ᴛʜʀᴏᴜɢʜ ᴛʜᴇ ɴɪɢʜᴛ | ᴛᴡᴇɴᴛʏ ꜱɪxᴛʜ ᴘᴀʀᴛ

189 21 44
                                    

"Why can't you make it?
You want to live like you lived back then but first you need to find yourself again. 'Cause all you see is yourself and not me."

"Konu kapandı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Konu kapandı. Gerekli kanıtlar da elde edildi. Light, Kira. Bu cinayetleri sadece Amane Misa yapmış olsaydı, Light'a Misa ile buluşmamasını, irtibata geçmemesini söylememe rağmen Misa ile yoluna devam etmezdi. Ayrıca hatırlarsanız Light ile Misa'dan şüphelendiğim süreçlerde defterde "13 gün sonu" kuralı vardı. Bunu yapmak istemezdim fakat Misa'nın adını yazmıştım ve bunun üzerinden 13 gün geçmesine rağmen halen yaşıyorum. Bunu da burada açıklamak istedim. "

Lawliet, arkasında duran ekibe sırtı dönük bir şekilde söyleyişlerini gerçekleştiriyordu. Ekip arasında sadece Light'ın babası yoktu. Yagami Soichiro L'in davetine icabet etmemişti. Light'ı gösteren bir kamera vardı ve oğluna olacaklardan sonra bu kamera kaydını da kanıt olarak sunacaktı. Psikolojik olarak tamamen çökmüştü. Eğer kızı ve eşi olmasaydı canına bile kıyabilirdi.

"Misa peşimi bırakmadığı için buluşmayı kabul ettim, L! Sadece bana odaklı olduğun için beni suçluyorsun. Başından beri benim Kira olmamı istiyordun. Şimdi de itiraf etmem için bana kumpas kuruyorsun!"

Light L'in karşısındaydı. Aralarında bir kaç adımlık mesafeleri vardı. Depo benzeri bir alandaydılar. Sebebi ise ekibin ve Lawliet'in, Light'a sorması gereken şeylerin olmasıydı.

"İtiraf edip etmemen umurumda değil. Her türlü cezalandırılacaksın. Elimizde kanıtlar var, hiçbir şeyi inkar edemeyecek durumdasın."

Light gülmeye başlamıştı. Her şey gün yüzüne çıkmıştı ve artık kendisi için yapabileceği bir şey yoktu. "Doğru. Kira benim."

"Neden?" Matsuda gözü yaşlı bir şekilde öne atıldı. "Sayamadığım kadar insanı neden öldürdün? Senin yüzünden takım arkadaşlarımızı kaybettik. Bunca şeyin amacı neydi?"

"Bunu soruyor musun? Dünya yozlaştı. Çoğu insan iyi olmayı tercih etmiyor. Kötülük, iyilikten daha fazla. Kötülüğü var eden kişiler de insanlar. Ölüm defterini kullanarak iyi insanlara kötü davranan herkesi öldürecektim. Sonunda yeni bir dünya oluşacaktı. O dünya tertemiz, kötülüklerden arındırılmış bir yer olacaktı. İnsanlar kendilerini daima yargılayan birisi olduğunu bilmeliler. Sadece inançla bir yere varılamaz, bu yüzden yarattığım dünyanın tanrısı da ben olacaktım."

Lawliet Light'ın dediklerine karşılık ilk kez kendini belli edecek bir şekilde sinirlenmişti. "Çocuk gibisin, Light."

"Sen de öylesin, L. Benden ne farkın var? İnsanları öldürmediğin için kötü olmadığını mı düşünüyorsun? İyiliğin içindeki tek kötülük sensin."

"Aksini iddia etmiyorum zaten, Kira. Ancak sen yarattığın kötülüğün baskısının ve kişiliğinin ne hâle büründüğünü farkında bile değilsin. Sadece kibirli ve hırsına yenik düşen kompleksli bir insansın. Hırsın diğer duygulara baskınlığının vücut bulmuş halisin. En basitinden bir örnek vermek gerekirse, seninle tanışmadan önceki meydan okumamla bu anlaşılabilirdi. L olarak gösterilen kişi Kira'nın kim olduğunu bilmiyorken onu tehdit etse ne olurdu ki? Neden Lind L. Taylor'ı öldürme gereği duydun? Amacının suçluları öldürerek kötülüklerden arındırılmış bir dünya yaratmak olduğunu söylüyorsun ama karşına çıkan, seni desteklemeyen veya sana engel olarak gözüken kişileri de öldürmeyi öngörüyorsun. Amacın iyi niyetli olsa bile sonunda tek kötü niyetli kişi sen olacaktın. İyilik ve kötülük birbirini tamamlar, Light. Onları yok edemezsin. Kötülüğü azaltırsan iyilik artmaz. İyilik olmadan kötülük, kötülük olmadan iyilik gerçekleştiremezsin. Kötülüğü yok etmeye çalışmak doğru değil, olabildiğince azaltmaya çalışmak doğru olandır. Sen bu söylediklerimin hiçbirini istemedin. Elinde öldürmek gibi bir güç vardı- hayır bu cümle doğru değil. Elinde kimliğinin belirlenemeyeceği bir şekilde cinayet işleyebileceğin bir güç vardı. Bunu isteklerine göre kullandın. Evet, olan bu."

