından bir ısırık aldı. "her şeyi birebir doğru anlamışsın."

"Ve sen bunlara rağmen bütün olup biteni izlemekle yetindin öyle mi, Ryuk?"

Shinigami gülümseyerek diğer elmayı yemeye başladı. "Evet, bunda bir sorun mu var?"

Light, oturduğu sandalyeyle beraber etrafında dönmüştü. "Hayır, Ryuk. Aksine, en doğru olanı yapmışsın." Sırıtarak söylenmişti. Önündeki en büyük engel olarak sadece o shinigami kalmıştı ve Rem'de artık yoktu. Her boyuttan varlığı silinmişti.

Ryuk, Rem'in yok olduğu geceden sonra Light'ı tekrar aile evinde bulmuş ve Teru Mikami'nin yaptıklarıyla ilgili bir kaç şey anlatmıştı. Elma karşılığında tabii ki.

Anlattıklarının arasında bu yaşananların sebebinin arkasında Lawliet'in olduğunu söylememişti. Hayır, amacı L'i korumak değildi, sadece eğlencesini bozmak istemiyordu. Yagami Light'ın her bir yapacağı hamlesini merakla bekliyordu. Lawliet ve Light'ın, dost - düşman ilişkisi Ryuk'un eğlenmesine yeterde artardı bile. Hadi ama, o shinigami defteri insanoğlunun dünyasına eğlenmek için atmıştı zaten, bunun erken sonlanmasını kendi de istemezdi.

"Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsun, Light? Rem'i kendine engel olarak görüyordun, o da olmadığına göre senin için tüm engeller yok olmuştur demektir. Öyle değil mi?" Kalan son elmasını sindirirken söylemişti bunu.

"Öyle," cümlesini tamamlamadan arkasına dönüp shinigamiye baktı. "bundan sonraki yaşanacakların tamamı elimde olmayan şeyler. Sadece yararıma ne dokunacaksa onu gerçekleştireceğim. Bu yüzden soruna karşılık belirli bir cevabım yok, Ryuk."

Shinigami Light'ın yatağına uzanmıştı. "Doğaçlama gibi mi?"

"Evet." deyip oturduğu sandalyeden kalktı ve odasına yeni koyulmuş aynanın karşısına geçti. Kravatını düzeltir gibi yapıp rahat bir tavır takındı.

"Ne o? Kendini 'yeni dünyanın tanrısı' olarak adlandıran insan, şık ve klas görünümlü olmaya özen mi göstermeye başladı?" diyerek alaycı bir şekilde gülümsedi.

Light istifini bozmayarak aynadan shinigamiye baktı. "Çok konuşma, Ryuk. İdealleriyle alay ettiğin bu insan, sana eğlenceyi tattırabilen tek kişi."

Light daha fazla aile evinde beklememek adına kapıya adımladı. "Her neyse, birazdan buradan gideceğim ve L ile birlikte kaldığımız eve geçeceğim. Oraya gelmeni istemiyorum, Ryuk. L'in yanındayken var olmamışsın gibi davranacak olsamda o, senin bizimle birlikte olduğunu ve benim tekrar Kira olduğumu anlayabilecek birisi."

Light tuttuğu kapı kolunu bırakarak duraksadı. "Gerçi o, benim hâlâ Kira olduğumu anlayalı çok olmuştur."

Ryuk yattığı yerden doğrulup bir süre gözlerini Light'ın üzerine dikti. "Bakıyorum da, L dilinden düşmüyor."

"Eh, tabii. Sonuçta en yakın arkadaşım olarak benimsenen kişi benim en büyük düşmanım, gayet normal değil mi?" Hayıflanıyordu yeniden. Bu dediklerinden haz alıyormuş gibi bir hâle bürünmüştü.

"En büyük düşmanın mı? L, senin sevgilin değil miydi? Onu Misa'ya tercih edersin diye düşünmüştüm." Hayır, böyle olmadığının kendisi de farkındaydı. Sadece canı sıkılıyordu işte. Uğraşacak herhangi bir şey veya elmalar olmadığında Light'ı sinir etmek hoşuna gidiyordu.

Light şaşkınlıkla shinigamiye çevirdi bedenini. "Saçmalama Ryuk. Ne sevgilisi? Neden bahsediyorsun sen?"

Ryuk rahat bir tavırla Light'ı inceler gibi gözlerini genç oğlanın yüzünde gezdirdi. "Bilmem. Her seferinde ondan bahsetmenden dolayı sizin sevgili olduğunuzu sandım. Sonuçta Misa'yı sevmiyorsun."

Light sinirinin etkisiyle ani bir anda çıkışmıştı. Daha fazla bu saçmalığa katlanamayacağını içinden geçirerek kapı kolunu tekrar tutmaya yeltendi.

"Hey, sakin ol. Sadece dalga geçiyordum." diyerek gülmeye başladı. "Bu kadar sinirleneceğini bilseydim başka bir yöntemle seninle uğraşırdım."

Light sakin kalabilmek için kapıdan elini çekip odanın içerisine hava girmesini sağlayarak konuştu. "Her neyse, saçmalama yeter Ryuk."

Shinigami Light'ın tamamıyla sinir olabileceği bir konu bulmuştu. Uğraşmak istediğinden dolayı yine gerçeklerin tersini söylemişti. "Aslında, ikinizin birlikte olması kesinlikle benim eğlencemi ikiye katlardı. Düşünsene, birbirinizi seviyorsunuz ancak her şeyi daha güzel bir dünya elde edebilmek için yaptığınızı iddia ederek duygularınızı hiçe sayıp karşı karşıya geliyorsunuz. Ne ironik olay ama."

"Ryuk," Light kendini balkonun önünden çekerek bu dediklerine karşın yanıt vermişti. "sana saçmalama demiştim. Ne diye hâlâ konuşuyorsun?"

Shinigami yatağa iyice yayılıp klasik gülümsemesini bahşetmişti. "Sen ne diye geriliyorsan, ben de o diye hâlâ konuşuyorum. Sadece şakalaşıyorum, Light. Bunu da mı anlamıyorsun?"

"Maksimum shinigami mizahı bu olsa gerek." diyerek mırıldanmıştı, Light.

"Alındım."

"Neyse ne," balkonun kapısını kapatıp yeniden kapıya yöneldi. "ben gidiyorum. Yalnız olmadığım sürece yanıma gelmeni istemiyorum, Ryuk." deyip, bugünden beri tutup elini çektiği kapının kolunu aşağı indirerek odadan çıktı.

𝖺 𝗀𝗋𝖺𝖼𝖾𝖿𝗎𝗅 𝗀𝗅𝗈𝗐𝗂𝗇𝗀 𝖾𝗏𝗂𝗅 𝖻𝗅𝗈𝗌𝗌𝗈𝗆 | 𝗅𝖺𝗐𝗅𝗂𝗀𝗁𝗍 Where stories live. Discover now