Light gülüşünü kesmişti. L'in söylediği şeylerin doğruluğunu düşündü. Kompleks mi? Light kompleksli miydi? Kötülük azaldıkça iyilik nasıl azalırdı? Kötülüğün gerçekleşmesini engelleyerek iyilik yapılabilir miydi? Light'ın başta amacı kötülüğü engelleyerek iyinin ortaya çıkmasını sağlamaktı. Yapamamıştı. Lawliet'e biraz yaklaştı.

"Yanlış. İşte bu söylediklerin yanlış. Hiçbir şey yapmayan insanlar da iyidir. Kötü insanlar olmasa iyilik yapan insanlar olmayacağı için geriye hiçbir şey yapmayan insanlar kalırdı. Yargılandıklarını bildikleri için suç işlemekten çekinirlerdi. Hiçbir şey yapmayanlar günahkâr değillerdir. İnsanları iyi ve kötü olarak ayıramazsın. Suç işlemeyen insanlar iyi olurlar. Yanılıyorsun, L."

"İnsanlar iyi ya da kötüdür, Light. Hiçbir şey yapmayan insanlar da iyilerdir elbet. Kötülük yapmadıkları iyi onlar. İnsanların yapmasını istediğimiz davranışlar iyiliği oluşturur, yapmasını istemediklerimiz ise kötülüğü. Aslında ikimizde aynı amaca tekabül ediyoruz ancak yargılama biçimlerimiz farklı ve bu insanlığı bir çok yönden etkiliyor. Bizim aramızdaki tek fark bu. İşleri bu raddeye getirmeseydin emin ol ki insanlar daha mutlu ve baskısız bir hayat sürdürebilirdi. Kira olmadığın zaman diliminde yargılama biçimimiz bile aynıydı. Kira'ya karşı çıkıyordun. Elinde bu güç olduğu sürece zalimleşiyorsun, Light."

Lawliet konuşmalarının arasında Light'a yaklaşmıştı. Kamera Task Force'un açısından kurulduğu için sadece L'in arkası görülüyordu. Bu yüzden rahattı. Yakınlaşmaya devam ettikçe Light geri geri gidiyordu. Sırtı duvara değdiği için duraksamak zorunda kalmıştı.

"Şimdi ne olacak?" Lawliet'in duyabileceği şekilde fakat kısık sesle konuşmuştu. "Beni öldürecek misin?"

"Yasal olarak infaz kararın olduğu için öldürebilirim ama bunu tercih etmiyorum. Senin yaptığın gibi Misa'yı öldürerek bir cinayet işledim. Neden ikinci kez bunu yapayım ki?"

"Seni öldürebileceğimden korkmuyor musun, L?"

"Hayır. Adımı bilmiyorsun, Light. Korkmam için hiçbir sebebim yok."

"Seni kendi ellerimle de öldürebilirim. Deftere ihtiyacım yok."

"Beni öldürerek eline hiçbir şey geçmez, Light. Gerçi yine hırsına yenik düşüp bunu yapmayı deneyebilirsin."

"Evet."

"Ama dediğim gibi, sadece denemiş olursun."

Light, Lawliet'in yakasından tutup yerlerini değiştirerek duvara yaslanmasını sağlamıştı. "O kadar emin olma, L."

"L Lawliet."

"Ne?"

"Adım, L Lawliet. Shinigaminle olan anlaşmana göre beni öldüremeden öleceksin, Light. Bu yüzden istediğin gibi kaçmaya çalış ya da bu şekilde kalmaya devam edelim."

"Hey, L'i bırak Light!" Aizawa silahını doğrulturken konuşmuştu.

"Sorun yok, Bay Aizawa. Silahları indirin." Lawliet çok bağırmasa da sesi fazlasıyla yankı yapıyordu. "Bakmayın öyle, silahları indirin. Bir şey olduğu yok."

Ekip silahlarını indirirken tereddütle L ve Light'ı izliyordu. Tek silahını indirmeyen kişi Matsuda'ydı. Bağırıp ağlayarak sinirini boşaltıyordu. Elinden bir kaza çıkmaması için Aizawa, Ide ve Ukita Matsuda'yı tutuyorlardı.

Fırsattan istifade Light, Lawliet'i de yanına çekiştirip dışarı çıkmıştı. "Light, dur! Napıyorsun?"

Light, Lawliet'in durmasını belirten sözlerini dinlemeden kolundan tutup koşmaya başladı. "Kamera karşısında ve insanlar içerisinde ölmek istemiyorum. Öleceksem neden yanımda olmuyorsun? Seviyorum derken manipüle ettiğimi mi sanıyordun?"

𝖺 𝗀𝗋𝖺𝖼𝖾𝖿𝗎𝗅 𝗀𝗅𝗈𝗐𝗂𝗇𝗀 𝖾𝗏𝗂𝗅 𝖻𝗅𝗈𝗌𝗌𝗈𝗆 | 𝗅𝖺𝗐𝗅𝗂𝗀𝗁𝗍 Where stories live. Discover now